17 Kasım 2024
weather
12°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Siyaset Bakan Soylu açıkladı: Gerilla tipi FETÖ'cüleri tespit ettik

Bakan Soylu açıkladı: Gerilla tipi FETÖ'cüleri tespit ettik

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 24 TV ekranlarına konuk olarak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Emniyet'in içinde yeni bir yapılanma tespit edildiğini açıklayan Bakan Soylu, "Gerilla tipi görevler vermişler, polisi, jandarmayı birkaç adama tahsis etmişler. Yeni yapılanmayı tek tek tespit ettik, savcılığa ileteceğiz. Hiçbir endişe söz konusu değil. Devlet olarak FETÖ, PKK bütün terör yapılanmalarının ensesindeyiz." ifadelerini kullandı.

24 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
Bakan Soylu açıkladı: Gerilla tipi FETÖ'cüleri tespit ettik

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 6 Şubat'taki depremlerin ardından 57 bin enkazdan 51 bininin kaldırıldığını açıkladı.
İçişleri Bakanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Adayı Süleyman Soylu, 24 TV'ye özel açıklamalarda bulundu.

24 Seçim Özel'de Murat Çiçek, Mustafa Kartoğlu ve Fadime Özkan soruyor, İçişleri Bakanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Adayı Süleyman Soylu 24 TV canlı yayınında cevapladı.

Bakan Soylu'nun açıklamalarından satırbaşları:

24 TV Genel Yayın Yönetmeni Murat Çiçek'in "Programınız bayağı bir yoğun herhalde, birkaç saat önce Ankara'daydınız. Oradan buraya geldiniz..." sözleri üzerine Bakan Soylu, Erzurum ve Nevşehir'de yürütülen "Kökünü Kurutma" operasyonları hakkında bilgi verdi.

Bakan Soylu, şöyle konuştu:

"Gece buradaydık, programımız saat 01.00'da bitti. 02.00'da Erzurum'a gittik. Erzurum'da ve Nevşehir'de bugün 51. ve 52. Kökünü Kurutma Operasyonu vardı. Saat 04.00'te polislerimizi uğurladık, 07.30'da da polislerimizi karşıladık. O saate kadar 94-95 gözaltı yapmışlardı. Yaklaşık 43 gözaltı da Nevşehir'de vardı. Nevşehir'in 3. operasyonu bu, Erzurum'un 1. operasyonu. İkisine de bağlandık ikisiyle de ilgili değerlendirme yaptık. Sabahleyin Rumeli Camiasının önde gelenleri ile bir sabah kahvaltımız vardı. Sonra da hep beraber Ankara'ya afetle ilgili madalya törenine geçtik. Hem Kırgızistan'dan gelen muhatabım vardı hem de Bulgaristan İçişleri Bakanı vardı, afetten sorumlu. Onlarla da törenden sonra bir yemek oldu. Ondan sonra da yine bir toplantıya gittik.

DEPREM BÖLGESİNDE SON DURUM NE?
6 Şubat'ta meydana gelen ve asrın felaketi olarak nitelendirilen depremlere ilişkin konuşan Bakan Soylu, depremin ilk anından itibaren devletin bütün kapasitesi ile teyakkuz halinde olduğunu açıkladı.

Bakan Soylu, sözlerine şöyle devam etti:

"Deprem 6 Şubat'ta 04.17'de oldu. O dakikadan itibaren Türkiye Cumhuriyeti devleti teyakkuz halinde. Devlet bütün kapasitesi ile teyakkuz halinde, aynı zamanda devletin afetle mücadeledeki paydaşları teyakkuz halinde. Burada farklı bir şey daha yapıldı. Ki bugün Sayın Cumhurbaşkanımız onlara fedakârlık madalyası verdi. Deprem olur olmaz 1 saat içerisinde biz uluslararası çağrı ilan ettik, 4. Seviyedeki en yüksek çağrıyı ilan ettik. Bütün dünyadan arama kurtarma ekipleri gelebildiği kadar geldiler. 12'nin üzerinde ekip geldi. 200'ün üzerinde de bizim arama kurtarma ekiplerimiz var. Hep birlikte deprem bölgesinde ortak hareket ettik. Cumhurbaşkanımızın takdiri ile tüm bakan arkadaşlarımız deprem bölgesinde görev üstlendi. Kimimiz Hatay'a kimimiz Gaziantep'e kimimiz Kahramanmaraş'a kimimiz Adıyaman'a kimimiz Malatya'ya... Ve bu konuda herkes bir görev üstlenerek, ki ilk anda görev almayan bakanlarımız vardı, onlar da bizimle birlikte ilgili bölgelere hareket ettiler."

"DÜNYA TARİHİNİN EN ÖNEMLİ DEPREMİYLE KARŞILAŞTIK"
6 Şubat'taki depremlerin dünya tarihinin en önemli ve en büyük depremlerinden biri olduğunu vurgulayan Baka Soylu, söz konusu deprem 7 fay hattının kırıldığını bildirdi.

