Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle;
Ülkemizin içinde ve dışında önemli gelişmeler yaşanan bir dönemden geçiyoruz.
Suriye'de sınırımız boyunca kurulmak istenen terör tuzağını bozduk. İdlib'deki durum endişe verici. Sınırımızda güvenli ve huzuru sağlamamız gerekiyor. Yeni bir sığınmacı dalgasına tahammülümüz olmadığını Avrupa'ya söyledik. İdlib'de sükunet sağlanmalıdır. Suriye içinde terörden arındırdığımız toplam alanı 8 bin 200 kilometrekareye çıkardık.
Bazı ülkeler teröristlerin 30 kilometrelik hattın dışına çıkarılacağını söyledi. Ancak sözlerin tutulmadığını gördük.
Ülkemizin ve KKTC'de yaşanan kardeşlerimizin hak ve hukukunu korumak için gereken her şeyi yapmakta kararlıyız.
Türkiye'de hemen her şeyin yerlisini ve millisini yaptık. Sadece ana muhalefet konusunda bunu başaramadık. İnşallah milletimizle bunu da başaracağız.
(Libya ile mutabakat)
Libya bize hem Osmanlı'nın hem de Gazi Mustafa Kemal'in yadigarıdır. Gazi, bu bölgede savaşmıştır, muhalefetin bundan habei var mı? Libya'da ülkemize yakın bağları olan milyonlarca insan var. Darbeci general tarafından başlatılan saldırılara karşıyız.
(Libya'ya asker gönderilecek mi?)
Libya bizim denizden de komşumuzdur. Çok yönlü ilişkilerimiz mevcuttur. Kardeş Libya halkının yaşadıklarını yakından takip ediyoruz. "Libya'ya asker gönderecek misiniz diyorlar?" Biz davet edildiğimiz yere gideriz. Ama davet edilmediğimiz yere gitmeyiz. Şu anda böyle bir davet var, icabet ederiz. Meclis açılır açılmaz ilk iş asker gönderme tezkeresini gündeme getireceğiz. Libya'da meşru yönetime etkin şekilde destek vereceğiz. Meclis'ten bu tezkereyi geçirip icabet edeceğiz. Darbeci generale her türlü desteği sağlayanlar ülkemizin Libya ile ilgili adımlarına karşı çıkıyor.
Türkiye olarak Tunus'un Cezayir ve Katar ile birlikte Berlin sürecine katılması konusunda ısrar ediyoruz. Amacımız Akdeniz'de kimsenin hakkını, hukukunu gasbetmek değil tam tersine hakkımızın gasbedilmesine engel olmak.
Çeşitli Avrupa ve Arap ülkelerince desteklenen darbeci generale karşı mücadele yürüten Trablus yönetimine her türlü desteği vereceğiz.
(Kanal İstanbul projesi)
Biz büyükşehir başkanlığımızdan başlayarak 25 yıldır İstanbul'a yeni eserler kazandırmanın gayreti içinde olduk. Milletimizin hayır duasını aldığımız pek çok eseri ülkemize kazandığımızı görüyoruz. Bunun son örneği İstanbul Havalimanı... Şu ana kadar 50 milyonun üzerinde yolcuya en üst standartlarda hizmet verdi. Türkiye'ye küçük düşünmek küçük davranmak yakışmaz. Kanal İstanbul böyle bir projedir. Kanal İstanbul akşam yatıp sabah aklımıza gelen anlık proje değil. Milletimizin de onayını aldık. Kanal İstanbul 45 km uzunluğu, limanları, köprüleri, demir yolu, lojistik merkezleriyle dünya çapında eser olacaktır.
Kanal İstanbul'un proje ve inşa süreciyle ilgili hazırlıklar tamamlanıp yakında ihaleye çıkılacaktır. Kanal İstanbul projesinin kararı verilmiştir. Belli bir aşamaya da gelinmiştir. Ya, yap-işlet-modeli olacak ya da milli bütçe ile yapacağız.
Biz İstanbul'a ve Türkiye'ye kazandırılacak Kanal İstanbul'a muhalefetin de destek olmasını isterdik. Ana muhalefetin başı müteahhitleri tehdit ediyor. Sen gelmeyeceksin, gelemezsin de... Biz bunu yaptırmayız, yapanlara da parasını ödemeyiz diyecek kadar akıl mantık dışı... Çocukların kendi aralarında evcilik oynarken bile etmeyecekleri söz.. Karşı çıkıyorsanız hesabını, kitabınızı, alternatifinizi ortaya koyarsınız. Bizi de milleti de ikna edersiniz mesele biter.
Projeye niçin karşı çıktıklarının mantıklı, bilimsel izahını yapamıyorlar. Kimi bunu hangi parayla yapacaksın diyor. Projenin modeli yap-işlet-devret yani finansmanı zaten kendi içinde. CHP tarihi boyunca her önemli projeye karşı çıktı. Madem karşı çıkıyorsunuz alternatifinizi ortaya koyun.
Çevre ve deprem meselesi dahil 56 kurumdan görüş alınmıştır. Şimdi sahiplenmeye çalıştıkları Marmaray'ı engellemek için Avrasya Tünelini sabote etmek için neler yaptıklarını dün gibi hatırlıyoruz.
İstanbul bu deniz trafiğini kaldırmıyor. Kanal İstanbul'u İstanbul Boğazı'ndaki deniz trafiğinin bir alternatifi olarak planlıyoruz.
Milletimiz Türkiye'yi bu istemezükçü zihniyetin eline bırakmadı, bundan sonra da bırakmayacak. Türkiye'nin bu projeden el edeceği gelir maliyetini kısa sürede çıkartacak. Kanal İstanbul'un Montrö sözleşmesiyle ilgili her hangi bir ilgisi yoktur. Tamamen Türkiye'nin kendine ait bir su yolu olarak faaliyet gösterecek."
(İmamoğlu'na Kanal İstanbul projesi cevabı)
Kanal İstanbul projesi sana ait değil, bize aittir. Bunun kararını verme yetkisi bize aynı zamanda Büyükşehir Belediye Meclisine aittir. Senin böyle bir yetkin yok. Bunun kararını zaten verdik. Biz bu işi yapacağız.
Kanal İstanbul bir devlet projesidir. Kurumların görevi devletin aldığı kararları yerine getirmektir. Bu görevi yerine getirmeyenler millete ve hukuka hesabını verir.