Türkgün Sağlık Asya Kaplan Sivrisineği nedir?

Asya Kaplan Sivrisineği nedir?

İstanbul’da görülmesinin üzerine Asya Kaplan Sivrisineği son zamanların en çok araştırılan konuları arasında. Ciddi alerjik reaksiyonlara neden olan sivrisineğin hastalık bulaştırdığı da biliniyor. Haberimizde, Asya Kaplan Sivrisineği nedir? Asya Kaplan Sivrisineği hangi hastalıkları bulaştırır? sorularının cevaplarına yer verdik…

En önemli 100 istilacı canlı türü içerisinde üst sırlarda yer alan Asya Kaplan Sivrisineği kan emme özelliği sergileyen agresif türler arasında gösteriliyor. Zika, Batı Nil Humması gibi hastalıkları bulaştıran bu sivrisinek türünün İstanbul’da görülmesi ise hakl arasında paniğe neden oldu. İşte, Asya Kaplan Sivrisineğinin bulaştırdığı hastalıklar, özellikleri ve hakkında merak edilenler…

ASYA KAPLAN SİVRİSİNEĞİ NEDİR?

Asya kaplan sivrisineği (Aedes albopictus) var olduğu alandan diğer bölgelere yayılabilen sivrisinek türdür. Asya kaplan sivrisineği en önemli 100 istilacı canlı türü içerisinde üst sırlarda yer alır. Antarktika ve Kuzey Kutup dairesi hariç hemen hemen her bölgede bulunabilecek biyotik potansiyele sahipti. Asya kaplan sivrisineğinin asıl vatanı ise Güneydoğu Asya’dır.

Doğal yayılım alanında zoofilik (hayvanlardan kan emen) özellik sergileyen orman türü olup günün her saatinde aktif olarak kan emme özelliği sergileyen agresif bir türler arasında gösterilir.

ÖZELİKLERİ NELER?

* Bedenleri ve bacakları siyah, eklemlerinde beyaz noktalar var,

* Gündüzleri faal oluyorlar,

* Vızıltıları işitilmiyor,

* Bildiğiniz sinek kovucular bunları defetmiyor,

* Soktukları yerler kabarıp bir hafta iyileşmeyebiliyor.

HANGİ HASTALIKLARI BULAŞTIRIYOR?

Zika: Yeni doğan çocuklarda “mikro sefali”, yani küçük kafa oluşumuna yol açabiliyor.

Dengue: Yüksek ateş, mafsal ağrıları, kusma, döküntüden başlayıp, iç kanamalar, şok ve ölüme kadar gidebiliyor.

Chinkungunya: Yüksek ateş ve uzun süren mafsal ağrıları, mafsallarda şişme ve döküntü.

Batı Nil Humması: Merkezi sinir sistemini etkileyerek menenjit, ensefalit ve ataksi gibi pek çok nörolojik hastalığa neden olabilir; ölüm riski vardır. Yüksek ateş, uyuşma, baş ağrısı, bilinç bulanıklığı, ishal ile kendini gösterir.

 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Sağlık Gece açlıkla uyanmak sinyal veriyor! Bu davranış masum bir alışkanlık olmayabilir

Gece açlıkla uyanmak sinyal veriyor! Bu davranış masum bir alışkanlık olmayabilir

Gece açlıkla uyanmak, sadece psikolojik değil metabolik bir sorunun işareti olabilir. Uzmanlar, bu durumun altında gizli hipoglisemi veya insülin direncinin yatabileceğine dikkat çekiyor.

KAYNAK: İHA

Gece uykusundan açlık hissiyle uyanmak, yalnızca bir alışkanlık ya da psikolojik durum değil, aynı zamanda gizli bir metabolik hastalığın belirtisi olabilir. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Filiz Çalışkan Esen, gece yemek yeme davranışının altında gizli hipoglisemi ya da insülin direnci gibi ciddi sağlık sorunlarının yatabileceğini vurguladı.

Gece saatlerinde mutfağa yönelen kişilerin sayısının azımsanmayacak kadar fazla olduğunu belirten Dr. Esen, bu davranışın çoğu zaman kişisel iradesizlikle ilişkilendirilse de biyolojik bir ihtiyaçtan kaynaklanabileceğini söyledi. “Bu bir zayıflık değil, vücudun düşen glukoz seviyelerine verdiği doğal bir tepkidir. Bu nedenle suçluluk hissedilmemeli,” dedi.

Karbonhidrat İsteği Vücuttan Gelen Alarm Olabilir

Dr. Esen, gece özellikle şekerli ve karbonhidratlı gıdalara yönelmenin, kan şekeri dengesizliğinin önemli bir göstergesi olduğuna dikkat çekerek, “Bu davranış sıklaşıyorsa, mutlaka altta yatan neden araştırılmalı” uyarısında bulundu.

Dikkat Edilmesi Gereken Belirtiler

Gece açlıkla uyanan bireylerde aşağıdaki belirtilerin görülmesi halinde mutlaka bir iç hastalıkları uzmanına başvurulması gerektiği belirtildi:

Gece 02.00–04.00 arası yemek yeme ihtiyacı

Sabahları yorgun uyanma

Gün içinde tatlı isteği

Bel çevresinde yağlanma

Sabah iştahsızlık

Akşamları artan iştah

Tanı İçin Gerekli Testler

Durumun yalnızca diyetle bastırılmaması gerektiğini vurgulayan Dr. Esen, tanı koymak için açlık/tokluk kan şekeri, insülin düzeyi, HbA1c, kortizol, karaciğer fonksiyonları ve lipid profilinin kontrol edilmesi gerektiğini söyledi. Beslenme düzeni ve yaşam tarzı değişiklikleriyle bu davranışın kontrol altına alınabileceğini de ekledi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *