Biz yazmaktan sıkıldık, onlar oynamaktan, mücadele etmekten sıkılmadı. Ben ve benim gibi düşünenler, skor ne olursa olsun, önemsemiyor. Bu takımla gurur duyuyor. Bu takımın mücadelesini ayakta alkışlıyor. Yok işte, ‘elde avuçta’ olan bu. Pereira ve Novak sakat. Yani sahadaki sağ ve sol bekler çakma. Kaleci Uğurcan sakat, yerine 18’lik Arda isimlerini bile telaffuz edemeyeceği rakiplerine karşı koyuyor, koymaya çalışıyor. Onazi yok, Sosa yarım, uzun süren sakatlıktan yeni çıkmış. Yani orta saha da çakma. Kısacası herkes bir yerleri doldurma çabasında. Yedekleri saymayayım, Cem var, Kağan, Ali, Murat Cem, Batuhan, Berkay, Abdulkadir Parmak var.

Parmak dışındakileri tanımazsınız, boşuna uğraşmayın. Ama zamanla tanıyacaksınız. Uğurcan’ı, Arda’yı, Yusuf’u, Hüseyin’i ve Abdulkadir’leri tanıdınız, diğerleri sırada. Bu gençler, kendilerine şans verenleri hiç mahcup etmiyorlar hiç. Omuzlarına yüklenen sorumluluğu, taşıyorlar, taşıyacaklar hiç şüphesiz. İşte böyle bir Trabzonspor, 11 yabancılı Galatasaray ile mücadele etti. Hem de terinin son damlasına kadar, hem de zaman, zaman rakibine korkulu anlar yaşatarak, ayakları titremeden, cesaretle. Para yok, transfer yok, sıkıntı çok, şikayet yok! Ama bu çocuklarda fazla olan bir şey var… Yürek var, yürek ! Belki yenildi Karadeniz çocukları, belki skor ve puan olarak geride kaldı. Ama merak etmeyin, kazanan onlar olacak. Bu seneyi de ‘Es’ geçseler ne olur ki. Nasıl olsa gelecek onların…