Türkgün.com spor yazarları Tayfun Özsoy, Hakan Yaşar ve Ali Kunak; Galatasaray-Fenerbahçe derbisi sonrası Jose Mourinho ve Okan Buruk’a verilen cezalar, Galatasaray’ın Kasımpaşa karşısında yaşadığı puan kaybı, Fenerbahçe’nin UEFA Avrupa Ligi’ndeki Rangers karşılaşması ve Beşiktaş’ın yeni Futbol Teknik ve Scouting Direktörü Eduard Graf ile ilgili sorularımızı cevapladı

"Birilerine teselli olsun diye mi cezalarda indirim yapılıyor?"

TG-Spor: Fenerbahçe ve Galatasaray teknik direktörleri Jose Mourinho ve Okan Buruk, derbinin ardından aldıkları cezalar sebebiyle bu hafta oynanan Süper Lig maçlarında kulübedeki yerlerini alamadı. İki teknik direktöre verilen cezaları nasıl değerlendirirsiniz?

Tayfun Özsoy: Geriye doğru bakıp eski cezalarla kıyaslamak gerekirse, çok adaletli olduğu söylenemez. Çok daha hafif suçlara, çok daha ağır cezaların verildiği dönemler oldu. Teknik direktörler, futbolcular oldu. Eğer sonrasındaki raporlar gerçekse verilen cezaların, eylemin karşılığı olmadığını düşünebiliriz. Ancak, oluşturulan kaotik ortamda, kimin haksız kimin haklı olduğuna zamanın karar vermesi sanki daha doğru olacaktır.

Hakan Yaşar: Ceza anlayışımızı ve ceza usulümüzü sorgulatan bir süreç yaşadık. TFF, ligin 2. yarısında dozu aşılan ve ayarı iyice kaçan açıklamaların önüne geçmek için “itibar cezaları” getirdi. Fakat kimin umurunda! Mourinho ve Okan Buruk sezon başından beri bir psikolojik savaşın içinde. Derbi sonrası yapılan o açıklamalar sorumsuzca ve öyle yenilir yutulur, 1-2 maç cezayla geçiştirilecek olaylar değildi. 3-7 maç ceza gerektiren tehdit ve hakaretleri, 1-3 maçlık itibarsızlaştırma ve sportmenliğe aykırı cezalara indirgeyen, alt sınır gözeten hukukçular topluluğu görüyoruz. Türk hakemine ve ezeli rakibine o lafları etmenin karşılığının 1’er maç ceza olduğu, emsal sayılabilecek kararları kabul etmek mümkün değil. Türk hakemi bir kez daha korunmamıştır. Günahları çok diye, onurlarını yok ederek neyi düzeltebiliriz. Ve lütfen empati yapalım; Mourinho’nun samimi bir özür gerektiren o sözünü Okan Buruk söylese, Fenerbahçeliler bu kadar makul mü karşılayacaktı, ya da Buruk’un maksadını aşan söylemlerini Mourinho’dan duysak Galatasaraylılar ne tepki verecekti!

Ali Kunak: Yıllardan beri profesyonel Disiplin Kurulu ceza verir, tahkim genelde indirir. O zaman bu iki hukuk kurulundan bir tanesi yanlış yapıyor demektir. Acaba yapılan bu indirimlerin gerçekten hukuksal bir dayanağı mı var? Yoksa birilerine teselli olsun diye mi indirim yapılıyor? Zaman zaman konuyu sorduğumuz uzman hukukçu dostlarımız bile, bu soru karşısında net cevap veremiyorlar. O nedenle bir ceza verildiği zaman tahkim bunu değiştiriyorsa, benim kafamda deli sorular oluşuyor. Aynı sorular bu iki teknik adama verilen cezaların tahkim de hafifletilmesi ile de oldu. Kamuoyunda disiplin kurulu başkanının Galatasaraylı, tahkim kurumunun ise Fenerbahçe ağırlıklı olduğu konuşuluyor. Cezaların son haline baktığımızda, bu söylentinin doğru olma ihtimali yüksek bence…

“Bu proje heyecan verici”

TG-Spor: Beşiktaş, 12 yıldır Borussia Dortmund kulübünde şef scout olarak görev yapan Eduard Graf’ın Futbol Teknik ve Scouting Direktörlüğü görevine getirildiğini açıkladı. Bu gelişmeyi nasıl yorumlarsınız?

Tayfun Özsoy: Beşiktaş, Serdal Adalı ile köklü bir değişime doğru adım adım ilerliyor. Parayla birtakım adımlar atmak yerine doğru isimleri bir araya getirip, geleceği oluşturmak isteyen Adalı yönetiminin, Ole Gunnar Solskjaer hamlesinden sonra, Eduard Graf adımını da doğru buluyorum.

Hakan Yaşar: Başkan Serdal Adalı doğru bir hamle ile yeni bir futbol yapılanmasına gitti. Eduard Graf’ın başkana direkt bağlı çalışacak olması önemli. Alman ekolü doğru bir tercih, Dortmund ekolünden gelen bir isim olması da isabetli karar. Graf, 35 yaşında ama 15 yıllık deneyime sahip. Anlatılan masadaki yapılanma sahada iyi işlerse verim alınabilir. Yetenek avcısı scoutlar bir kulübün başarısında, özellikle doğru transferlerle mali olarak güçlenmesinde büyük etkendir. Bu proje açıkçası heyecan verici. Umarım yeterli sabır gösterilir.     

Ali Kunak: Beşiktaş Kulübü Başkanı Serdal Adalı göreve geldikten kısa süre içerisinde iyi niyetle birçok icraat yaptı. Bunların geri dönüşü pozitif oldu. Scouting sorumluluğuna bir yabancının getirilmesi uzun vadeli bir yatırım.  Futbol iklimimiz ise son derece sabırsız bir yapıya sahip. Ama doğru olan bu değil. Ülkemize gelecek yabancıların 30'lu yaşlarda değil de 20'li yaşların başında olması için olumlu bir adım. Ve isabetli seçimler yapılırsa kulüplerin maddi bakımdan da büyük avantaj sağlayacağı bir yol bence…

“Galatasaray, geçen sezonlardaki ritmini kaybetti”

TG-Spor: Galatasaray, Kasımpaşa karşısında sezonun ilk yarısında olduğu gibi bir kez daha öne geçtiği maçta puan kaybetti. Galatasaray sahada neleri eksik yaptı?

Tayfun Özsoy: Galatasaray, geçen sezonlardaki ritmini kaybettiği için aslında çok şeyi yanlış yaptı. Teknik direktör Okan Buruk’un, var olan, başarılı sistemi değiştirmeye çalışmasıyla birlikte, genel dengesi bozulan futbolcular, kendilerine olan güvenlerini de yitiriyorlar. Kora kor oynadığı maçlarda her zaman üstünlük kurmayı başaran sarı kırmızılılar, bu sezon tam tersine bir görüntü çizdiği için bu maçı ilk yarıda evinde oynadığı 3-0’dan 3-3’e geldiği maçta kaybetmişti.

Hakan Yaşar: Bariz şekilde takım halinde Galatasaray’da bir düşüş var. Osimhen’i ayırırsak hücumdaki oyunculardan Okan Buruk verim alamıyor. İlk yarıdaki kusursuz serinin sürmesi zordu ama oyun gücünü bu kadar kaybetmek normal değil. Sakatlıklar, ocak transferlerinin skora katkı yapamaması, yeni iki bekin zamana ihtiyacının olması, saha dışı faktörlerin etkisini bu tablodaki bazı nedenler olarak sayabiliriz. Bu durumdan çıkmak için takım halinde bir reaksiyona ihtiyaç var. Her inişin bir çıkışı vardır. Sorunun temelinde mental yorgunluktan daha fazla fiziksel tükeniş gözüküyor. Haftada bir maça dönüş yeni bir diriliği başlatabilir.       

Ali Kunak: Galatasaray'da Icardi'nin sakatlanması ve Kerem'in ayrılmasından sonra boşluklar dolmadı. Üstüne Yunus Akgün'de sakatlanınca işler iyice sarpa sardı. Mertens’in 90 dk. oynayamaması da tuz biber oldu. Yunus ve Mertens'in dönüşü gecikir, takım da eski motivasyonuna dönemezse Galatasaraylıların üzüldüğü maçlar Kasımpaşa ile kalmaz.

“tren rayında son sürat gitmeye başladı.”

TG-Spor: Fenerbahçe sahasında Antalyaspor’u 3-0 mağlup ederek lider Galatasaray ile arasındaki puan farkını 4’e indirdi. Bu moral ile UEFA Avrupa Ligi’nde Rangers ile karşılaşacak Fenerbahçe’den bu karşılaşmada beklentileriniz nedir?

Tayfun Özsoy: Fenerbahçe, teknik direktör Jose Mourinho’nun takımına dönüştü. Sabırla, saha içinde ve saha dışında taşları tek tek yerlerine oturtarak ilerleyen Portekizli teknik adam, ezberi sağlam, ne istediğini bilen futbolcu topluluğundan bir takım oluşturdu. Bu takım önceliğini toplu olarak savunmaya vererek, rakibe kalesini göstermeden, az ama başarı yüzdesi ortalamanın oldukça üzerinde atakla işini bitiriyor. Rangers maçlarında da benzer bir oyunla doğru ve savunma ile turu geçecek taraf Fenerbahçe olacaktır.

Hakan Yaşar: Hücum formda ise savunma da takım da formdadır. Fenerbahçe'deki gidişatı bu şekilde özetleyebiliriz. Fenerbahçe, moral, form, güç, kalite olarak bu turun favorisi. Rangers’ın kriz döneminde olması avantaj. Satış sürecindeki Rangers köklü bir kulüp ama bir dönem dibi gördü ve hala da toparlanabilmiş değil. Celtic’e karşı rekabette bu sezon da geride kaldılar. Şampiyonluk kaçınca teknik direktör değiştirdiler. Alt liglerde takımlar çalıştırmış, eski kaptanları Barry Ferguson’un motivasyon olarak keskin bir etkisi de görülmedi. Genel olarak baktığımızda Fenerbahçe, Avrupa’ya uygun kontrollü oyun formatıyla çeyrek finale çok yakın.

Ali Kunak: Fenerbahçe'de taşlar yerine oturdu. Usta hoca Mourinho, takımı ve Türkiye'yi tanıdı artık. Bir başka deyişle tren rayında son sürat gitmeye başladı. Sıradaki ilk istasyon olan Rangers'tan da keyifle ayrılıp yola devam edeceğini düşünüyorum. Daha önce söylediğim gibi Galatasaray'ın bundan sonraki maçlarında puan kaybedeceği muhtemel görünüyor. Ama bu arada Fenerbahçe bir yol kazası yaparsa, şampiyonluğu Galatasaray'a ikram etmiş olur