Türkgün Sağlık Diyabet hastalarına organ hasarını önlemek için öneriler

Diyabet hastalarına organ hasarını önlemek için öneriler

İzzet Baysal Devlet Hastanesi Köroğlu Ünitesi'nden Dahiliye Uzmanı Dr. Banu Başer, diyabet hastalarına önerilerde bulundu. Diyabetin organ hasarını engellemeyi amaçlayan tedavi sürecinin önemine vurgu yaptı. Ayrıca, düzenli kontrollerin yanı sıra ayak tabanı muayenesinin de önemine dikkat çekti.

MUHABİR: Ayşe Akyürek

İzzet Baysal Devlet Hastanesi Köroğlu Ünitesi Dahiliye Uzmanı Doktor Banu Başer, diyabet hastalarına önerilerde bulundu. Yapılan tedavilerdeki amaçlarının organ hasarını engellemek olduğunu belirten Uzm. Dr. Banu Başer, “Diyabet hastaları düzenli kontrolleriyle beraber işte kan kontrolleri, göz kontrolleriyle beraber kendileri açısından özellikle düzenli ayak tabanı muayenesi yapmalarını öneriyoruz” dedi.
İzzet Baysal Devlet Hastanesi Köroğlu Ünitesi Dahiliye Uzmanı Doktor Banu Başer, şeker hastalığına (diyabet) karşı açıklamalarda bulundu. Uzm. Dr. Banu Başer, diyabetin ilerlememesi yönünde vatandaşlara tavsiyede bulundu. Tamamen iyileştirilebilen bir hastalık olmadığını belirten Banu Başer, diyabet tanısı koyulan bir hastanın ömür boyu yaşamına dikkat etmesi gerektiğini vurguladı.

“Diyabet, kısaca vücudun kan şekerini kullanamaması durumudur”
 

Diyabetin tanımını yapan Uzm. Dr. Banu Başer, “Diyabet, kısaca vücudun kan şekerini kullanamaması durumudur. Bu durum, vücuttaki insülin hormonunun eksikliği veya yetersiz olması durumunda ortaya çıkar. Kan şekeri yükselir ve bu, böbreklerden idrar yoluyla atılmalıdır. Diyabetin iki ana tipi vardır. Tip 1 diyabette vücut insülin üretemez ve bu nedenle dışarıdan insülin alınması gerekir. Tip 2 diyabet ise genellikle vücudun insülin üretiminde yetersiz kaldığı veya insülini yeterli miktarda kullanamadığı durumdur. Hastalardan sıkça gelen bir soru ise ‘gizli şeker’ konusudur. Gizli şeker, kan şekerinin normalden yüksek olduğu ancak tam diyabet tanısı koymak için yeterli seviyede olmadığı ara bir durumdur. Bu durumdaki hastaların yüzde 10'unda ilerleyen dönemlerde diyabet geliştiğini görebiliyoruz” ifadelerine yer verdi.

“Sadece kan şekerini düşürmek değil, aynı zamanda organ hasarını engellemektir”
 

Stresin diyabet üzerinde etkisi olduğunu dile getiren Dr. Başer, “Stresin diyabet üzerindeki etkisine değinecek olursak, diyabetli bireyler diyetlerine, egzersizlerine, düzenli kan şekeri ölçümlerine ve doktor kontrollerine dikkat etmek zorundadır. Bu disiplin uzun vadede stres oluşturabilir, ancak hastalığın seyrini kontrol etmek için bu disiplin gereklidir. Diyabet multidisipliner bir yaklaşımla yönetilmelidir, dahiliye uzmanı, diyetisyen ve gerektiğinde diğer sağlık profesyonelleriyle işbirliği önemlidir. Amaç sadece kan şekerini düşürmek değil, aynı zamanda organ hasarını engellemektir” dedi.

