Basın toplantısı düzenleyen Yavuz, şunları söyledi:

''Mazbata kendisine teslim etmeden başkan ifade etmesi gerçekten hayret vericidir. Zira Türkiye’deki herkes; hangi muhtara sorsak her muhtar da seçilen de bilir ki süreçler tamamlanıp birleştirme tutanakları kesinleşir ve sonra da mazbata verilir. Ancak ondan sonra bir kimsenin ‘başkanım’ diye kendisini ilan etmesi mümkün olabilir. İstanbul CHP Büyükşehir Belediye Başkan adayı, özellikle bu süreçlerin durdurulmasını talep ediyor. Bir an önce kendisini başkan ilan edelim diye istiyor. Hatta Cumhurbaşkanı gelsin elimi kaldırsın diyor.

Diyoruz ki, sen seçildiğine nereden kanaat getiriyorsun? Nasıl getiriyorsun? Bu süreçlerin bitmesini hangi hakla istiyorsun? Dünyanın her yerinde bir hukuki süreç var, Türkiye’de de seçimlerle ilgili bir süreç işliyor, işler. Nasıl olur bu? Sandıktaki işlem biter, seçim kurulundaki iş ve işlemlere sıra gelir sonra da yine seçim kurulları nezdinde önce ilçeden başlayarak itiraz süreçleri işler.

Hal böyleyken, hangi hakla şimdiden kendisini başkan ilan ediyor? İki, yine hangi hakla bizim bu işlettiğimiz süreçleri hadsizlik olarak görüyorsun? Çünkü bizim yaptığımız çok yasal, tabii, yasal bir şey. Biz istiyoruz ki, ne Ekrem İmamoğlu’nun lehine aleyhine bir oy fazla yazılmasın. Bize verilmiş her oy bizim hanemize kaydedilsin.

Kendisi diyor ki, “bizim aleyhimize de bir tane kaydedilmiş” Biz bir örnek vermiyoruz ki. Hem onu düzeltelim, yüzlerce maddi hatayı, belgeyi de düzeltelim. Hatta kamu vicdanı rahatlasın diye gelin hep birlikte sayım yapalım. Bunu isterseniz son derece aleni yapalım istiyoruz.

O zaman bir başka soruyu da sormak istiyorum kendilerine açıkçası, o da şu. O zaman siz hem Ankara’da ki Sancaktepe’de müracaat ettiler ki sayım kararı aldılar. Bizimkisi reddedildi, CHP itiraz etti ve bu karar verildi. Türkiye’nin birçok yerinde itiraz edildi. Bu ne perhiz, ne lahana turşusu diye sorarlar insana. Mersin Gülnar’da MHP adayının kazandığı seçim, CHP’nin yaptığı itiraz sonucu iptal edildi.

CHP bir yandan geçmiş seçimlerde ve bu seçimlerde kendisine gördüğü hakkı bize çok görmesi anlaşılır gibi değildir. Sokağa işaret etmesi, başka imalarda bulunması bir devlet adamına yakışmaz. Bir siyasetçiye yakışmaz. Sağ duyulu olmak durumundayız, bu süreçlerin sonunu takip etmek durumundayız. Çok daha farklı, fazla şeyler konuşacağız ama o belgeyi, bu belgeyi gösteririz. Bu işin çözüm noktası seçim kurullarıdır.

Biz inanıyoruz ki gerçek ortaya çıkacak. Ve kesinleşen sonuçları da hepimiz kabulleneceğiz. Hem Ekrem İmamoğlu, hem AK Parti kabullenmek durumundadır. Ama müsaade edilsin, bu süreçler sonlansın. Bizim bütün maksadımız gerçeğin ortaya çıkmasıyla ilgilidir. Ve yaptığımız her şey, her adım hukuki zeminde işlemektedir. Yasal bir karşılığı vardır. Bu hakkı da hiç kimsenin çok görmesi mümkün değildir.

Her sandık açıldıkça, her gün geçtikçe aradaki fark erimektedir. Daha çoka z sayıda sayımız açıldı. Bizim ileri sürdüğümüz dilekçelerin çok azı görüşüldü. Çok azını ileri sürdük. Buna rağmen aradaki fark 29 binlerden 20 binin altına inmiştir daha şimdiden. Süreci takip edelim, göreceksiniz bu fark erimeye, bizim ortaya koyduğumuz rakamlara yanaşmaya devam edecek.''