Artık her şey rakamlara gizlendi. Siz, ağzınızla kuş tuttuğunuzu iddia etseniz, hatta bunu da bir kaç tanık aracılığı ile gerçekmiş gibi gösterseniz de, rakamlar herşeyi ortaya koyuyor.

İstatistik verilere önem vererek hareket ettiği için adı 'bilgisayarlı' hocaya çıkan Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, bu rakamsal verileri en iyi kullanan isimlerin başında gelir. Yanal, oyuncularının maç içinde yaptıklarını, antrenmanlarda ortaya çıkan sonuçların hep bir takım verilerle birlikte bilgisayara yükler. Buradaki programla sonuçları değerlendirir ve karar verir. Yanal’ın gündeme taşıdığı bu yöntem, eskiden beri bir çok, şimdilerde tüm teknik direktörler tarafından uygulanıyor.

Eskiden bu çalışma, futbolcuların kaç kilometre koştukları, pas sayıları, asist, efektif pas, top çalma gibi verileri içeriyordu.

Günümüzde işler değişti. Ya da “İyice gelişti” diyelim.

Artık, kaç kilometre ne kadar verimli kat edildi, kaç net pas verildi, kaç atak sonlandırıldı, kaç pozisyonda artı kazanç sağlandı, kaç ikili mücadele kazanıldı gibi gibi, onlarca ayrıntılı veri değerlendiriliyor. Bu ayrıntılarla futbolcular, artık, avcı masallarında anlatılan hikayeler gibi pazarlanamıyor. Yalandan üç-beş pozisyonun bulunduğu video görüntüleriyle transfer gerilerde kaldı.(Yönetim-antrenör-menajer işbirliği hikayeleri hariç.)

Eskilerde bir kulüp, transfer etmek istediği futbolcuyu, eski futbolcusunu, ‘bu işten anlıyor’ denen bir yöneticisini gönderip, çıplak gözle izletiyordu. (Burada bir parantez daha açalım ve “Futbolcuyu gözünden tanıyan” rahmetli duayen başkan İlhan Cavcav’ı rahmetle analım. Bu Tanrı vergisi yetenek, rakamlara gerek duymadan, doğru futbolcuyu bulup çıkartıyordu.)

Şimdilerde, kulüpler istatistik verileri toplayıp değerlendiren scout ekibini gönderip, ya da bu işi profesyonel olarak yapan ekiplerden bilgi alarak, futbolcunun röntgenini çekiyorlar.

Sonrası, yönetimlerin parayı, teknik direktörlerin o rakamların takıma uyumunu düşünmelerine kalıyor.

Bir yönetici, “Bu oyuncunun maliyetinin 3 milyonunu karşılayabilirim” der, ona göre hamle yapar, bir teknik direktör, “Ben bu verilerdeki oyuncuyu 20 maç tam kapasite, 14 maç yarım-çeyrek kapasite kullanırım, bana yeter” der onay verir.

Bunları neden mi anlatıyoruz?

Duyumlara göre Serdar Aziz, Fenerbahçe ile dirsek temasındaymış. Olabilir, Serdar Aziz kendine baktığı, ‘midesi yanmadığı’ zamanlarda yararlı bir oyuncu olabilir.

Ancak 85 maçta 42 kez oynamayla başlayan veriler, verilerle en çok oynayan teknik direktör Ersun Yanal’ı tatmin eder mi, ya da ne derece tatmin eder?

İşte bu kocaman bir soru işareti.