“Yaşam boyu dikkatli olması gerekir”
 

Diyabet tanısı koyulan hastaların yaşam boyu dikkatli olması gerektiğini vurgulayan Başer, “Birçok hasta, ailesinde diyabet hastası varsa kendisinin de risk altında olup olmadığını ve diyabetin ortaya çıkmasını önleyip önleyemeyeceğini merak ediyor. Diyabet, tamamen iyileştirilebilen bir hastalık değildir. Çünkü temel sorun insülin eksikliği veya yetersizliğidir. Bu durumda hastalığın geri dönüşü mümkün değildir, ancak düzenli kilo takibi, egzersiz ve bilinçli beslenme ile diyabet kontrol altına alınabilir. Diyabet tanısı konulan bir hastanın yaşam boyu dikkatli olması gerekir. Uygun ilaç kullanımı, doğru beslenme ve düzenli egzersiz ile yaşam kalitesi korunabilir” diye konuştu.

“Ayak tabanı muayenesi yapmalarını öneriyoruz”
 

Ayak tabanı muayenesi yapılması önerisinde bulunan Dr. Başer, “Uzun dönemde vücut sinir fonksiyonlarını kaybedebileceği için vücudun sıcak-soğuk özellikle ağrıyı hissetmesi engellenebiliyor. Mesela hasta hiç fark etmiyor, ayak tabanında başlayan yara enfeksiyonu, o ayağını kaybına kadar neden olabiliyor. Çünkü ciddi enfeksiyonlar oluşabiliyor. Tedaviye direnç oluşabiliyor. Bu nedenle diyabet hastaları düzenli kontrolleriyle beraber işte kan kontrolleri, göz kontrolleriyle beraber kendileri açısından özellikle düzenli ayak tabanı muayenesi yapmalarını öneriyoruz. Çünkü gelişen bir enfeksiyon fark etmemiş olabiliyorlar. Ayak tabanı normalde görme alanında olmadığı için” dedi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Ekonomi Bakan Bayraktar duyurdu: "Karadeniz'deki üretimimiz iki katına çıkacak"

Bakan Bayraktar duyurdu: "Karadeniz'deki üretimimiz iki katına çıkacak"

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, 29 Mayıs'ta Karadeniz'deki üretimi iki katına çıkaracak yüzer platformun İstanbul Boğazı'nı geçeceğini açıkladı. Ayrıca Türkiye'nin enerji bağımsızlığına vurgu yaptı ve Filyos Limanı'nın lojistik merkezi olacağını belirtti.

KAYNAK: AA

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, "İnşallah 29 Mayıs'ta Karadeniz'deki üretimimizi iki katına çıkaracak yüzer üretim platformumuz İstanbul Boğazı'nı geçecek. İstanbul'un fethinin seneidevriyesinde 29 Mayıs'ta boğazı geçip Filyos Limanı'na gelecek. Bir sene sonra da inşallah üretimi iki katına çıkarmak üzere Karadeniz'e, 20 yıl boyunca görev yapacağı lokasyona uğurlayacağız." dedi.

Bir dizi ziyaret için Karabük'e gelen Bayraktar, ilk olarak Valiliği ziyaret etti. Burada bakan Bayraktar'ı, Vali Mustafa Yavuz ve il protokolü karşıladı. Valilik şeref defterini imzalayan Bayraktar, daha sonra kentteki çalışmalar hakkında Yavuz'dan bilgi aldı.

Daha sonra Karabük Belediyesini ziyaret eden Bayraktar, Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya tarafından karşılandı, vatandaşlarla bir süre sohbet etti.

Partisinin Genişletilmiş İl Danışma Meclisi Toplantısı'na da katılan Bayraktar, burada yaptığı konuşmada, bugün Türkiye'nin savunma sanayisinde dışa bağımlılığını bitirdiğine dikkati çekti.

