Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lübnan'da meydana gelen patlama sebebiyle dost ve kardeş Lübnan halkına başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerini iletti.
Derin tarihi ve beşeri bağlar bulunan Lübnan halkının yanında yer almak için tüm imkanları seferber ettiklerini anımsatan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun patlama bölgesine giderek ihtiyaçları ve talepleri bizzat yerinde tespit ettiğini söyledi.
Erdoğan, geçtiğimiz haftanın bir diğer önemli konusunun da Akdeniz ve Ege'de Türkiye'nin haklarını ve hukukunu yok saymaya yönelik girişimlere verdikleri cevaplar olduğunu belirtti.
Bölgedeki sismik araştırma faaliyetlerini Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ricası üzerine iyi niyet nişanesi olarak bir süreliğine ertelediklerini anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak Yunan tarafı hüsnüniyetle hareket etmediğini bir kez daha göstermiş ve Mısır ile hiçbir hukuki temeli olmayan bir anlaşmaya yönelmiştir. Buradan bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum. Türkiye'nin hiç kimsenin hakkında, hukukunda, toprağında, denizinde, meşru çıkarlarında gözü yoktur. Bizim tek talebimiz bize de aynı anlayışla yaklaşılmasıdır. Türkiye gibi 780 bin kilometrekarelik dev bir toprak parçasını görmezden gelip birkaç kilometrekarelik adalar üzerinden bizi sahillerimize hapsetme girişimine elbette rıza göstermeyeceğiz. Dünyada hiçbir ülke böyle saçma ve temelsiz bir talebe boyun eğmez. Gelin Akdeniz'deki tüm ülkeler olarak bir araya gelelim herkes için kabul edilebilir, herkesin hakkını koruyan bir formül bulalım. Ülkemizin bu çağrısına kulaklarını kapatanlar güçlerinin yetmeyeceği, boylarını aşan bir takım girişimlerle kendi geleceklerini kendi elleriyle karartıyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgın ve onunla bağlantılı siyasi, ekonomik sosyal sorunların bir kabus gibi üzerlerine çöktüğü güçlere güvenenlerin hüsrana uğramaya mahkum olduklarını ifade etti.
Türkiye'nin bu konudaki kararlılığını hala kavrayamamış olanları bir an önce gerçekleri görmeye ve çözümü masada aramaya davet eden Erdoğan, "Anlaşmazlıkların diyalog yoluyla ve hakkaniyet temelinde çözümü için biz her zaman varız ve hazırız. Bu konuda sağduyu hakim olana kadar Türkiye olarak sahada ve diplomasi alanında kendi planlarımızı uygulamaya devam edeceğiz." şeklinde konuştu.
"Ülkemizin bağımsızlığı için mücadele etmeyi sürdüreceğiz"
Erdoğan, Oruç Reis sismik araştırma gemisinin dün saat 20.00'de Antalya açıklarından demir alarak görev bölgesine doğru hareket ettiğini aktardı.
Geminin yaklaşık 10 saat süren seyirden sonra bu sabah saat 08.00 itibarıyla da çalışmalarına başladığını söyleyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ekonomide olduğu gibi enerjide de ülkemizin bağımsızlığı için mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Türkiye 2002 yılından bu yana başta ekonomi olmak üzere eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye birçok alanda atılan adımlar ve gerçekleştirilen reformlar sayesinde önemli kazanımlar elde etti. 2002 yılında 236 milyar dolar olan milli gelirimizi 2019 yılında 754 milyar dolara yükselttik. Kişi başına milli geliri 3 bin 500 dolardan 2013 yılında 12 bin 500 dolara kadar çıkarmıştık. Ancak Gezi olayları ile başlayan ve bugüne kadar kesintisiz devam eden saldırılar sebebiyle bu rakam 2019 yılında 9 bin 127 dolar olarak gerçekleşti. Türkiye ekonomisi satın alma gücü paritesine göre dünyada 2002 yılında 17. sırada iken 13. sıraya yükseldi. Böylece ülkemizi kişi başına gelirde dünya sıralamasında üst orta gelir grubuna yükselttik."
Erdoğan, Türkiye'nin insani gelişmişlik endeksinde de dünyadaki konumunu iyileştirmeye devam ettiğini, 2019 yılı İnsani Gelişme Raporu'nda, bir önceki yıla göre 6 basamak ilerleyerek 58. sıraya yükseldiğini dile getirdi.
Böylece ilk defa çok yüksek insani gelişme kategorisinde yer almış olduklarına dikkati çeken Erdoğan, rekabetçiliği artırmaya, iş ve yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik çok önemli adımlar attıklarını vurguladı.
Yıllık otomobil satışı
Bu sayede Dünya Bankası tarafından hazırlanan İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde geçtiğimiz yıl 10 basamak birden tırmanarak 33. sıraya yerleştiklerini anımsatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin 18 yılda nereden nereye geldiğini daha iyi anlamak için bazı mukayeseli rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. Ülkemizde yıllık otomobil satışı 2002 yılında 91 bin adet iken bu rakam 2016'da 756 bine kadar çıktı. Geçtiğimiz yıl da 387 bin olarak gerçekleşti. Buzdolabı satışı 18 yıl önce 1 milyon 88 bin adetten 2,5 milyona çıktı. Çamaşır makinesi satışı 824 bin adetten 2 milyonun üzerinde bir seviyeye ulaştı. Bulaşık makinesi satışı 282 bin adetten 1 milyon 332 bin adede, fırın satışı 339 binden 817 bine yükseldi. Bunları niye söylüyorum? Bütün bunlar ülkemizdeki refah düzeyini ifade etmesi bakımından rakamlar olarak bunları söylüyorum. Bunlar aynı zamanda benim vatandaşımın alım gücünün bu tür ürünlerde nereden nereye yükseldiğini göstermesi bakımından önem arz ediyor."
Turizm
Erdoğan, Türkiye'de yeni açılan şirket sayısı 30 bin 842 iken geçen yıl bu rakamın 85 bin 263'ü bulduğunu ifade etti.
İstihdamın 19,6 milyondan 28 milyon 80 bine çıktığını, borsa endeksinin 110'dan 1000'in üzerine ulaştığını anlatan Erdoğan, "Göreve geldiğimizde öyleydi. Turizmde 13,2 milyon turistten geçtiğimiz yıl 52 milyon turist rakamını gördük. Şimdi tabii koronavirüs sebebiyle maalesef bir sıkıntının içerisindeyiz ama toparlanmaya başladık. Almanya, Rusya hepsi bugün itibarıyla kapılarını açmış durumdalar. Belki geçen yılın rakamını tabii ki yakalayamayacağız ama yine yükselmeye başladığımızı hep birlikte göreceğiz. Salgın sebebiyle turizmde yaşanan sıkıntıları çözmek için tüm imkanlarımızla gayret gösteriyoruz." dedi.
"Boşuna avucunuzu ovuşturmayın, biz o kapıları kapadık"
Merkez Bankası döviz rezervinin 28 milyar dolardan 90 milyar doların üzerine çıktığını belirten Erdoğan, bir ara bu rakamın 135 milyar dolara kadar yükseldiğini hatırlattı.
AK Parti iktidara geldiğinde IMF'ye olan borcun 23,5 milyar dolar olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz, bunu 2013 Mayıs'ında sıfırladık. Türkiye'nin şu anda IMF'ye borcu yok ama birileri de avucunu ovuşturuyor, ana muhalefet partisi. 'IMF'ye gidecekmişiz, bir şeyler isteyecekmişiz.' Boşuna avucunuzu ovuşturmayın, biz o kapıları kapadık. IMF, bizden 5 milyar dolar borç istedi. O zaman ekonomiye bakan zat, geldi bana 'Sayın Başbakanım verelim mi bu borcu?' dedi. 'Verin, bugün borç alan, yarın talimat alır.' dedim. Şimdi parti kurmuş, bize ekonomi dersi veriyor. Önce bunları herkesin görmesi lazım."
Erdoğan, faiz ödemelerinin milli gelire oranını yüzde 14,4'ten yüzde 2,3 seviyesine indirdiklerini, en düşük memur maaşını 392 liradan 4 bin 188 liraya, asgari ücreti 184 liradan 2 bin 325 liraya, en düşük Bağ-Kur tarım emeklisi maaşını 66 liradan 1756 liraya, en düşük Emekli Sandığı emeklisi maaşını 377 liradan 2 bin 981 liraya çıkardıklarını söyledi.
"Bunları biz yaptık, aldığımız rakamlar ortada. Bakın ben felsefe yapmıyorum, sizlere rakamlarla konuşuyorum." diyen Erdoğan, aynı şekilde engelli aylığını 25 liradan 851 liraya, muhtar aylığını 97 liradan 2 bin 261 liraya yükselttiklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, lisans öğrencilerine verilen kredi burs ödemelerini 45 liradan 550 liraya çıkardıklarını hatırlatarak, bunu yüksek lisansta 1100, doktorada ise 1650 lira seviyesine yükselttiklerine vurgu yaptı.
"Her seferinde daha sinsi üzerimize geldiler"
Öğrencilerin harçlara daha önceleri ses çıkardığını, gösteriler yaptığına dikkati çeken Erdoğan, "Bu harcı kim kaldırdı? Biz kaldırdık. Şimdi harç falan böyle bir şey yok. Tam aksine biz öğrencilerimize burslarıyla, kredileriyle her zaman destek oluyoruz, destek olmaya da devam edeceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarım sektörüne yaptıkları destekleme ödemelerini yıllık 1,8 milyar liradan 22 milyar liraya çıkardıklarını ifade ederek, eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye her alanda bu rakamları çeşitlendirmenin, çoğaltmanın mümkün olduğunu söyledi. Erdoğan, şunları söyledi:
"Türkiye'nin bugün geleceğine güvenle bakmasının, bölgesel ve küresel politikalarda böylesine aktif pozisyon almasının gerisinde işte bu güçlü altyapı vardır. Ülkemizin 2013 yılından beri ardı ardına yaşadığı her saldırı ile birlikte hem korunma reflekslerimizi hem hedeflerimize ulaşma yöntemlerimizi geliştirdik. Allah'ın inayeti ve milletimizin desteğiyle girdiğimiz her mücadeleden başarıyla çıktık. Türkiye'nin bölgesel ve küresel bir güç olarak yükselen yıldızından rahatsız olanlar her seferinde daha sinsi, daha riyakar şekilde üzerimize geldiler. Başka hiçbir ülkeye uygulanmayan kriterler bize dayatıldı. Başka hiçbir ülkeden talep edilmeyen şartlar bizden istendi. Başka hiçbir ülkeye yönetilmeyen tehditler bize savruldu. Terör örgütlerinden darbecilere, finans lobilerinden tarihi hesaplaşmalara kadar her türlü araçla üzerimize yüklendiler. Hepsinin de üstesinden birer birer geldik."
"Ekonomimiz güçlü büyümeye döndü"
Erdoğan, bu çerçevede 2019'un Türkiye için yeniden dengelenme sürecinin yaşandığı bir yıl olduğunu dile getirerek, cari dengede ve enflasyonda önemli kazanımların elde edildiğini, 2018 yılı Ekim ayında yüzde 25,2 seviyesinde seyreden enflasyonu, geçen yıl yüzde 11,8 seviyesine indirdiklerini dile getirdi.
Türkiye'nin son yıllarda uyguladığı politikalarla pazar ve ürün çeşitliliğini artırdığına işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin, 2019'da ticaret savaşları, bölgesel istikrarsızlıklar ve Brexit ile tırmanan küresel belirsizliklere rağmen ihracatta 180 milyar doların üzerine çıkarak yeni bir rekora imza attığını kaydetti.
Erdoğan, güçlü ihracat performansı ve turizm sektörünün desteği ile cari işlemler dengesinin 2001 yılından beri ilk defa fazla verdiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Maruz kaldığımız çok yönlü saldırılara rağmen ekonomimiz attığımız kararlı adımlarla 2019 yılının son çeyreğinde yeniden güçlü büyüme politikasına döndü. Tabi bu bizim için belki güçlü bir patikaydı ama şimdi biz bu patikayı inşallah caddeye dönüştüreceğiz. Onun adımlarını atıyoruz. 2019 yılının son çeyreğinde ekonomimiz yüzde 6 oranında kayda değer bir büyüme kaydetti. Kur saldırılarının etkisiyle yüzde 24'e çıkan Merkez Bankası politika faizi yüzde 8,25 seviyesine indi. Aynı şekilde yüzde 35'lere çıkan piyasa faizleri yüzde 8 bandına kadar geriledi. Hamdolsun, daha da inşallah düşecek. Çünkü bütün arzumuz, isteğimiz bu ülkede yatırımcı çok daha rahat, güçlü bir şekilde yatırımlarını yapabilirsin."
"Haksız kazançla mücadele ettik"
Devletin borçlanma faizlerinde de önemli düşüşler sağladıklarını belirten Erdoğan, yüzde 25'lere çıkan iç borçlanma faizini yüzde 9,72'ye, yüzde 7,50'yi aşan dış borçlanma faizini ise yüzde 4,45'e kadar gerilettiklerini aktardı. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ekonomik yükseliş 2020 yılının ilk aylarında da devam etti. Yılın ilk çeyreğinde birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin aksine ülkemiz yüzde 4,5 gibi yüksek bir büyüme performansı sergiledi. G20 ülkeleri arasında en yüksek, OECD ülkeleri arasında ise ikinci en yüksek büyüme performansı kaydeden ülke olduk. 2018 yılı Ağustos ayında yaşadığımız saldırılar sonrasında küresel finans sisteminin bize dayatmaya çalıştığı yüksek faiz yaklaşımını asla kabul etmedik. Bir taraftan kur üzerinden yapılan saldırılarla, bir taraftan kurun enflasyona olan etkisiyle ve diğer taraftan Türkiye üzerinden yüksek faizle haksız kazanç elde etmek isteyenlerle adeta boğuştuk, mücadele ettik. Bu verilen mücadele olmasaydı, iş insanımız ayakta kalabilir miydi? Eğer kur atakları ile tüm araçlarımızda mücadele etmeseydik enflasyonu yüzde 25'lerden bugünkü seviyesine bu kadar hızlı getirebilir miydik?"
"Türkiye ekonomide suni rüzgarlarla eğilip bükülebilecek bir ülke değil"
Erdoğan, Türkiye'nin küresel gündemlere ilişkin irade ortaya koyduğunda, bölgesel haklarıyla ilgili adımlar attığında ekonomi üzerinden bir hesaplaşmanın devreye sokulduğunu vurguladı.
Türkiye'nin, ekonomide suni rüzgarlarla eğilip bükülebilecek ülke olmadığına işaret eden Erdoğan, "Yaşadığımız her sıkıntıda ülkemizin gücü bir kez daha sınanıyor. Hamdolsun bu sınamaların hepsinde de alnımızın akıyla çıkıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, Kovid-19 salgını döneminde de sıkıntıların aşılması için her kesimin yanında olunduğunu, alınan zamanlı ve yerinde kararlarla Türkiye'nin, salgın sürecini dünyada başarıyla yürüten ülkelerden birisi olarak öne çıktığını belirtti.
Gebze ve Kocaeli'de dün gerçekleştirdiği açılışları anlatan Erdoğan, bu hafta sonu da bazı açılışlar yapacağını, tamamlanan şehir hastanelerinin de açılışının gerçekleştirileceğini aktardı. Erdoğan, "Durmak yok, yola devam. Birileri sadece gazel okur ama biz iş üretiriz, farkımız bu." ifadesini kullandı.
Erdoğan, yaşanan başarıların, 2002'den bu yana ekonominin geçirdiği yapısal dönüşüm süreci ve sağlık alt yapısına yapılan yatırımlar sayesinde olduğuna dikkati çekti.
Hasta kabulüne başlayan Konya Şehir Hastanesinin resmi açılışını yapacağını söyleyen Erdoğan, diğer illerde de şehir hastanelerinin kurulmasıyla daha güçlü alt yapının hazırlanacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemiz, milyon kişi başına düşen vaka sayısında 73'üncü, milyon kişi başına düşen ölüm oranında 57'nci sıradadır. Bu dönem sona erdiğinde, Türkiye dünyada salgını en az hasarla atlatan ülkelerden biri olacaktır." diye konuştu.
"Küresel ekonomi, son bir asırdaki en büyük kriziyle karşı karşıya kaldı"
Salgının sadece insan sağlığını ve hayatını tehdit etmediğini, aynı zamanda ciddi ekonomik sonuçlar da doğurduğunun altını çizen Erdoğan, küresel ekonominin, son bir asırdaki en büyük kriziyle karşı karşıya kaldığını belirtti.
Salgın nedeniyle küresel tedarik zincirlerinin ve uluslararası ticaretin aksadığını aktaran Erdoğan, birçok tesiste üretimin durduğunu ya da yavaşladığını anlattı.
Erdoğan, 2020 ilk yarısında dünya genelinde büyük üretim kayıpları, işsizlik oranlarında yükseliş, tüketim alışkanlıklarında değişiklikler ortaya çıktığına değindi.
Salgının sarsıcı etkisinin daha iyi anlaşılmasıyla uluslararası kuruluşların küresel büyüme tahminlerinde revizyona gittiğini ifade eden Erdoğan, IMF'nin 2020 için daralma beklentisini yüzde 3'ten yüzde 4,9'a yükselttiğini, OECD'nin ise bu yıl için daralma beklentisini yüzde 2,4'ten yüzde 7,6'ya güncellediğini bildirdi.
Ekonomik verilerin ve beklentilerin ABD, Almanya, Japonya, İngiltere gibi büyük ekonomilerin bile salgının etkisiyle sarsıldıklarını, ciddi ekonomik kayıplar verdiklerini gösterdiğine dikkati çeken Erdoğan, 2020'nin ikinci çeyreğinde ABD ekonomisinin yıllıklandırılmış oranlarda yüzde 32,9, Avro bölgesi ekonomisinin ise yıllık yüzde 15 düzeyinde daralmalar gösterdiğini vurguladı.
Erdoğan, aynı dönemde Almanya ekonomisinin yüzde 11,7, İtalya ekonomisinin yüzde 17,3, Fransa ekonomisinin yüzde 19, İspanya ekonomisinin ise yüzde 22,1 oranında daraldığını aktardı.
"Ekonomimizi hızla toparladık"
ABD'de işsizlik oranının yüzde 15'e kadar ulaştığını, tarım dışı istihdamda 20 milyonun üzerinde aylık düşüş görüldüğünü bildiren Erdoğan, bu gelişmeler karşısında ülkelerin para ve maliye politikalarıyla ekonomideki olumsuz seyre müdahale ederek ekonomik gerilemeyi azaltmaya çalıştığını, tüm destekleyici politikalara rağmen ekonomik toparlanmanın zaman almasının beklendiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Türkiye ekonomisi de salgından kısa vadede elbette olumsuz yönde etkilenmiştir. Ancak aldığımız tedbirler, şoklara karşı mücadeledeki tecrübemiz, güçlü sağlık alt yapımız, ekonomimizin dayanıklılığını artırmaya yönelik adımlar sayesinde ekonomimizi hızla toparladık. Salgının olumsuz etkilerinin azaltılması için vatandaşlarımızı, esnafımızı, firmalarımızı desteklemek üzere hızlı şekilde 'Ekonomik İstikrar Kalkanı' paketini hayata geçirdik, kademeli olarak kapsamını genişlettik. Aldığımız tedbirler ile salgının kontrol altına alınmasıyla dünya ile paralel şekilde normalleşme adımları attık. Mayıs ayıyla birlikte ekonomik göstergelerde ve beklentilerde beklediğimiz iyileşme başladı, haziran ve temmuz aylarında bunun güçlendiğini görüyoruz."
Salgının etkilerinin belirginleştiği nisan ayından sonra, haziran ve temmuz aylarına ait öncü göstergelerin ekonomide toparlanma sinyalleri verdiğini kaydeden Erdoğan, Tüketici Güven Endeksi'nin nisan ayındaki 54,9 seviyesinden temmuzda 60,9'a, Reel Kesim Güven Endeksi'nin nisan ayındaki 62,3 seviyesinden temmuz ayında 99,4, Ekonomi Güven Endeksi'nin ise nisan ayındaki 51,3 seviyesinden temmuz ayında 82,2 seviyesine yükseldiğini aktardı.
Erdoğan, Satın Alma Yöneticileri Endeksi'nin ise nisan ayındaki 33,4 seviyesinden temmuz ayında 56,9'a yükselerek 2011 yılının şubat ayından bu yana en yüksek seviyesine ulaştığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevsim etkilerinden arındırılmış imalat sanayi kapasite kullanım oranının nisandaki 61,9 seviyesinden, temmuzda 70,7 seviyesine yükseldiğine dikkati çekerek, mayıs ayı ile yeniden yükselişe geçen mevsim etkilerinden arındırılmış sektörel güven endekslerinin de temmuzda yükselmeye devam ettiğine işaret etti.
Otomobil üretiminin de haziranda mayıs ayına göre yüzde 71,7 oranında, otomobil satışlarının ise yüzde 127,6 oranında artış kaydettiğini dile getiren Erdoğan, temmuzda otomobil satışlarındaki artış eğiliminin devam ettiğini ve bir önceki aya göre artışın yüzde 21,7 olduğunu söyledi.
İhracatın, nisan ayından sonra sürekli artış kaydettiğini, temmuz ayında 15 milyar dolar ile bu yılın en yüksek seviyesine ulaştığını aktaran Erdoğan, "Bu dönemde ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 66,2 den yüzde 84,5 seviyesine yükselmiştir. İhracattaki iyileşme sürecinin önümüzdeki dönemde devam etmesini ve normalleşme sürecine... Özellikle ülkemizi önemli sayıda turistin ziyaret etmesiyle birlikte ben inanıyorum ki bize olan bu noktadaki artış, güven daha da artacaktır." diye konuştu.
"Türkiye yeni bir başarı hikayesi yazacaktır"
Son dönemde sağlanan finansmana erişim kolaylıkları ve uygun kredi imkanları sayesinde otomotiv ve konut satışlarında rekor düzeyde artışlar yaşandığını da vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kredi büyümesinde görülen hızlanmaya karşılık bankacılık sektörümüz, güçlü sermaye yapısı, aktif kalitesi ve karlılık oranları ile oldukça sağlıklı bir görünüme sahiptir. Sektörün, sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 19,5 ile yüzde 8 olan yasal asgari oranının oldukça üzerindedir. Yabancı para açık pozisyonu kaynaklı kur riski bulunmayan sektörün, tahsili gecikmiş alacakları da sürdürülebilir seviyelerdedir. Türkiye ekonomisi artık tüketim yerine üretimi önceleyen, ithalata bağımlı değil ihracat odaklı yapısıyla küresel değer zincirine daha entegre olan ve daha fazla katma değer üreten bir model ile yoluna devam edecektir. Salgın sonrasında oluşan yeni dünya düzeninde Türkiye, coğrafi konumu, lojistik ağ bağlantıları, üretim kapasitesi, insan kaynağı, bilgi ve becerisini kullanarak yeni bir başarı hikayesi yazacaktır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son iki yıldaki oldukça zorlu şartlara rağmen güçlü ve sağlıklı bir ekonominin inşası için pek çok yeni politikayı hayata geçirdiklerine dikkati çekerek, "Küresel ekonominin önemli ölçüde daralacağı beklentilerinin olduğu bir ortamda, attığımız adımlar ve hayata geçirdiğimiz uygulamalar ile ülkemizin önüne gelen yeni fırsatları özellikle değerlendirmesini sağlamakta kararlıyız." ifadelerini kullandı.
"Aşk ile çalışan yorulmaz." inancıyla son 18 yıldır olduğu gibi önümüzdeki dönemde de ülkeye ve millete hizmet etmeyi sürdüreceklerini kaydeden Erdoğan, "Büyük ve Güçlü Türkiye davamıza inanan ve bize destek veren herkese, şahsım ve milletim, kabinem adına özellikle teşekkür ediyorum." dedi.
Erdoğan, 13 Ağustos'ta AK Parti'nin kuruluş yıl dönümü etkinliklerini yapacaklarını hatırlatarak, "O günkü yapacağımız konuşmada da inşallah kuruluşundan bu yana 'neler yaptık, neleri ürettik ve bundan sonra da neler yapacağız', bunları tüm milletimle paylaşacağız ve yola da güvenle devam edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu. AA