Karşı taraftakilerin partisi, ideolojisi, rengi, hedefi falan kalmadı…

Belli ki etekleri tutuşmuş, yanıyorlar…

PKK’lı/Kürtçü siyasi uzantı HDP’den, Karamollaoğlu’nun SP’sinden, ÖDP’nin sosyalist başkanına, İP’çilerin HDP sevicisi ve MHP düşmanı adamlarına, SHP’nin eski tüfeklerine kadar şer cephesi kirli ve sinsi iş birliğinde…

İP’çi Topuklu’nun “Ahlat ve Iğdır kıvırmaları”na bakmayın siz…

Zillet ittifakının “kirli” iş birliği ÖDP’li sosyalist adayın açıklaması ile açık ve net:

“AKP, Beyoğlu’nu, Taksim’i, ilerici, demokratik kesimlerin, toplumsal mücadelelerinin merkezi olmaktan baskı politikaları ile çıkardı. Beyoğlu demek; Taksim demek, 1 Mayıs demek, Gezi fikri demek, her düzeyde toplumsal mücadele demek, kültür demek, sanat demek, bir arada yaşam demek, emek demek, ekoloji demek, laiklik demek ve rantsal dönüşüm de demek.”

Hedefi görüyor musunuz?

Eee başka?

Hedefe Beyoğlu’nu koymuş, açık açık! Sosyalist aday diyor ki:

ÖDP’liler Türkiye’nin her yerinde AKP-MHP faşizminin geriletilmesi konusunda yerel seçim sürecinde ellerinden gelen çabayı gösterecek”

*

Bu arada İP’e dolanan Dersimli Kemal, çareyi Devlet Bey'e sataşmakta bulmuş…

Milletin, Bahçeli’nin meşhuuur “Salı dersleri”ne ihtiyacı varken, şimdi bir de Dersimli’ye Twitter’dan “Devlet etüd saati” gerekti…

MYK ve PM’de “güven oyu isteyecek” duruma düşünce, Bahçeli’nin milliyetçiliğine laf etmeye kalkmış garibim…

Vatan, millet, Sakarya, milliyetçilik, kardeşlik falan… Komedi gibi adam!

Türkmen Beyi de, “Salı dersleri”ni kavrayamayan Dersimliyi “etüde” almış…

*

Diyor ki Bahçeli:

“Milliyetçilik konusunda kestiği ahkâmı, kırdığı potu, döktüğü aklının dibini, gülümseyerek takip ettim.”

Devam ediyor:

“Sayın Kılıçdaroğlu’nun milliyetçilik tarifi körün fil tarifine tamamıyla uyar. Virane zihninde milliliğin kırıntısı dahi olmayan birisinin bize milliyetçilik hatırlatması yapması zeka özrü değil, zilletin zehir tesiridir.”

Sonraki sözleri Dersimlinin kişilik tahlili:

“Sayın Kılıçdaroğlu tam bir çelişki yumağı, tam bir yalan ve aldatma yuvası…. Havanda su dövüyor, havada istismar taklaları atıyor.”

“Milliyetçilik lafla olmaz, doğru. Senden zaten milliyetçi olmaz. Vatana, bayrağa, orduya kast edenlerle ittifak kurmuş birisinin ağzına alacağı ne millet, ne de milliyetçiliktir, sadece zillet ve rezalettir.”

Sonra Dersimliye bindirmeye devam:

“Neyden rahatsız oluyorsun? Savunma sanayiinde yerlilik ve millilik oranının yüzde 68’e çıkmasından mı? Kendi kendine yeten bir ülke olmamızdan mı? Ülke kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasından mı? Nedir seni hoplatan, hazım zorluğu çektiren? Söyle de belki tedavisi bulunur!”

Ve can alıcı teşhis:

“Korkuyor, çünkü HDP’ye karşı yüzü kara çıkacak, PKK’ya verdiği sözün altında ezilecek…”

“Zillet ittifakıyla PKK’ya nasıl boyun eğdiğini açıkla. Kandil ittifakınızdan umutlandı, emperyalizm ittifakınızla kanlandı, Türk ve Türkiye düşmanları ittifakınızla canlandı. Yanınıza 12 Eylül zulmünü de aldınız, artık fren ve dikiş tutmazsınız.”

Ve Dersimlinin hadsiz “bekçi” lafına şamar gibi cevaplar:

“…bize sarayın bekçisi diyorlar. Vatansa konu, evet bekçiyiz. Milletse konu evet bekçiyiz. Türklük ve milli bekaysa konu evet bin deva bekçiliğe tamam deriz… Peki sizler nerenin kuyruğu, nerenin kuytusu, nerenin kuvvesi, nerelerin seli önünde sürüklenen kütüğüsünüz?”

Bugünlük “etüd” yeter mi aslan sosyal demokratlar? Yine bekleriz!