Bakan Bayraktar, Türkiye'nin sanayisi gelişen, büyüyen bir ülke olduğuna değinerek, "Bugün 264 milyar dolar ihracat yapan bir ülke. Bu noktaya gelirken Karabük ve KARDEMİR ile aslında Türkiye büyüdü. Temelleri yıllar önce atılan KARDEMİR, biliyorsunuz mottosu 'fabrikalar kuran fabrika'. Dolayısıyla Türkiye'nin sanayisinin temelleri aslında burada atıldı. Onun için Türkiye'nin gücü KARDEMİR'den, Karabük'ten geliyor." diye konuştu.

Türkiye'de enerji konusunun milli güvenlik meselesi olduğunu vurgulayan Bayraktar, "Enerji olmadan hayat olmaz. Enerjisiz bir gün, bir saat düşünmemize imkan yok. Bundan birkaç hafta önce Avrupa'nın ortasında veya Avrupa'nın bir yerinde elektrik kesintileri oldu. 50-60 milyon insanın hayatı adeta felce uğruyor. Niye? Çünkü bu elektrik kesintileri, ulaştırma, haberleşme, günlük hayatın devam etmesi, idamesi için olmazsa olmaz." değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa'da yaşanan elektrik kesintilerinin enerji meselesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattığını aktaran Bayraktar, "Başka bir şey daha hatırlattı. Türkiye olarak bu enerjiyi kendi kaynaklarımızla karşılamanın ne kadar önemli olduğunu hatırlattı. Maalesef Türkiye'nin bugün ekonomide yaşadığı bu sıkıntıların da bir parça gerisinde bizim özellikle bu cari açık meselesi var. Yani Türkiye maalesef hala ürettiğinden daha fazla tüketiyor. Daha çok ithalat yapıyor. Nerede ithalat yapıyoruz? İşte enerjide, petrolde ithalat yapıyoruz. Doğal gaz ithalatımız var. Kömürde ithalatımız var." ifadelerini kullandı.

Bayraktar, AK Parti iktidarlarında ilk günden bugüne kadar Türkiye'yi enerjide bağımsız kılmak, dışa bağımlılığı bitirmek ve kendi kendine yeter ülke haline getirmek için politikalar geliştirdiklerini anlattı.

"Türkiye hamdolsun dünyanın en gelişmiş deniz filolarına sahip ülke haline geldi"

Türkiye'nin artık kendi gemileriyle sondaj yapan bir ülke olduğuna işaret eden Bayraktar, şöyle devam etti:

"Bugün Türkiye hamdolsun dünyanın en modern, en gelişmiş deniz filolarına sahip ülke haline geldi. Fatih, Yavuz, Kanuni ve Abdülhamit Han ile derin deniz sondajı yapabilen, Oruç Reis ve Barbaros Hayrettin Paşa gemileriyle de sismik faaliyet yapabilen ülke haline geldik. Sadece Türkiye'de değil, kıtalar arası sahada da görev yapma kabiliyetine ulaştı ülkemiz."

Bakan Bayraktar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta cumartesi günü Sakarya Gaz Sahası'nda yapılan yeni keşifle ilgili müjde verdiğini anımsatarak, "Yeni keşifler var. Bir taraftan mevcut üretimimizi artırmaya devam ediyoruz. İnşallah 29 Mayıs'ta Karadeniz'deki üretimimizi iki katına çıkaracak yüzer üretim platformumuz İstanbul Boğazı'nı geçecek. İstanbul'un fethinin seneidevriyesinde 29 Mayıs'ta boğazı geçip Filyos Limanı'na gelecek. Bir sene sonra da inşallah üretimi iki katına çıkarmak üzere Karadeniz'e, 20 yıl boyunca görev yapacağı lokasyona uğurlayacağız." dedi.

Bayraktar, 40 yılı aşkın süredir terör belasıyla mücadele eden ülkeyi, şimdilerde 100'ün üzerinde kuyuda 81 bin varille Türkiye'nin en kaliteli, dünya standardındaki petrol üretimini yapar hale getirdiklerinden bahsetti.