Balan Soylu, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu büyük bir inisiyatifti. Afetle mücadelede en doğru tarzlardan bir tanesi bu. Çünkü sahada olmak zorundasınız, sahayı görmek zorundasınız. Tabi 20 bin 32 enkaz var ve her birinin altında insan var. Dünya tarihinin en önemli, en büyük ve yerkürenin en yaygın depremiyle karşı karşıya kaldık. 120 bin kilometrekareye varan, Hollanda'dan büyük bir alanı etkileyen... Bilim adamlarının söylediği; Biz 3 faya kadar çalıştık ama burada 7 fay kırıldı ve biz buna çalışmadık.' 7 faya kadar bir simülasyonumuzu biz bugüne kadar çalışmadık. Tablo çok net bir şekilde ortada. Elbette ki iklim koşulları kötü. Bunu bir kenara koymak lazım. -28, -30 dereceler var. Özellikle Kahramanmaraş'ın kuzeyi ve diğer illerin kuzey bölgeleri ciddi bir şekilde soğuk altında ve kar altında. Bir iki gün de kar yağmaya devam etti, yağmurlar yağdı sürekli olarak. Üst üste iklimin getirdiği sonuçlar oluştu.

"HERKES ELİNDEN GELEN BÜTÜN GAYRETİ SARF ETTİ"
Depremler nedeniyle kara yollarının da hasar aldığını ve bu nedenle ulaştırmada sıkıntılar yaşandığını belirten Bakan Soylu, üst üste yaşanan olumsuzluklara rağmen herkesin elinden gelen bütün gayreti gösterdiğine işaret etti.

Bakan Soylu, şu ifadeleri kullandı:

"Onun yanı sıra başka bir şey daha var. Mesela Kayseri-Kahramanmaraş yolu kapalı, Nurdağı yolu bitmiş, Hatay yolu açık değil ve ulaşımın zor tesis edildiği bir yer. Kahramanmaraş Havalimanı ve Hatay Havalimanı çalışmıyor. İlk başlarda Gaziantep Havalimanı da çalışmıyordu. Sonra açıldı. Bu kadar üst üste olumsuzlukların yaşandığı bir tabloda bütün herkes elinden gelen bütün gayreti sarf etti. Bütün iş makinaları, Türkiye Afet Müdahale Planı'nın bütün paydaşları o düğmeye basıldıktan sonra herkes gelmeye çalıştı. Ama gelebildiği kadar, yetişebildiği kadar herkes müdahale etmeye çalıştı bu 26 bin 32 enkaza. Ardından, arama kurtarma çalışmaları bittikten sonra hem bu zaman dilimi içerisinde hem de sonrasında iyileştirme çalışmaları başladı. Bizim iyileştirme dediğimiz, içinde barınmanın olduğu, aşın olduğu ve oradaki insanların geçici barınmasının sağlanmasına yönelik bütün adımların atıldığı bir süreç.

MUHALİF GAZETELERE DEPREM TEPKİSİ
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 2019'un sonunda başlatılan Türkiye Risk Azaltma Planı'na yapılan eleştirileri değerlendirdi.

Bakan Soylu, "Bizim Afet Sonrası İyileştirme Planı'mız var, Türkiye Afet Müdahale Planı'mız var ve Türkiye Risk Azaltma Planı'mız var. Türkiye Afet Müdahale Planı 2016-2017'de yapıldı. İlk uygulamasını Elazığ Depremi'nde yaptık. Türkiye Afet Sonrası İyileştirme Planı'mız yeni. Türkiye Risk Azaltma Planı'mızı 2019'un sonunda başlattık. Orada bütün illerimizin durumunu tespit ediyoruz. Bazen muhalif gazetelerde çıkıyor: 'Şunları tespit etmişler, bunları tespit etmişler' diye. Evet, onların tamamını biz tespit ettik ama onların hepsi belli bir dönem içerisinde yapılmak üzere planlanmış. Diyelim ki bir ırmağın ıslah çalışması, bunun yapılması lazım. Diyelim ki fay hattına yakın yerlerden geçen noktalara yönelik alınması gereken tedbirler ve imar planlarının uygulanması... Bunun birçok paydaşı var. Bunun sanayi paydaşı, ticaret odaları paydaşı, belediyeler paydaşı, üniversiteler paydaşı. Orada bir tespit yapılıyor ve bu tespit durağan bir tespit de değil, canlı bir tespit. Yeni bundan sonra her yeni gelişmeye göre kendisini yenilemek zorunda olan canlı bir program. Bütün bunlara dönük adımlar atılmış. İyileştirme sürecinde de çadırların kurulması, konteynerlerin kurulması, enkazların kaldırılması... Ki bunların her birinin kendi adına paydaşları var. Ardından da kalıcı konutların yapılması, organize sanayii sitelerinin koordine edilmesi, esnafın yeniden harekete geçirilmesi, okulların yeniden yapılması. Hepsi Türkiye Afet Sonrası İyileştirme Programı bünyesinde. " dedi.

"VATANDAŞIN HALİNİ HEP BERABER DÜŞÜNELİM"
Bakan Soylu, deprem felaketinin yaşandığı bölgelerdeki hava durumunun çok soğuk olduğunu vurgulayarak, "İnsanların elleriyle neredeyse hiçbir şeyi tutamayacağı derecede soğuk vardı." ifadelerini kullandı.

Bakan Soylu, şöyle konuştu:

Çadırlarla başladık. Çok soğuktu. İnsanların elleriyle neredeyse hiçbir şeyi tutamayacağı derecede soğuk vardı. Vatandaşın halini hep beraber düşünelim. Bütün köyler tarandı bu sırada. Jandarmamızla, gönüllülerimizle, off-road araçlarımızla. Bizim her afette birlikte çalıştığımız gönüllü off-road'çu araçlarımız var. Hepsi bildiğimiz, tanıdığımız, herhangi bir yerde birlikte çalıştığımız insanlar. Onların yanına farklı gönüllüler ekledik. Gönüllülerimizle Jandarmayı akuple ettik, birbiriyle eşleştirdik. Köyleri yalnız bırakmayalım, köylerde bir eksiklik olmasın diye. Tüm taramalar yapıldı.

