25 Aralık 2024
weather
9°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Sağlık Aman dikkat! Her 250 ölümden biri bu yüzden...

Aman dikkat! Her 250 ölümden biri bu yüzden...

Türkiye’deki astım hastası sayısının 4 milyona ulaştığını, her 250 ölümden birinin astımdan dolayı meydana geldiğini belirten uzmanlar, astımla mücadele için önemli tavsiyelerde bulundu.

3 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Aman dikkat! Her 250 ölümden biri bu yüzden...

Son dönemlerde hem çocuklarda hem de erişkinlerde yaygın hale gelen astım hastalığının 2025 yılında 100 milyon insanın daha ölümüne sebep olacağı belirtiliyor.

Doğru tedavi, doğru bakım

7 Mayıs Dünya Astım Günü’nde astım bilincini ve bakımını artırmanın önemine dikkat çeken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Solak, “Doğru tedavi ve bakım ile yaşam kalitesini artırmak mümkün” dedi.

Şiddet ve sıklıkta tekrarlayan nefes darlığı ve hışıltılı ataklarla karakterize kronik inflamatuvar bir hastalık olan astım, milyonlarca insanın kabusu  haline geldi.

Yeniakit'te yer alan habere göre; astımın her gelir düzeyinden ülkeyi tehdit eden bir hastalık olduğunu belirten uzmanlar şu tespitlerde bulundu: “Doğru tedavi, hastalığa bağlı ölüm riskini etkiliyor. Astım ölümlerinin yüzde 80'inden fazlası düşük ve orta gelirli ülkelerde görülüyor. 2025 yılında mevcut astımlılara 100 milyon yeni astımlının ekleneceği tahmin ediliyor.”

7 Mayıs Dünya Astım Günü’nde doğru tedavi ve eğitimin önemine değinen Göğüs Hastalıkları uzmanı Dr. Hakan Solak, ülkemizde yaklaşık 4 milyon astım hastası olduğunu belirtti.

Solak hastalık ve mücadele yolları hakkında şunları söyledi:

“Astım, tekrarlayan nefes darlığı ve hışıltılı ataklarla karakterize kronik bir solunum hastalığıdır. Bazı nedenler ve tetikleyiciler astımı olan tüm insanlar için ortaktır.  Ancak bazı özel durumlarda tetikleyiciler daha bireyseldir. Her ne kadar astımın temel nedenleri tam olarak anlaşılmasa da, astım gelişimi için en güçlü risk faktörleri inhale astım tetikleyicileridir. Bunlar; iç mekan alerjenleri yani yatak takımlarındaki ev tozu akarları, halılar ve doldurulmuş mobilyalar ve kirlilik olabilir. Dış mekân alerjenleri; polen, küf, tütün dumanı ve iş yerindeki kimyasal olabileceği gibi soğuk hava, öfke veya korku gibi aşırı duygusal uyarılma ve fiziksel egzersiz de tetikleyiciler arasında yer alabilir.”

Doğru tedavi yaşam kalitesini yükseltir
“Astım tedavisinin başarılı olabilmesi için astım tanısının doğru konulması ve takibi çok önemlidir” açıklamasını yapan Dr. Hakan Solak; “Doğru tanı için hışıltılı solunum, nefes darlığı, öksürük, göğüste sıkışma hissi gibi solunum semptomlarının karakteristik seyrinin gösterilmesi gerekir. Astım semptomları KOAH veya yaşlılıkta görülen solunum sıkıntıları gibi başka patolojik durumlarla karıştırılarak yanlış tanı konulmasına neden olabilir. Yanlış tanı özellikle çocukluk yaş gruplarında daha sık olmakta ve hastalık bronşitin değişik formlarıyla ve krup ile karışmakta, yetersiz tedavi, eksik bakım ve bilgi eksikliği nedeni ile hastalığın kontrol altına alınması gecikmektedir” dedi.

Gebelik ve astım!
Gebelik sırasında en sık sorun ile karşılaşılan solunum sistemi hastalıklarından birinin astım olduğuna değinen Dr. Hakan Solak, “Gebelik, astım seyrini etkilerken astımın da gebelik ve doğum üzerine etkileri olabilir. Hamilelerin yaklaşık üçte birinde astım kötüleşirken, üçte birinde semptomlarda düzelme gözlemlenir. Gebelikte en şiddetli ataklar 24 ila 36 haftalar arasında gerçekleşir. Son dört haftada semptomlar azalmakta ve yüzde 90 hastada doğumda sorun yaşanmamaktadır. Astımlı gebelerde yüzde 11 ila 18 olguda en az bir acil başvurusu, yüzde 62’sinde ise hastaneye yatış bildirilmektedir. Bu nedenle gebelik sırasında astımlı hastalarda yakın takip ve ilaç ayarlamaları gereklidir. Aksi takdirde gelişecek hipoxi bebeğin gelişimini etkileyebilir” dedi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Kan donduran manzara! Başları kesik halde bulundu

Kan donduran manzara! Başları kesik halde bulundu