23 Kasım 2024
weather
14°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Röportaj Türkgün.com spor yazarları Uğur Tenekecioğlu, Ali Kunak, Hakan Yaşar ve Tayfun Özsoy ile Türk futboluna dair söyleşi

Türkgün.com spor yazarları Uğur Tenekecioğlu, Ali Kunak, Hakan Yaşar ve Tayfun Özsoy ile Türk futboluna dair söyleşi

Türkgün.com'un tecrübeli spor yazarları Uğur Tenekecioğlu, Ali Kunak, Hakan Yaşar ve Tayfun Özsoy ile Türk futboluna dair uzun soluklu bir serüvene çıkıyoruz. Tüm sezon boyunca merak ettiklerinizi ve yaşanan gelişmeleri sizler adına biz soracağız onlar cevaplandıracaklar...

7 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Türkgün.com spor yazarları Uğur Tenekecioğlu, Ali Kunak, Hakan Yaşar ve Tayfun Özsoy ile Türk futboluna dair söyleşi
KAYNAK: Haber Merkezi

Türkgün.com spor yazarları Uğur Tenekecioğlu, Ali Kunak, Hakan Yaşar ve Tayfun Özsoy Süper Lig'deki gerginlikler, yabancı kontenjan politikası, hakem kararları ve Türk takımlarının Avrupa'daki performansları hakkındaki sorularımızı yanıtladı.

1.    Süper Lig’de takımlar da taraftarlar da oldukça heyecanlıydı. Ama olaylar ve tartışmalar erkenden başladı. Sizce yaşanan olaylar gergin bir sezonunun işaretçisi mi?

"Taraftarlarınızı kışkırtmayın"

Uğur Tenekecioğlu: Geçen seneden beri yöneticilere sesleniyoruz. “Taraftarlarınızı kışkırtmayın, itidalli davranın, futbol oyununu germeyin” diye. Geçen sezon üç-beş takım arasında gerginlik vardı, bu sezon tüm takımlara sıçrayacak gibi. İkinci haftada böyle olacaksa, sonrasını düşünemiyorum bile. Futbol Federasyonu’nun acilen başkanlar düzeyinde toplantı yapması ve kırgınlıkların üzerine sünger çekmesi gerekiyor. Hatta sayın Spor Bakanı’nın da devreye girmesi gerekiyor.

Ali Kunak: Sezon başı takımlar henüz tam kadrolarını oturtamamış ve futbol düzeyi olarak vasatın altında kalmış olmalarına rağmen, tansiyonu yüksek geçecek bir sezona başladığımız net bir şekilde ortada. İlerleyen haftalarda puan cetvelinin de şekillenmesi ile olaylar açısından sıkıntılı bir sezon yaşayacağımız muhakkak. Umarım üzüntü duyacağımız olaylar yaşamayız.

Hakan Yaşar: Türk futbolunda gerilim hep vardı, bu sezonun sonuna kadar da olacak ama son yıllarda özellikle şiddetin dibini gördük. İlk haftadan başlayan bu cinnet hali gözü dönmüş rekabetlerin bir ürünü. Fenerbahçe ile Galatasaray aynı ortak görüş ve eylemde buluşmadıkça çözüm imkansız. Maalesef sahadan önce sosyal medyada organize şiddet başlıyor ve bu durum spor alanlarını körüklüyor. Camiaların hak arama konusunda başkanlarına orantısız baskı yapmaması, sorumlu kişilerin de artık kulüplerin hakkını koruma kılıfına sığınmaması lazım. 5 yıllık planlamayla radikal kararlar alınmalı. Mesela başkanlar her gün değil biri sezon başı, diğeri sezon sonu en fazla iki kez konuşmalı.     

Tayfun Özsoy: Ortada yeni bir gerginlik yok. Var olan, nedenlerinin bir türlü ortadan kaldırılmadığı, kaldırılamadığı bir gerginlik. Son dönemlerde daha artmasının nedeni, insanların kendi kapılarının önünü temizlemek yerine, sürekli sorunu diğer tarafta araması. Önümüzde iki seçenek var. Ya birileri akl-ı selim davranıp önce kendinden başlayarak doğru adımları atacak ya da şiddet o kadar büyüyecek ki, kendi kendini yok edecek.

2.    Yeni Federasyon’un yabancı kontenjanı politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sahada tüm oyuncuların yabancı olmasına izin verilmesi Türk futbolunu nasıl etkiler?

