Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güney Amerika ziyaretinin ardından Esenboğa Havalimanı'nda yaptığı konuşmada "Sayın Bahçeli ile bir araya gelmemiz kaçınılmazdır. Bazıları rahat durmayıp ortalığı karıştırmak isteyebilir. Cumhur İttifakı'nı çok diri tutmalıyız" demişti. İlginçtir bu ifadeden üç gün sonra Zillet ittifakının büyük partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile üç hafta önce uzun bir görüşme yaptığı ortaya çıktı.

“Zillet ittifakı” Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Abdullah Gül üzerinden bazı denemeler yapmıştı ama tezgâhı tutturamamıştı. Meral Akşener önce “Gül’ün adaylığından mutluluk duyarım” demiş ardından da “HDP'nin de içinde yer aldığı, CHP'nin içinde yer aldığı, Saadet Partisi, hepimizin biraraya gelip, Sayın Gül'ü aday göstermemiz istendi bizden.” diye itiraf da bulunmuştu. Bunları yöneten bir üst aklın olduğu da böylelikle ortalığa çıkmıştı. Bu durumdan şunun da anlaşılması lazım. CHP, HDP, İP ve SP’nin yanında bir de AKP içinde bu oluşuma ayak uyduran bir ekip var. Cumhur ittifakı kurulduğu günden bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı zayıf düşürmek isteyen kişilerin MHP rahatsızlığı her hallerine yansımıştır. Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Bülent Arınç ve bunlara yakın olanlar, AKP-MHP ittifakını bozmak adına her şeyi denemişlerdir. Abdullah Gül sessizlik ve sinsilik arasında gidip gelmiş, Ahmet Davutoğlu ve Bülent Arınç ise açık açık AKP-MHP birlikteliğinden rahatsızlıklarını ifade etmişlerdi. AKP içinde sadece bu isimler değil, Cumhur ittifakını bozmak için çabalayan birçok kişinin olduğunu biliyor ve hissediyoruz. Son dönemde AKP-MHP arasına fitne eken ve AKP’nin milli konulardaki 15 Temmuz sonrası makul duruşuna leke düşürmeye çalışan kripto bir damarının olduğunu sık sık vurguladık. Bu damarın bazı konularda olumsuz etkileri olmadı değil. Çok şükür Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun farkına vararak MHP ile ittifakın önemini önceleyen adımlar attı ve bunların oyununu bozdu.

“Bazıları rahat durmayıp ortalığı karıştırmak isteyebilir Cumhur İttifakı'nı çok diri tutmalıyız" sözü de dönen dolapların farkında olduğunu göstermektedir.

Bu cümlenin en açık hali “MHP ile ittifakımızı bozmak için çabalayanlar var” demektir.

CHP’nin, HDP’nin, İP’in, Saadet’in ve AKP içinde bunlarla paslaşan kişilerin son şansı yerel seçimlerdir.

16 Nisan referandumunda, 24 Haziran Genel Seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde her yolu denediler ama başarılı olamadılar. Şimdi bunlara bu görevi veren üst aklın bir atımlık barutu kalmıştır.

Bu cephenin bir özelliği var. Kendileri her seçim döneminde yanyana geldikleri halde “AKP-MHP yanyana nasıl gelir?” diye büyük bir yaygara yapmalarıdır. Terör örgütü pkk’nın taşeronu HDP ile yanyana gelenlerin bu hali de “Arsıza kazık sokmuşlar ses nereden geliyor” sözüyle tarif edilebilir herhalde…

Maarif Nazırı Emrullah Efendi’nin   “Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim” esprisindeki gibidir bunların düşüncesi…

Bu zillet ittifakı da herhalde “Şu MHP olmasa siyasi projelerimizi ne güzel hayata geçirirdik” diye düşünüyordur.

MHP’nin çelik iradesini aşamayanlar sürekli AKP içindeki damardan kendilerine yol bularak, Cumhur ittifakına zarar vermeyi hedefliyorlar. Cumhur ittifakı bu konuda oldukça dikkatli olmalıdır.

Zillet ittifakı ve her yeri sarmış kripto yancıları, Türkiye’de etkin olabilmek adına bu seçimlerde daha saldırgan, daha pervasız, daha çok kara propaganda yapanlardan başkası olmayacaktır.

Ama ne yaparlarsa yapsınlar, bu seçimler özellikle Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener’in Türk siyasetindeki figüranlığının bitişi olacaktır. Üst akıl belki daha kullanışlı tipleri bunların yerine getirecektir. Son şansları bitince, nefesleri de tükenecektir.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun 3 saat Abdullah Gül ile görüşmesi, Abdullah Gül’ün bunlar üzerinde amir olduğunun delilidir. Abdullah Gül’ün üstünde de elbette başka güçler vardır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu süreçte Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu ikilisi ve bunların yancılarına daha çok dikkat etmesi gerekiyor. Çünkü yine bir hareketlilik içindeler. “Gambersiz düğün olmaz” misali Abdullah Gül’ün perde arkasından kafasını uzatması boşa değildir. Yoksa Abdullah Gül’ün Kemal Kılıçdaroğlu gibi biriyle 3 saat ne işi olur?