"GIDAYI DEPODA İSTİFLEYİP SONRA DAĞITMAYIZ"
İçişleri Bakanı Soylu, deprem bölgelerine gelen gıda malzemelerinin direkt olarak ihtiyaç duyulan alanlara yönlendirildiğini, depolarda bekletildikten sonra dağıtım yapılmadığını açıkladı.

Bakan Soylu, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Genelde bizim yönetimimiz şudur: Dışarıdan gelen gıdayı tamamen serbest bırakırız. Ve mümkün olduğunca eğer bir tır geliyorsa ilgili yerlere direkt olarak göndeririz. Bir depoya alıp o depoda istifleyip sonra dağıtmayız. Çünkü o an en zor andır. O anda yapmanız gereken gıdanın aynı zaman dilimi içerisinde en uç noktaya kadar ulaşmasıdır. Bunu bütün afetlerde böyle yaptık ve ulaştırdık."

"SÜPERMARKETLERİN TAMAMINI HALKA AÇTIK"
Deprem bölgelerindeki "yağmalama" iddialarına açıklık getiren Bakan Soylu, halka açılan marketler sayesinde vatandaşların ilk ihtiyaçlarına daha kolay ulaşabildiğine değindi.

Bakan Soylu, şu ifadeleri kullandı:

"Aynı zamanda bu afette başka bir şey yaptık. Bu afette bütün süpermarketlerin tamamını halka açtık. Hepsinin başına polis koyduk, jandarma koyduk. Diyorlar ya 'Bunlar yağmalandı'. Hayır, belki ufak tefek bir takım ceraimler, olaylar olmuş olabilir ama onların yüzde doksanının başına polis koyduk, jandarma koyduk ve vatandaşımızın ilk ihtiyaçlarını hemen oradan karşılamaya çalıştık."

"BİRİNCİ ÖNCELİĞİMİZ HASTANELERDİ"
Star Gazetesi Yazarı Fadime Özkan'ın "Anlık geliştirilen bir fikir miydi?" sorusuna açıklık getiren Bakan Soylu, "Anlık. Bu çalışılmış bir fikir değil. Öbürü çalışılmış bir fikir. 5 günlük bir bandımız var. Biz onu 3'ünde de kesebiliriz, 6 güne de çıkarabiliriz." dedi.

Bakan Soylu, şu ifadeleri kullandı:

Anlık. Bu çalışılmış bir fikir değil. Öbürü çalışılmış bir fikir. 5 günlük bir bandımız var. Biz onu 3'ünde de kesebiliriz, 6 güne de çıkarabiliriz. Sahanın talebini doyurduğumuz andan itibaren hemen depolara almaya başladık. Yollar kesilmiş, gıdanın gelmesinde problem var. Elinizde ne var? Gıda depoları var. Süpermarketler var. Mesela benzinde problem vardı. Benzinde de aynısını yaptık. Bazı benzin istasyonlarını kapattılar. Hemen benzin istasyonlarının başına polisi ve jandarmayı getirdik ve hemen oradan vermeye çalıştık.

Bakan Soylu, deprem bölgesindeki yakıt dağılımında önceliğin hastanelere verildiğini belirterek, "İlk önce hastanelerin mazotunu ve yakıtını karşıladık. Ondan sonra TSK ile Jandarma ile her ilde bazen DSİ bazen ormanı depo yaptık. Bütün gelen mazotları oraya aktardık ve oradan bütün dağıtımları gerçekleştirdik. Sahada bir sistem sürekli devam etti. Birinci önceliğimiz hastanelerdi. Eğer biz hastanelerde sistemi devam ettiremezsek, büyük bir problemle karşı karşıya kalacaktık. İkinci işimiz arama kurtarma yapan araçların depolarının doldurulmasıydı, bunları da doldurduk. Bütün rafinerilerden gelen yakıtları aktardık. Çünkü yol kapalı. Sadece yakıt araçları veya arama kurtarma araçları gelmiyor. Bütün araçlar akıyor, her türlü araç bölgeye akıyor. Onların kontrolünü ve konsolidasyonunu iyi sağladık. Zorluklar ve eksiklikler yaşanmadı mı? Bu kadar büyük, bu kadar geniş, bu kadar yaygın bir afette zorlandığınız, bazen de üstesinden gelemediğiniz bazı meselelerle karşı karşıya kalıyorsunuz muhakkak ki." dedi.

"SAHADA CANHIRAŞ MÜCADELE VERİLDİ"
Depremin ilk anından itibaren kamu kurum ve kuruluşların, STK'ların ve yerel yönetimlerin canhıraş bir mücadeleye girişildiğini vurgulayan Bakan Soylu, ilk olarak arama kurtarma faaliyetlerine odaklanıldığını açıkladı.

Deprem bölgelerine sorumlu vali atandığını ve bu planın daha önceden yapıldığını belirten Bakan Soylu, şöyle konuştu:

"Depremin ilk saatinden itibaren hem devlet hem STK'lar hem yerel yönetimler hem kamu kurum ve kuruluşlarının tamamı sahada canhıraş bir mücadele yapıyordu. Ondan sonra yaptığımız en önemli işlerden bir tanesi, daha önce yaptık bunun planını, ilgili valilerimizi bölgelere aktardık. İlkin arama kurtarmayla ilgili başladık. Ondan sonra arama kurtarma valimizi bir tarafta bıraktık, iyileştirme valisi bulduk, daha sonra enkaz valisi bulduk, sonra aşlarla uğraşabilecek... Yani ilk önce arama kurtarmaya konsantre olduktan sonra diğer alanlarda da her birinin başına vali atadık. Orada bizim çalışma gruplarımız vardı. Beslenme çalışma grubu, arama kurtarma çalışma grubu, ulaşım grubu..."

"TARİHİN EN BÜYÜK OPERASYONLARINDAN BİRİ"
Başkan Erdoğan'ın talimatıyla deprem bölgelerindeki depremzedelerin tahliye edildiğini açıklayan Bakan Soylu, "Bu esnada Sayın Cumhurbaşkanımız bir karar daha verdi ve çok doğru bir karardı. Sayın Cumhurbaşkanımız tahliye kararı verdi. Çünkü bizim şehirleri boşaltmamız lazımdı. Eğer biz şehirleri boşaltamazsak hem arama kurtarma hem onların ihtiyaçlarını gidermede bambaşka bir yoğunluk yaşayacaktık. O zaman THY imdadımıza yetişti. Düğmeye bastı ve bence tarihin en büyük operasyonlarından birini yaptı. Allah onlardan bin kere razı olsun. Başka havayolu şirketleri de dahil oldu. Hem bir taraftan hastalar taşındı başka illere başka hastanelere, hem de vatandaşlarımız Antalya'dan Muğla'ya kadar, Ankara'dan İstanbul'a, Trabzon'a, Bursa'ya kadar bütün vilayetlere taşındılar." dedi.

"DEPREM SADECE 11 VİLAYETİ ETKİLEMEDİ"
Depremlerle birlikte yaşanan artçı sarsıntıların yalnızca 11 ili değil, çevre illeri de etkilediğinin altını çizen Bakan Soylu, "Bu arada, şimdi geçti, artçı depremler devam ediyordu. Biz bu artçı depremler devam ederken etkilediği alanı da kontrol ettik. Yani bu artçı depremler nereye doğru devam ediyor, nerede yoğunlaşıyor? Sadece deprem 11 vilayeti etkilemedi. Bir taraftan Kayseri'yi etkiledi, bir taraftan Niğde'yi etkiledi. Bir taraftan Batman'ı etkiledi. Bir taraftan Tunceli'yi etkiledi. Bir taraftan bu 11 vilayete kendi adına bir etki oluşturdu. Bazılarında nispi bir etki oluşturdu. Mesela bir tarafı yıktı. Veya bir vilayette sarsıntı meydana getirdi ama o vilayetin endişe duymasına sebep oldu." dedi.

Star Gazetesi Yazarı Fadime Özkanı'ın "Yeni bir depremi tetikleyebilir mi gibi bir hazırlığınız oldu mu?" sorusuna cevap veren Bakan Soylu, "Oldu. Çünkü orada Savrun Fayı var. Büyük faylar var. O fayların üzerine yoğunlaşırsa o faylarda yeni bir tetiklemeyi meydana getirir diye büyük endişelerimiz oldu. Buna karşın da mesela biz tahliyeleri o illere yapmadık." dedi.

24 TV Genel Yayın Yönetmeni Murat Çiçek'in "Bu risk devam ediyor mu?" sorusunu değerlendiren Bakan Soylu, "İstanbul'da ne kadar risk varsa, diğer yerlerde ne kadar risk varsa her yerde bu kadar risk var." ifadelerini kullandı.

"78 BİN CİVARINDAN KONTEYNER KURULDU"
Deprem bölgelerinde kurulan 780 binin üzerindeki çadırlarda 3 milyon afetzedenin barındığını açıklayan Bakan Soylu, konteyner sayısının kısa zamanda 100 bine ulaşacağını ifade etti.

Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi geldiğimiz nokta şurasıdır; 782 bin civarında çadır kuruldu. Bu çadırlarda şu anda 3 milyon insan yaşıyor. Devletin oradaki birtakım tesislerinde olanları da ekleyerek söylüyorum, onlar 120 bin civarında, toplam 3 milyon insan şu anda çadırlarda yaşıyor. Yaklaşık 78 bin civarından konteyner kuruldu. Çok yakın bir zamanda bu rakam 100 bini bulmuş olacak. Bunlarda 60 binin üzerinde insan yaşıyor. Diğerlerinde de son hazırlıklar yapılıyor. 65 bin konteyneri Çin'den getiriyoruz. Bunun 10 bini geldi. Bunlar köy konteynerleri. Köylere kuruyoruz, katlanır konteynerlar, 10 dakikada kuruluyor. Biz daha önce jandarmamızla ve ilgili kurumlarımızla bunların altlıklarını yaptık. Nereye kuracağımızı hazırladık. Konteynerları getirdikten sonra talep biraz daha arttı. Çünkü içini dayalı döşeli veriyoruz. İçinde mutfağı var, yanında tuvaleti var, banyosu var. Bunları çok ucuz bir paraya aldık, 385 dolara. Türkiye'ye gelişi de 22 bin civarı, neredeyse çadır fiyatı."

"BOŞLUK BIRAKMADAN DEVAM EDİYORUZ"
Deprem felaketinin ardından yurtdışından ciddi miktarlarda çadır temin edildiğini belirten Bakan Soylu, olası deprem felaketlerine karşı hazırlıkların sürdürüldüğünü açıkladı.

Bakan Soylu, "Bu esnada BM dahil, Afganistan dahil, komşularımız dahil herkesten var olan stok çadırlarını da aldık. Şu anda elimizden yaklaşık 200 bin stok çadırımız da var. Çin'den de çok iyi bir anlaşma yaptık. Orada da yaklaşık 10 bin kişi sadece çadır üretiyor, 8 bin kişi bu katlanır konteynerları üretiyor. Biz bunların tamamını Türkiye'ye taşıyoruz. Allah korusun, başımıza bir şey gelirse... Depremin ne zaman olacağı, nasıl olacağı belli olmaz. Hiçbir boşluk bırakmadan devam ediyoruz." dedi.

"KONTEYNERLAR KIŞ ŞARTLARI İÇİN DE UYGUN MU?"
Star Gazetesi Yazarı Fadime Özkan'ın "Bu konteynerlar kış şartları için de uygun mu?" sorusuna açıklık getiren Bakan Soylu, "Tabi tabi. Konteynerların şöyle bir durumu var. Taşınınca hafif böyle bir sendeliyorlar. Sendeleyince tepede bir takım ufak tefek oynamalar oluyor ama biz onların üstlerini de yağmurdan ve diğer şeylerden etkilenmeyecek şekilde yapıyoruz. Kutu gibi bu konteynerlar. Türkiye'de de benzerini yaptılar. Yani yaptılar getirdiler. Tam seri üretime geçmediler ama biz onların seri üretime geçmesinden de yanayız. Çünkü bunların çeşitli deprem bölgelerinde tutulması, depolanması lazım." dedi.

"AFAD'IN YAPTIĞI ÇADIRLAR EN İYİ ÇADIRLAR"
Deprem bölgelerine gönderilen çadır ve konteynerların dünya standartlarında olduğunun altını çizen Bakan Soylu, "Kış aylarında bizim çadırlarımız, AFAD'ın yaptığı çadırlar, dünya sistematiği içinde söylüyorum en iyi çadırlar. Bizim konteynerlarımızın standardı da çok yüksektir. Bir standardımız var, o standart dünya standardı ve bütün konteynerların bu standartta üretilmesi sağlanıyor." dedi.

24 TV GYY Murat Çiçek'in "Bunun avantajı şu, normalde bir tırla bir konteyner taşınırken bu şekilde bir tırla 10 tane konteyner taşınabiliyor." sözleri üzerine konuşan Bakan Soylu, "Bir köye 10 tane konteyner taşıma maliyeti düşük bir şekilde nakledilebiliyor. Bunun 2,5 metrekare fazlası da yapılabiliyor. O da bizim için bir alternatif olarak duruyor." ifadelerini kullandı.

LGS VE YKS'YE HAZIRLANAN ÖĞRENCİLERE DESTEK
LGS ve YKS'ye hazırlanan öğrenciler için yeni çalışma alanlarının oluşturulduğunu vurgulayan Bakan Soylu, diğer Bakanlıklarla koordineli bir şekilde yürütülen çalışmalara değindi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, şöyle konuştu:
"Biz sadece bunları yapmadık. Aynı zamanda bir şehirde hayatın nasıl bütünüyle devam edebileceğine yönelik bir kurguyu da bütün bakan arkadaşlarımız oluşturdular. Birincisi, o şehirde sivrisinek ilaçlaması ne kadar olacak? Orada gıda kontrolü nasıl yapılacak? Çocuklarımız LGS ve YKS'ye hazırlanıyor. Bunlar için yeni çalışma mekanları nasıl oluşturulacak?

Yepyeni çalışma mekanları oluşturduk. Bunları aldık mesire yerlerine götürdük. Oralarda konteynerlar kurduk, öğretmenleri oraya getirdik, sınıflar oluşturduk. Kültür Bakanlığımızı devreye soktuk, kütüphaneler kurduk. Vilayetler Birliği'ni devreye soktuk, orada çocuklarımızın yemelerini içmelerini ücretsiz olarak yapabileceği yerler kurduk. Spor Bakanlığı'nı devreye soktuk, bakanlığa ait üniteler getirdik."

"KENDİ KENDİNE BİR EKOSİSTEM OLUŞTU"
Deprem bölgelerinde esnafın da afetlerden etkilendiğini ve esnafa yönelik çalışma ve desteklerin de aralıksız sürdüğünü ifade eden Bakan Soylu, "Bu arada esnaf doğal olarak yıkıldı veya ağır hasarlı oldu. Şu ana kadar 15 bin talep aldık, 7 binini bitirdik. Normal çarşılar gibi çarşılar yaptık. Kahramanmaraş'ın Trabzon Caddesi'nde Samsun Çarşısı, Kocaeli Çarşısı yaptık. Kimi konteyner, kimisi prefabrik, kimisi alüminyum, kimisi ahşap. Bunların yüzde 80'ini bağış aldık. İllere dedik ki esnaflara, 'Siz buradaki kardeşlerimizi destekleyin.' Onlar da desteklediler. İstanbul bir yeri destekledi, Kayseri bir yeri destekledi, bir belediye başka bir yeri destekledi. Orada kendi kendine bir ekosistem oluşmuş oldu." dedi.

Örneğin kanser hastalarına yönelik özel yerler yaptık. Hastaların taşınmasına yönelik özel yerler yaptık. Bütün bunların her biri gün geçtikçe planlandı. Bunları da kiminle yaptık? Şehirde yaşayanlarla beraber yaptık. Aynı zamanda kalıcı konutlar konusunda. Şehrin bütün esnafıyla bir araya gelindi. 'Siz neyi istiyorsunuz, nerede istiyorsanız, nasıl istiyorsunuz?' diye sorduk.

Kanser hastaları ve hastaların taşınmasına yönelik özel yerler yaptık. Bunların her birini şehirde yaşayanlarla birlikte yaptık. Şehrin bütün esnafıyla bir araya gelindi.

Buna deprem diye tarif yapmak, hadi Kahramanmaraş'a büyük bir deprem diyebiliriz ama Hatay deprem falan değil, bu başka bir şey.

Şu anda 57 bin enkaz var. Bu 57 bin enkazın 51 bini kaldırıldı.

Devlet burada bütün unsurlarıyla beraber seçimin bu bölgede de (deprem bölgesi) güvenli geçebilmesini temin etmek için çalışıyor.

Büyük bir sahiplenme söz konusu. Bayramlaşmaya gittiğimizde dışarı taştık, dışarı çıkmak zorunda kaldık. Dün 100 metreyi 2.5 saatte aldık, esnaf ziyaret ediyoruz.

Sahipleniş bana ait bir sahipleniş değil. Bunun ötesinde daha büyük bir şey var. İstikamete ait bir sahipleniş var. Bu istikametin bozulmaması çok önemli.

Sahada halkımız "PKK'nın iktidar olmasını istemiyoruz, göreceksiniz açık ara kazanacağız reisi kimseye yedirmeyiz" diyorlar. Bizim anlatmamız gereken birçok mesajı biz çok net muhataplarımızdan alıyoruz.

İHRACAT RAKAMLARI
Çin'de üretim durdu. Biz pandemiye 168 milyar dolarla girdik. Çıkışımız 254 milyar dolardı. Bunu iyi yöneten bir Türkiye var.

Kira fiyatlarıyla ilgili bir istismar söz konusu. Her tarafı alarma geçirdim, 112'yi arayın, kaymakamlıklara gidin, hatta karakollara gidin. Biz bunun üstüne gideceğiz arkadaş!

DEPREM BÖLGESİNDE SEÇİM HAZIRLIKLARI
Seçim kararının alınmasının ardından YSK, Adalet bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı arasında koordineli bir çalışma yürütüldüğünü dile getiren Bakan Soylu, deprem bölgeleriyle ilgili YSK tarafından bir rapor oluşturulduğunu ve hazırlıkların bu rapora göre yürütüldüğünü açıkladı.

Bakan Soylu, şöyle konuştu:
Seçim kararının açıklandığı ilk günden itibaren hem YSK hem Adalet Bakanlığı hem de seçimin güvenliği ile ilgili sorumlu olan İçişleri Bakanlığı hep beraber eşgüdüm içerisinde bir çalışma ortaya koyduk. YSK bize dedi ki "Arkadaşlarımız deprem bölgesini gezmek istiyor. Valilerimiz, İçişleri Bakanlığımız bu konuda bize bir koordinasyon yapar mı?" Onlar gezdiler genel bir tablo genel bir rapor ortaya koydular ve seçimlerin nerede daha rahat yapılabileceğini nerde bir takım sıkıntılar varsa bunların değerlendirileceğini ve düzeltileceğini bir rapor olarak ortaya koydular. Ama bu en karmaşık günlerdeki tabloydu. Enkazların kalkmaya devam ettiği daha doğrusu arama kurtarma çalışmalarının hala devam ettiği günlerdeydi bu dediğim tablo. Sonra onlar (YSK) ve valilikler eşgüdüm içerisinde bir çalışma yaptılar, nerelerde sandık kurulabilir nerelerdeki okullarda ya da okulların yanında çadır sandık kurulabilir dediler. Sonra bununla birlikte tabi seçmenin kaydı meselesi var, seçim takvimi başlamadan önce biz seçmene şöyle bir alternatif sunduk, eğer deprem bölgesinde yaşıyorsanız, E-Devlet üzerinden sadece size tahsis edilen, sadece size açılmış sadece sizin TC kimlik numaranıza tanımlanmış şekilde, gittiğiniz yerde ben oy kullanmak istiyorum diyorsanız bunu yapabilirsiniz. Yaklaşık 500 bin 550 bin kişi oyunu böyle taşıdı deprem bölgesinden. Daha sonra bu bizden çıktı inisiyatif olarak, çünkü askıda değişim başladı. 250 bin 300 bin kişi orada değişiklik oldu. Bir kısmı bunu yapmadı dönebileceğini düşündü. Değiştirmeyenlerin bir kısmı o yüzde 30'un içinde. Geri döneceğini düşünen, arayıp konteynırım hazır mı diye soran, konteynırın hazır olduğunu duyup gelen veya ben çadıra da gelirim çadırda da kalırım diyenler vardı. Çünkü biz çadır kentlerinde altını tamamen tahta ile yaptık. Üstüne mat membran gibi şeyler koyduk. Bizim çadır kurulumlarımızda TSK AFAD ve gönüllülerden yardım aldık. İmar yapar gibi çadır imarı yapıyorsunuz, Disipline etmeye başlıyorsunuz. YSK'ya biz bunu çadırda da yaparız dedik önce ama çadırda yapmayalım dedik daha sonra. Siz merak etmeyin ben size bütün okullarda konteyner veya bir prefabrik koyacağım dedim. Çadırdan endişe ettim. Biri gelir çadıra bir çakmak atar ya da çadırda bir tartışma olur seçim güvenliğini zedeler.

KİMLER SEÇİM BÖLGESİNDE GÖREV ALACAK?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, deprem bölgelerindeki seçim çalışmalarında öğretmenlerin de görev alacağını açıkladı.

Bakan Soylu, şu ifadeleri kullandı:
"Biz aynısını gerçekleştirdik ve aynısını üretiyoruz ve gerekli yerlere gönderiyoruz da. Hem YSK çok memnun oldu hem de olaya böyle yaklaşmamızdan memnun oldu. Şimdi orada başka bir problem daha vardı o da şuydu: "Acaba o kadar görevli olacak devlet memuru bulunabilecek mi?" Orada da MEB ile bir dayanışma içeresine girdik öğretmenlerimizin bir bölümünü 5 Mayıstan itibaren oraya çekmeye başlıyoruz, onlara da yer hazırlıyoruz. Hem çocukların eğitiminin devamını temin edebilmek için öğretmenler ihtiyacımız var hem de seçim için. Ama bu dediğim için birkaç noktada problem var. Örneğin Altınözü'nde böyle bir problem yok diyelim ki Reyhanlı'da böyle bir problem yok Elbistan'da böyle bir problem olmayacak ama Hatay'da olacak Antakya da olacak Defne'de olacak veya köylerde olacak. Bu tür yerlerde valilerimiz, arkadaşlarımız seçim kurulumuz arkadaşlarımız eş güdüm içerisinde değerlendiriyorlar. Bu dediğimiz ölçekte seçim için orda ne kadar kişiye ihtiyacımız olduğunu da belirledik YSK'da belirledi. Ona göre hazırlıklarımızı yapıyoruz. Yani devlet orada bütün unsurları ile beraber seçimin bu bölgede çok güvenli bir biçimde geçmesini temin etmek için çalışıyor."

"SAHANIN NABZINI İYİ BİLİRİM"
1987 yılından beri siyasetin içerisinde olduğunu vurgulayan Bakan Soylu, "Sahanın nabzını iyi bilirim. Neyi beklerken neyle karşılaşacağımı bilirim. Bütün o yanılgıları..." şeklinde konuştu.
"Bir önceki seçimle kıyaslandığında ilk izlenimleriniz nelerdir?" sorusunu cevaplandıran Bakan Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"1987 gençlik kollarından beri siyaset içerisindeyim. 1985 seçimlerinde çalıştım ama onu saymıyorum. Rahmetli Ali Kınık adaydı biz o ses tesisatlarını kurardık. Gidip kahveleri hazırlamak falan hepsini yaptık ama o yılları saymıyorum. 1987 yılında gençlik kollarında başladık. Rahmetli Saadettin Bilgiç bizim bölgemizden adaydı ve o dedi ki "Bu Süleyman'ı bana vereceksiniz" ve ben onla beraber bir mektep görür gibi, bir üniversitede lisede ders görür gibi takip ettim ve bana verdikleri işi yaptım ve gençlik kollarında işimiz devam etti. O tarihten itibaren rahmetli Özal'ın tüm mitinglerini takip ettim. Rahmetli Demirel'in Samsun'daki ilk mitingini takip ettim. Sahanın nabzını iyi bilirim. Neyi beklerken neyle karşılaşacağımı bilirim. Bütün o yanılgıları... Şimdi geçen seçim ile değil bütün seçimlerimiz ile kıyaslayayım büyük bir sahiplenme söz konusu. Geçen Kastamonu Küre'de bayramlaşmaya gittik dışarı taştı, dışarı çıkmak zorunda kaldık. Dün Sarıyer'de 100 metreyi iki buçuk saatte almak zorunda kaldık. Yani 100 metre esnaf ziyaret ediyoruz, esnafa merhaba diyoruz onlarla konuşuyoruz 100 metreyi iki buçuk saate bitirdik. Dün Beşiktaş'taydım siyasal yapısı bizlere karşı biraz daha mesafeli ama girdiğimiz her yerde gençler insanlar şaşkınlıkla kendim acaba doğru yerde miyim diye baktık. Nezakette var ama onu anlıyoruz, oy verecek ile vermeyecek olanı. Kesinlikle bu seçimi kaptırmayacağız diyen çok fazla kişi var, bugüne kadar duymadığım sözlerle bunu söylüyorlar. Birçok şey söylüyorlar biz oyunun farkındayız diyorlar PKK'nın iktidar olmasını istemiyoruz açık ara kazanacağız diyorlar reisi yedirmeyiz diyorlar Allah razı olsun çok zor zamanlarda bu ülkeyi ayakta tuttunuz diyorlar. Bizim anlatmamız gereken birçok mesajı biz muhataplarımızdan alıyoruz bize yakın olabilirler bir kısmı ama ben bugüne kadar birçok seçim geçirdim, bu geçirdiğim seçimlerde hiç böyle gönüllendirici, sahiplenici görmedim. Bu seçim başka bir şey. Bir de bu serencamın ne olduğunu Türkiye'nin yakın süreçte nerden geçtiğini herkes bir film şeridi gibi değerlendiriyor. Sarıyer'de iki ayrı derneğe gittik yarım saat önce dediler ki biz bir araya geldik ayrı ayrı yapmayalım hep beraber yapalım hep beraber yaptık ve orada güzel bir topluluk oluştu. Bir de Togg'un da etkisi var tabi. Togg mükemmel bir şey millet gurur duyuyor. Neler neler diyorlar. Çocuğun biri diyor ki babama Togg'u gördüğümü söylesem inanmaz diyor. Enteresan sözler refleksler heyecanlar var. Kıyas yapabiliyorum 2017 seçimlerinde de maslak sanayi sitesine gittim orası toplumda herkesle muhatap olunabiliyor. Bu sefer orada bile farklı bir hava var. Orayı normalde 3-5 arkadaş ile rahat rahat geziyordum ama bu sefer öyle olmadı bu sefer daha büyük bir sahipleniş vardı, bu sahipleniş belki terörle ilgi bana karşı bir şey olsa da bu sahipleniş herkese ait yürüyüşe ait bir sahipleniş. İstikamete yönelik bir sahipleniş."

Gerilla tipi görevler vermişler, polisi, jandarmayı birkaç adama tahsis etmişler. Yeni yapılanmayı tek tek tespit ettik, savcılığa ileteceğiz.

Her şeyin peşindeyiz. FETÖ, PKK, KCK, DHKP-C, DEAŞ gibi bütün yapılanmaların peşindeyiz. Biz PKK ile mücadele etmiyoruz, ABD ile mücadele ediyoruz. Bunu bilemeyecek kadar saf mıyız?

UYUŞTURUCUYLA MÜCADELE
Türkiye'de ilk kez cezaevlerinde rehabilitasyonlar başlayacak.

Bu yılın başından itibaren yakaladığımız göçmenlerin yüzde 90'nını deport ettik. Yılın ilk üç ayında toplam 30 teröristi dağlarda etkisi hakle getirdik. 29 Ekim 2023 tarihinde dağlarda tek bir terörist kalmayacak.

"Kadına El Kalkamaz" diye bir kampanyamız var. 11 milyon 754 bin erkeğe ulaştık. Kadına ne kadar tedbir alırsan al şiddeti yapan kadın değil, şiddeti yapan erkek. Esas mesele bununla ilgilenmek.

Yeşil Sol Parti bizatihi Kandil'in talimatıyla ve HDP'ye alternatif bir parti olarak kurulmuştur.

Bunlar (HDP-YSP-PKK) birbirinden ayrı değiller aynı insanlar. Bizim dünyaya anlatamadığımız da bu, PKK ile PYD aynı.

Yeşil Sol Partisi'nin aday listelerinde dağdan terörist var. PKK'nın giysisini giymiş, dağlardaki görüntülerle yakında ortaya çıkar.

Meral Akşener kirini Tayyip Erdoğan'a saldırarak sermaye yapmaya çalışıyor, bu kadar basit. Bundan daha büyük bir kir mi var? HDP ile kol kola yürüyor, PKK ile kol kola yürüyor.

Tayyip Erdoğan bu ülkede sadece Kastamonu'nun Bozkurt ilçesini yapmadı ki Nusaybin'i, Kızıltepe'yi de yaptı. Bu devlet 85 milyonun devletidir, Tayyip Erdoğan da 85 milyonun Cumhurbaşkanı'dır.

İstanbul'da belediyede her gün bir terörist yakalanıyor. FETÖ'cüsü, PKK'cısı, KCK'cısı orada. Hepsinin dosyasını savcılığa teslim ettik. Kayyum atanınca kadrolar da İstanbul'a kaydı.

15 Temmuz'u yapanları tekrar devlete koyacaklarmış, biz nereye gidiyoruz? Tamam Tayyip Erdoğan gitsin Cumhur İttifakı iktidar olmasın peki kim geliyor? Koskoca ayaklarıyla beraber Amerika geliyor bunu görmüyor musunuz?

İYİ PARTİ'DEKİ TARTIŞMALAR

Soros, etrafımızdaki bütün coğrafyada parti kurdu, Türkiye'deki partisi kim, bu değirmenin suyu nereden geliyor, nasıl oluyor bu işler?

CHP hep bunu yapar, böyle bir iklimleri var bu iklime bunlar teslimdirler, onlara göre biz Türkiye'nin kendi haklarını koruduğumuz için "Akılsızlık" yapıyoruzdur.

KILIÇDAROĞLU'NUN "ALEVİ" VİDEOSU

Mağduriyet bulunduğumuz coğrafya siyasetinin yapı taşlarından birisidir. O da bir mağduriyete yapışmak istiyor.

Tayyip Erdoğan büyük bir devrimci ve bu devrimlerin hepsini yapıyor. Dış dünyayı rahatsız eden "biz bu adama bu kadar oyun kurduk bu adam niye hala toplumda sevgisini ve güvenini devam ettiriyor?" Tüm mesele bu.

ZAP'ın ne olduğunu kimse biliyor mu? Girenin çıkamadığını kimse biliyor mu? Bugün ZAP tertemiz hale getirildi Türk Silahlı Kuvvetleri sayesinde.

Cuma günü açıklanacak. 10 bin kadromuz var. Talep edenler yeniden KPSS beklemeyecek.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Kılıçdaroğlu'na tepki! 'Milletimizin karşısına seçim zamanı çıkanlardan değiliz'

Kılıçdaroğlu'na tepki! 'Milletimizin karşısına seçim zamanı çıkanlardan değiliz'