Fransa’nın Strazburg şehrinde gerçekleştirilen AKPM Genel Kurulunda söz alan MHP Milletvekili Koçak, KKTC’nin uzun yıllar kapalı kaldıktan sonra açılan Maraş bölgesi hakkında hazırlanan ve “Maraş’ın Rumlara iadesini” öngören karar tasarısı hakkında sert eleştirilerde bulundu. Kıbrıs Türklüğünün yok edilmesi ve Enosis’in hayata geçirilmesini savunan Rum yönetiminin 1963’te Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sonunu getirdiğini savunan Koçak, 60 yıldır federasyon temelinde sürdürülen müzakerelere devam edilmesinin Kıbrıs’ın gerçeklerine uymayacağını ve bunun vakit kaybı olacağını dile getirdi.
Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “AKPM Genel Kurulunda Kıbrıs Türklüğü ve KKTC hakkındaki görüşlerimizi dile getirdim. İki devletli çözümüm, Kıbrıs'ta kalıcı çözüm için tek seçenek olduğunu ve KKTC'nin tanınması gerektiğini belirttim” merhaba diyen Koçak’ın konuşması şu şekilde:
“Ciddi bir yanılgıyı düzelterek başlamak istiyorum: Türkiye'nin 1974'teki müdahalesi aslında Kıbrıs sorununun nedeni değil sonucudur.
Türkiye'nin müdahalesine kadar Kıbrıslı Türklerin ağır insan hakları ihlallerine, hatta katliamlara maruz kaldığı yadsınamaz bir gerçektir. Türk toplumunun trajedisi çok daha öncesinde, 1955 yılında, terör örgütü EOKA'nın adayı Yunanistan'la birleştirmek amacıyla kanlı bir terör kampanyası başlatmasıyla başladı.
Bununla birlikte, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar, 1960 yılında kurucu ortaklar olarak her iki tarafın siyasi eşitliğini tanıyan bir ortaklık cumhuriyeti kurmak için uzlaşmayı ve anlaşmaya varmayı başardılar.
Ancak adayı Yunanistan ile birleştirme ve iki toplumlu federasyonu tamamen bir Kıbrıs Rum devletine dönüştürme hırsında olan Kıbrıs Rum liderliği, 1963 yılında uluslararası kabul görmüş anayasal düzeni yıkmaktan geri durmadı. Böylelikle, kısa bir süre içinde, federasyonun yaşayabilir bir çözüm olmadığı ortaya çıktı.
Bugün ise adada bambaşka bir gerçeklik var: İki ayrı millet, iki tam teşekküllü devlet ve iki iyi işleyen demokrasi var. Sonuç olarak, makul olan şey adada kalıcı barış ve istikrar için tek seçeneğin “iki-devletli çözüm” olduğunu kabul etmektir.
Artık kalıpların dışında düşünmenin zamanının geldiğine inanıyorum. Eski hataları tekrarlamak yerine, yeni fikirlere, yeni önerilere şans vermeliyiz. 60 yıldır müzakere edilen ve başarısızlıkla sonuçlanan iki toplumlu federasyon için her iki tarafa da çağrıda bulunmanın zaman kaybından başka bir şey olmadığını kabul etmeliyiz.
Dolayısıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması ve Kıbrıs Türklerine uygulanan her türlü tecridin kaldırılması, sorunun kapsamlı çözümü için ileri doğru atılmış bir adım olacaktır.
Son olarak Maraş'ın açılmasının eski sakinlerin mülkiyet haklarını talep edebilmesine imkân tanıdığının altını çizmek isterim. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından bu tür iddialara karşı etkili bir iç hukuk yolu olarak kabul edilen Taşınmaz Mal Komisyonu'nun, mülkiyet haklarını kullanmak isteyen Kıbrıslı Rumların hizmetinde olduğunu da hatırlatmak isterim.”