"İnşallah yeni keşiflerle petrol ve doğal gaz üretimini artıracağız"

Terörden bölgeyi temizleyince petrol aramaya başladıklarını, aradıkça bulduklarını, buldukça ürettiklerini anlatan Bayraktar, "Ülkemizin ekonomisine, gücüne güç katmaya, Şırnak'taki, Gabar'daki projeyle devam ediyoruz. İnşallah yeni keşiflerle başka yerlerde Diyarbakır'da, Siirt'te, Van'da, Hakkari'de, Trakya'da yapacağımız çalışmalarla Türkiye'nin petrol ve doğal gaz üretimini artıracağız ve bu alandaki dışa bağımlılığımızı her geçen gün azaltarak Türkiye'yi enerjide bağımsız kılma hedefine doğru ilerleyeceğiz." şeklinde konuştu.

Bayraktar, en büyük potansiyelin bulunduğu yenilenebilir enerjide, rüzgarda, güneşte, hidrolik santrallerde yaptıkları çalışmalarla Türkiye'nin 70 yıllık hayalini, 1950'lilerde merhum Başbakan Adnan Menderes döneminde başlatılan ülkenin nükleer enerjiye sahip olma hedefini, AK Parti iktidarları döneminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dirayetli duruşuyla hayata geçirdiklerini dile getirdi.

Cumhuriyet tarihinin en büyük projesi, en büyük dış yatırımı Akkuyu'nun da hayata geçtiğini anımsatan Bayraktar, şunları paylaştı:

"2028 yılına kadar 4 reaktörün tamamını devreye alıp ülkemizin ihtiyaç duyduğu elektriğin yüzde 10'nu inşallah oradan karşılayacağız ve bu sayede Türkiye kesintisiz, temiz, çevreci enerjiye kavuşmuş olacak. Türkiye petrolünü ve gazını üreterek, Türkiye yenilebilir enerji kaynaklarını azami ölçüde ekonomisine katarak, elektrik ve doğal gaz altyapısını güçlendirerek, nükleer enerjiyi enerji portföyüne katarak çok daha dengeli, güçlü şekilde elektriği kesintisiz, kaliteli ve inşallah ucuz şekilde hem evlerimize hem ticarethanelerimize hem sanayimize teslim etmeye devam edeceğiz."

Bayraktar, pandemi sürecinden başlayarak enerji faturaları, elektrik ve doğal gaz faturalarını azaltmakla alakalı büyük destek programı yaptıklarını, sadece son 3 yılda elektrik ve doğal gaz desteklerinin yaklaşık 1 trilyon lirayı bulduğunu ifade etti.

"Filyos'un, Karadeniz'in çok önemli lojistik merkezi haline gelmesini planlıyoruz"

Filyos'un, Karadeniz'in çok önemli lojistik merkezi haline gelmesini planladıklarını da söyleyen Bayraktar, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Filyos projesini, Filyos Limanı'nı en hızlı şekilde, inşallah özellikle güney rıhtımında o büyük alanda başta Kardemir olmak üzere ama tüm ithalat ihracat yapacak şirketlerimizin hizmetine en kısa sürede kavuşturuyoruz. Çünkü Filyos Limanı, buradaki lojistik merkezi projesiyle bir araya geldiğinde buradaki istihdama ve üretime çok büyük katkı yapacağız. Ulaştırma Bakanlığımızla mutabakat sağlamış durumdayız. Oranın işletmesi Türkiye Petrollerine verilecek. Türkiye Petrolleri, kendisi veya Karabük'ten de şirketlerinin olacağı bir konsorsiyumun işletmesinde olacak. İnşallah Filyos Limanı'nın güney rıhtımını Karabük'te, yani bu bölgede diyelim, firmalarımızın erişimine açacağız."

AK Parti Karabük Milletvekilleri Durmuş Ali Keskinkılıç ve Cem Şahin, Belediye Başkanı Çetinkaya ve AK Parti İl Başkanı Ferhat Salt da programda birer konuşma yaptı.

Program sonunda Bayraktar'a hediye takdim edildi, hatıra fotoğrafı çektirildi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *