Türkgün Siyaset Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum: Milli yargı olmadan bağımsızlık mümkün değil

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum: Milli yargı olmadan bağımsızlık mümkün değil

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda uluslararası hukuk düzenini eleştirdi ve milli hukukun önemine vurgu yaptı. AİHM’nin siyasi kararlar aldığını belirten Uçum, Türkiye’nin milli hukuk ve milli yargı anlayışından asla vazgeçmeyeceğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda uluslararası hukuk düzenini eleştirdi ve milli hukukun önemine vurgu yaptı. AİHM’nin siyasi kararlar aldığını belirten Uçum, Türkiye’nin milli hukuk ve milli yargı anlayışından asla vazgeçmeyeceğini ifade etti.

MUHABİR: Ayşe Akyürek

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda uluslararası hukuk düzenini eleştirdi ve milli hukukun önemini vurguladı.

Uçum, "Bağımsız bir uluslararası insan hakları düzeni yok, bu çoktan belli oldu. Aynı şekilde ulusal üstü hukuk düzeni iddiasının da bir kurgu olduğu anlaşıldı" ifadeleriyle mevcut küresel hukuk sisteminin yetersizliğine dikkat çekti:

"PAZAR YAZISI

HUKUK NOTLARI (3)

Bağımsız bir uluslararası insan hakları düzeni yok, bu çoktan belli oldu. Aynı şekilde ulusal üstü hukuk düzeni iddiasının da gerçek değil bir kurgu olduğu anlaşıldı.

ULUSALÜSTÜLÜK KURGUSU
 

1990’lı yıllarda; tarihin sonu, ulus devlet dönemi bitti, küresel düzene geçiliyor, Avrupa küçük bölgeler Avrupası olacak şeklindeki neo liberal dalga hukuk bakışını da etkiledi. Avrupa Birliği hukukuna ulusal üstü hukuk, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ulusal üstü yargı denildi oysa ne AB ulusal üstü hukuk üretebildi ne de AİHM ulusal üstü yargı olabildi.

AB Anayasası fiyasko oldu. AB normları üye ülkelerin ulusal hukuklarının fiilen üstünde değil. Üye ülkeler bunun için devamlı bir uyum sürecine zorlanıyor.

AİHM’nin ise giderek daha çok siyasi proje karar veren, hukuku batının çıkarları için kullanan yargısal görünümlü siyasi merci özelliği açığa çıktı.

Zaten kararların uygulanmasını batıcılığı tek doğru gören üstenci bir siyasi komitenin (Bakanlar Komitesinin) denetlediği bir yargı merci tarafsız ve bağımsız olamaz. Siyaset eksenli böyle bir yerin ulusal üstü yargı merci olması mümkün değil.

Sistem olarak da mümkün değil. İkincillik ilkesine göre (hak ve özgürlüklere ilişkin asıl yükümlülüğün taraf devletlere ait olması gereğince) AİHM’nin sözleşme uyarınca Konsey üyesi ülkelerin yargı mercileri üzerinde hiyerarşik olarak üstte olan bir konumu yok. Dolayısıyla temyiz merci gibi hiyerarşik denetim yapamaz, sadece yönlendirici denetim yapabilir. Bu da AİHM’nin ihlal tespiti kararlarının ulusal yargı mercileri bakımından usulden bağlayıcı ama esastan bağlayıcı olmadığını kanıtlar.

MİLLİ YARGI FONKSİYONU
 

Genel olarak yargı egemenliğin bir fonksiyonudur. Türkiye’de devletin şeklini milli egemenlik ilkesi belirler. Bu nedenle bizim yargımız milli egemenliğin fonksiyonudur ve Türk Milleti adına karar verir. Türk yargısı milli devletin bir erki olarak organik manada, milli egemenliğin bir fonksiyonu olarak da işlevsel anlamda milli karaktere sahiptir.

Yargının fonksiyonel olarak milli olması ve milli hukuka göre karar vermesi insanlığa ait evrensel hukuk bakışıyla uyumlu olmasına engel değildir. Yani milli yargı ve milli hukuk kavramları ile insanlığa ait evrensel hukuk bakışı birbirini dışlamaz.

Buna mukabil batıya ait ve batıcılığı teşvik eden hukuk anlayışını evrensel hukuk olarak dayatan yaklaşımlarla milli yargının uyumu, batıcılığa teslim olmadıktan sonra nesnel olarak mümkün değildir. Dünyada bir çok milli devletin batıcılıkla hukuk düzlemindeki çatışmasının ana sebebi budur.

Bu arada batı devletlerinin “ulusal yargı politikaları geliştirmeleri ve uygulamaları” normal karşılanırken, bizde bazılarının milli yargı kavramından rahatsız olması ibretliktir.

İhtiyacımız ulusal yargı politikamızı geliştirmeye devam etmektir. ABD, Almanya, Fransa, İngiltere gibi batı devletleri bu konuda toplumları baskılayan, bireyleri korkuya dayalı oto-kontrole zorlayan kötü örneklere sahiptir. Türkiye iyisini yapabilir.

MİLLİ HUKUKUN ZORUNLULUĞU
 

Günümüzde ulusal devletler ulusal hukuktan vazgeçemez. Buna mukabil insanlığa ait evrensel hukuk bakışını dışlamadan milli hukuka ve milli yargıya sahip olunabilir ve doğrusu da budur.

Türkiye batıcı evrensel hukuk aldatmacasını reddederek, insanlığın tamamının birikimine dayanan ilke, değer ve normdan oluşan bir evrensel hukuk tezini savunmaya devam eder. İnsanlığa ait gerçek evrensel hukuku oluşturmak ve geliştirmek konusunda üzerine düşeni de yapar. Ancak Türkiye hiç bir zaman milli hukuk ve milli yargı yaklaşımını terk etmez.

Bir de yeni anayasada neo-liberal ve liberal hukuk istikameti çizme çabaları var. Neo-liberal hukuk nihayetinde milli devletleri tasfiyeyi amaçlar. Liberal hukuk ise milli devletleri küçültmeyi hedefler, iç ve dış yetki devirlerini teşvik eder. Türkiye bunlara prim vermez. Yeni anayasanın temel yaklaşımını milli anayasacılık ilkeleri belirler. Çünkü milli hukuk ve milli yargı olmadan milli devlet ve bağımsız bir ülke olmak asla mümkün değildir."

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Ekonomi Bakan Bayraktar: Türkiye, yurt dışında petrol ve gaz arama projelerinde daha fazla aktif olacak

Bakan Bayraktar: Türkiye, yurt dışında petrol ve gaz arama projelerinde daha fazla aktif olacak

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye'nin 2016'da başladığı yeni kaynak arama stratejisi çerçevesinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın (TPAO) ve Türk şirketlerinin yurt dışında petrol ve doğal gaz arama ve üretim projelerinde daha aktif şekilde yer almasının amaçlandığını söyledi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Türkiye'nin 2016'da başladığı yeni kaynak arama stratejisi çerçevesinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın (TPAO) ve Türk şirketlerinin yurt dışında petrol ve doğal gaz arama ve üretim projelerinde daha aktif şekilde yer almasının amaçlandığını söyledi.

KAYNAK: AA

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, katıldığı Pakistan Madencilik Yatırım Forumu'nda değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'nin 2016'da başladığı yeni kaynak arama stratejisi çerçevesinde Akdeniz ve Karadeniz'de yoğun şekilde aramalar yaptıklarını anımsatan Bayraktar, "Türkiye'nin karasında gitmediğimiz hiçbir yer kalmasın hedefiyle yola çıktık ve bu stratejinin sonuçlarını görmeye başladık. Gabar'da üretimimiz günlük 80 bin varile ulaştı. Daha önce hiç arama yapılmamış bir bölgeydi. Karadeniz'de yaptığımız aramalar neticesinde önemli bir doğal gaz rezervi keşfettik. Sakarya Gaz Sahası'nda üretimimiz 8,5 milyon metreküpü buldu" dedi.

“Türkiye farklı coğrafyalarda da var olacak”

Bayraktar, söz konusu strateji çerçevesinde TPAO'nun ve Türk şirketlerinin yurt dışında petrol ve doğal gaz arama ve üretim projelerinde daha aktif şekilde yer almasının hedeflendiğini belirterek, "Somali denizlerinde sismik gemilerimiz arama faaliyetinde bulunuyor. İnşallah önümüzdeki ay itibarıyla o çalışmamızı bitirmiş olacağız. Bunun dışında Libya'da, Afrika'da Nijer'de, Irak'ta, Orta Doğu'da ve Orta Asya'daki ülkelerde çalışmalarımız bu yönde devam ediyor" ifadelerini kullandı.

Martta Amerikalı şirketlerle yapılan anlaşmayla Diyarbakır'da konvansiyonel olmayan yöntemlerle petrol ve doğal gaz araması için faaliyete geçildiğini aktaran Bayraktar, "Türkiye bir taraftan kendi kaynaklarını ararken farklı coğrafyalarda da var olacak. Pakistan da bunlardan bir tanesi" değerlendirmesinde bulundu.

“TPAO'nun Pakistan şirketleriyle ortak arama projesi hayata geçiyor”

Bayraktar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şubatta Pakistan'da katıldığı Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı'nda enerji alanında iki ülkenin işbirliği anlaşmaları imzaladığını anımsatarak, "Burada bir anlamda o anlaşmaların takibini yapıyoruz. İki ay geçmeden ilk somut projemiz TPAO'nun Pakistan şirketleriyle ortak arama projesi hayata geçiyor. Bunu bir adım ileri götürüyoruz. Sadece offshore değil, çok kısa zaman içinde onshore'da da geliştirilecek sahalarda ortak çalışma üzerinde mutabakata vardık" diye konuştu.

Forumun temasının madencilik olduğunu vurgulayan Bayraktar, "Milli maden şirketimiz Eti Maden'in burada potansiyel işbirlikleriyle alakalı görüşmelerimizi de yaptık. Oldukça verimli geçen görüşmeler oldu. Türkiye olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu Türkiye-Pakistan arasındaki dostluğu iş ilişkisiyle, ticaretle, artan yatırımlarla geliştirme hedefi doğrultusunda somut projeler için buraya gelmiş olduk" dedi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *