Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron,Birinci Dünya Savaşının 100.ncü yılı münasebetiyle Paris’te gerçekleştirilen toplantıda,”Milliyetçilikle,vatanseverliğin birbirinin zıddı olduğunu,”söyledi.

Milliyetçilik gerçekten vatanseverliğin zıddı olabilir mi?

Biri varsa öteki olamaz mı?

Bu soruların cevabı belli.

Kitabi açıdan milliyetçilikle,vatanseverliğin tanımı ortada.Mesele bu tanıma Macron gibi siyasetçilerin uyup uymadığı,meselesidir.

Cumhurbaşkanı Macron,Fransız solu görünümlü bir merkez sağ siyasetçi ;felsefe eğitimi almış,bankacılık sahasında uzmanlaşmış Avrupa’da Tony Blair tarzı yeni-liberal akımı temsil ediyor.Adeta “ turuncu dalga siyasetçisi !”

Bir bu sebeple bir de Fransız siyaset kültürü nedeniyle Macron’un milliyetçiliği tasvip etmesi mümkün değil.Çünkü Fransız siyaset kültürü cumhuriyetçi yurtseverliği esas alıyor.Bilinenin aksine Fransız devrimi Cumhuriyetçi yurtseverliği öne çıkardı.

Fransa’nın sağına da soluna da hakim anlayış budur.Komüninist-varoluşçu Jean Poul Satre’ı da,asker De Goulle’yi de bu damar birleştirir.

Hem Avrupa,göçmenlik baskısı altındayken milliyetçi olamaz.Özellikle Fransa sömürgecilik döneminde attığı tohumların meyvesini Paris’in gettolarını Kuzey Afrikalı gençlere teslim ederek ödüyor.Macron’un akıl hocası,Fransız düşünür Jacques Attali’nin söylediği gibi,”yenen yenilene teslim olmuş.”

Fransız siyaset kültürünün aksine vatanseverlik ile milliyetçilik birbirinin bileşenidir.Vatan bir toprak parçasıdır.Millet ise o toprak parçası üzerinde yaşayan anlamlı,kültür üretme ve ürettiğini yaşatma yeteneği olan topluluktur.

Her milletin kültür kodları farklıdır : Ernest Renan’vari bir bakışla “Fransız toprağı bin yılda Fransız milletini yaratmıştır,” anlayışı bizde geçerli olamaz.Bir zamanlar bu anlayışla hareket eden Yahya Kemal,zaman sonra fikrini değiştirmiş ve milliyetçiliğimizin köklerini Ahmet Yesevi’ye kadar uzatan bir felsefeyi öne almıştı.Çünkü millet sadece bir toprağın şekillendirdiği alaşım değil,toprakları birbirine bağlayan kültürün şekillendirdiği tarihsel topluluktur.Bu gerçek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Gökoğuz Türklerine hitap ederken,” Unutmayın siz Adiyatik’ten Çin seddine uzanan 300 milyonluk bir milletin mensubusunuz” iradını söyletmiştir.

Vatanı belirleyen millettir. Millet vatanı şekillendirme işlevini devlet marifetiyle yapar.Vatanın millet üzerinde ayna etkisi vardır.Vatan milli kültürün aynasıdır.Milli kültür olmazsa vatan kuru camdan ibaret kalır.

Galiba Avrupa bir psikolojik eşikten geçemiyor : Hitler uğursuz bir hayalet gibi Avrupa’nın üzerinde dolaşırken batı kendisini sorgulama,olayların sebeplerini anlama,kavramları yerli yerine oturtma özgürlüğünden yoksun görünüyor.

İçi boş vatanseverliği pohpohlayarak sömürgecilik suçunu milliyetçiliğe yüklemeye çalışan bir coğrafya, gelinen noktanın sorumluluğunu kavramlara yükleyerek sıyrılmaya çalışıyor.

Anlaşılan Avrupa,milliyetçiliğe fransız kalmış durumda.

Bunu anlamak mümkün ya bizimkilere ne demeli?

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, “Andımız” a karşı hazırlanan temyiz dilekçesindeki ifadeler garip ki ne garip.

Dilekçede ,”Türkler ulus bilincine geç ulaştı ..” deniyor

Biz de pes diyoruz.

Gerekçesini sıradaki yazımızda anlatalım.