"Yabancı sayısından ziyade, yabancı kalitesi önemli"

Uğur Tenekecioğlu: Yabancı sayısından ziyade, yabancı kalitesi önemli. Bu sezon biraz daha kaliteli isimler geldi, takımlarımıza. Kaliteli yabancıdan, Türk futbolcuların alacağı çok şey var. Zaten iyi bir yerli futbolcu kendisine kadroda yer buluyor. Diğer yerli oyuncuların da rekabet içine girmesi ve kadroyu zorlaması gerekiyor. 

Ali Kunak: Yabancı sayısından çok gelecek yabancının kariyer geçmişinde mutlaka bir baraj konulmalı. Yani gelecekse iyi yabancı gelsin döküntüsü gelmesin. Sahada oynayacak yabancı sayısında kısıtlama olmaması doğru karar. Yabancıdan daha iyi yerli oyuncu varsa formayı kapar zaten. Ama takımları tribünde yabancı oyuncu bırakmaya zorlamak bence doğru değil.

Hakan Yaşar: Yabancıda serbestlik olmalı. Yeni TFF de bu yönde çalışmalar yapıyor. Mevcut uygulama 2015’ten beri süren uygulama ama revize edilmeli. Sınırsız lisans, 14+14 modeli doğru. 11 yabancının ilk 11’de oynama kararı da doğru. Rekabet iyidir. Örneğin Semih Kılıçsoy’u, Ferdi Kadıoğlu’nu, Barış Alper Yılmaz’ı kesebilir misiniz. Galatasaray’ın 3 yabancıyla UEFA Kupası’nı aldığı tezi gerilerde kaldı. Kriter koymalıyız ve yerli teşviğini tam uygulamalıyız. Dünyanın en iyi 10 ligi ve AB vatandaşları istisnasıyla belli oranda millilik şartı getirilmeli. Yaş kriteri de zorunlu olmalı. 

Tayfun Özsoy: Yabancı oyuncu konusu her zaman tartışılan her türlüsü denenen bir durum. Aslında konuya yerli ya da yabancı diye değil de iyi ya da kötü futbolcu diye baksak, belki kolay bir çözüm bulunabilir. Eğer bir Arda’nız varsa takımdaki yabancı sayısının önemi yoktur. Ya da Yusuf Yazıcı takımda az yabancı olduğu için mi Avrupa’ya gitti, oralarda üzerine koyarak yıldızlaştı? 18 yaşındaki Enes Ünal, Türkiye’de yabancı çok diye mi yurtdışına kaçılırdı. Önemli olan iyi ve kötü futbolcudur.
 

3.    Maçlarda tartışmalı hakem kararları var, hatta Var’a giden pozisyon sonuçları bile tartışmaya açıldı. Hakem kararları ligin gidişatını ve gerilimini etkiler mi?

"Yöneticiler kendi taraftarlarına iyi görünmek için hakemleri ortaya atıyorlar"

Uğur Tenekecioğlu: Hakem kararları geçmişte de tartışıldı, bugün de tartışılacaktır. Önemli olan hakem arkadaşların kararlarında standardı yakalaması. Aynı pozisyon için biri A derken, diğeri B diyor. Bu da kulüpleri geriyor. Ancak ben hakem kararlarının gündeme getirilmesinin suni olduğunu düşünüyorum. Yöneticiler kendi taraftarlarına iyi görünmek için hakemleri ortaya atıyorlar.

Ali Kunak: VAR sistemi futbolda daha doğru kararı bulmak için değil, skandal düzeyindeki yanlış kararları düzeltmek için kuruldu. VAR protokolünde birinci paragrafta bu açık ve net yazıyor. Ama bizde maalesef VAR ‘ı daha doğruyu bulmak için kullanıyoruz. VAR’ı hedefine uygun bir şekilde kullanmadığımız sürece bu tür tartışmalar artan düzeyde devam edecektir. Gri pozisyonlarda hakem kararına saygılı olmadığımız sürece tartışmalar bitmez. Bu da hakemlerin üzerinde baskıyı arttıracağından, hakem hataları daha da fazlalaşacak ve ligin kaderini etkiler hale gelecektir.

