FIFA takvimine alınan ve ortalama ayda bir yapılan milli maç araları, kimi kulüpler için dinlenme, tazelenme, kimi kulüpler için yıkım, sakatlık, yorgunluk anlamına geliyor.

Türkiye’de de iki milli maç arasında dört lig haftası oynadı. Galatasaray için iki de Şampiyonlar Ligi ekstrası vardı. İşte bu dönem Galatasaray için yıkım dönemiydi. Beş maçta üç beraberlik, iki yenilgi, Süper Lig liderlik koltuğundan dört puanlık bir farkla iniş, Şampiyonlar Ligi’nde gruptan çıkma umudundaki azalma…

Aynı dönem içinde sakatlıklar, Fenerbahçe maçından sonra Donk, Ndiaye, Rodrigues’e verilen maç cezaları nedeniyle Galatasaray, 17 kişi getirebildi Kayseri’ye.

Üstelik, teknik direktör Fatih Terim, yardımcısı Hasan Şaş da kulübe ve soyunma odası yasaklısı olarak, ancak, tribünde olabilecekti. Onbir kişi bulundu. Bu kadar eksik, bu kadar seçeneksiz olunca, “Aman bir sakatlık olmasın, aman bir kart sıkıntısı eklenmesin” duaları ile sahaya sürüldü. Sahada üç tane stoper, iki tane kanat, bir tane ön libero, topu seven iki orta saha, biri istekli, diğeri “Yeter artık yoruldum, biri iyileşse de kenarda dinlensem” diyen iki de forvet. Maç başladığında, Galatasaray savunmada sert, orta alanda baskılı bir görüntü verdi.

Topla daha fazla oynayan taraf oldu. Terim’in, Eren ve Sinan inadı yüzünden, sakatlıklar olana kadar yüzüne bakmadığı Feghouli’nin yarattığı pozisyonda istekli forvet Onyekuru golü buldu.

Hemen bir parantez açalım…

Feghouli maç eksiğine, teknik direktörün dışlamasına karşın, oyun içinde zaman zaman yaptığı ataklar, başaramasa bile denediği ara paslarla, bu takımda herkes varken de oynaması gerektiğini gösterdi. Kayserispor, ikinci yarıya gol isteği ile başladı. Galatasaray savunma direnciyle ve ani ataklarla karşılık verdi.

Her iki takımın aceleci atak girişimlerinde, orta alan çok çabuk ve kontrolsüz geçilmeye başladı. Bu takımların hatları arasındaki mesafeyi arttırınca, oyun iyice geniş alana yayıldı. Bu da futbolcuların kaslarının zorlanmasına, yorgunluğa, dikkatlerin azalmasına neden oldu. Oyun, diri kalanın, konsantre olanın, geniş alanı iyi kullananın kazanacağı bir maça dönüştü…

Ve bir kez daha milli maç haftasına girildi. Bakalım, oyunu tepeden geniş açıyla izleme şansını yakalayan Fatih Terim, geride kalan aranın yaptığı yıkımı, onarabilecek mi?