Hakan Yaşar: Açık ara dünya hakem tartışma ligi şampiyonuyuz. Bu her hafta gerilim demek ve hiç bitmez. 1. dakikadan sosyal medyada sinekten yağ çıkarır gibi fotoğraflarla algı yapılıyor. Her pozisyon kendine özgüdür, fotoğrafla anlatılmaz. Her kulüp, organize şekilde rakibinin pozisyonunu konuşarak gündem oluşturuyor. Bir kısım hakem yorumcuları objektif değil. Algılar hakemleri etkiler. Yönetici iradesi güçlüyse hakem de sahada güçlüdür. Sana göre bana göre pozisyonları dünya çözemedi, bizim hakemler de, VAR’lar da çözemez. Faulleri, kartları, penaltıları ne kadar Premier Lig seviyesine çekersen o kadar oyuncu sahtekârlığı azalır. Özetle; hakem şampiyon yapmaz, güçlü şampiyon olur. 

Tayfun Özsoy: Hakemler ve kararları konusunda yapılacak fazla bir şey yok. Dünyada futbolu yöneten en büyük kurumlar FIFA ve UEFA bile bu tür tartışmaları alttan alta destekliyor. Çünkü, bir pozisyon ne kadar çok tartışılır ne kadar çok etkileşim alırsa futbol o kadar çok göz önünde ve konuşulur olur. Bir pozisyon herkes için asla kesin ve net bir şekilde doğru olamaz. Mutlak bir şekilde taraflı bir göz o pozisyonda kendini haklı çıkartacak bir yön bulur. Tek çözüm, sonuç değil oyun odaklı bir futbol izleyicisi yaratabilmektir.
 

4.    Takımlarımızın Avrupa maçlarındaki durumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Avrupa’da başarı beklentimiz hala devam ediyor mu?

“Galatasaray ve Beşiktaş’tan umutluyum”

Uğur Tenekecioğlu: Avrupa macerasına çıkan takımlar güçlü kadrolar kurdular. Ancak Fenerbahçe ve Trabzonspor bende hayal kırıklığı yaşadı. Tamam sezonu erken açtılar ama hem Lille, hem de Rapid Wien elenmeyecek rakipler değildi. Başakşehir kolay rakiplerle oynadı. Bundan sonraki maçlarına bakacağız. Galatasaray ve Beşiktaş’tan umutluyum.

Ali Kunak: Şu ana kadar Avrupa kupalarında en başarılı takımımız Başakşehir'di. Ama onun rakipleride adını sanını bilmediğimiz, tabiri caizse köy takımlarıydı. Trabzonspor iyi sinyaller vermiyor. Fenerbahçe'de Mourinho‘nun futbol olarak bir katkısını göremedik. Beşiktaş  ve Galatasaray'dan ben biraz daha umutluyum. Umarım tüm temsilcilerimiz ülke puanına maksimum katkıda bulunurlar.

Hakan Yaşar: 2000’de Galatasaray UEFA Kupası’nı aldığında yayın geliri 130 milyon dolardı. Sonra 500 milyon dolarları bulduk, tekrar aynı rakama kadar gerilesek de, 24 yılda 5 milyar dolarlık cirodan bahsedebiliriz. Peki bu sürede elde kupa var mı, yok. UEFA ülkeler sıralamasında en iyi pozisyonumuz 9. sıra oldu. İlk 5 lig ayrı ama biz bu bütçelerle Belçika ve Hollanda’yı geçmeliyiz, Portekiz’le kafa kafaya gelmeliyiz. Yani en kötü 6. olmalıyız. Ama kulüplerimizin tek hedefi Şampiyonlar Ligi müziği, ötesi yok. Avrupa ve Konferans Liglerine angarya olarak bakıyoruz, finalleri hayal bile etmiyoruz. O yüzden 5 takımla eleme turlarındayız. Mourinho da gelse bu sezon da farklı bir durum olmayacak.

Tayfun Özsoy: Avrupa ile aramızdaki uçurum futbol takımı başarılarından daha çok, futbol kültüründen kaynaklanıyor. Galatasaray’ın milenyumda elde ettiği UEFA Kupası’ndan bu yana çeyrek asır geride kaldı. Ona benzer bir başarı birkaç anlık heyecan dışında gelmedi. Geçen sezon Fenerbahçe kupanın ucundan döndü. Bu sezon 5 takımımız Avrupa arenasında yer alıyor. Hepsi lig aşamasına katılabilir. Hepsi başarılı da olabilir. Ancak, gelecek yıl aynı başarının tekrarından emin olamadığımız sürece bunun bir önemi olmayacaktır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Elazığ'da 10 yıllık husumette kan aktı: 1 ölü

Elazığ'da 10 yıllık husumette kan aktı: 1 ölü