MHP Lideri Bahçeli'nin açıklamaları şöyle;
Suriye’nin kuzeybatısında bulunan İdlib uzun süredir bölgesel gerilim ve çatışma ortamının ağırlık merkezlerinden birisidir.
Sınır hattımızın Suriye yakasında insani ve vicdani felaketler seriye bağlanmış, katliamlar dehşet verici bir seviyeye tırmanmıştır.
Rusya ve İran destekli Esad rejimi tamamıyla kontrolden çıkmış, resmen şiddet ve cinayet makinesi haline dönüşmüştür.
4-5 Mayıs 2017 tarihinde Türkiye, İran ve Rusya’nın katılımlarıyla yapılan Astana Zirvesi’nde İdlib ve çevresi “Gerginliği Azaltma Bölgesi” ilan edilmiş, ateşkes rejiminin tesisi için irade gösterilmiş, inisiyatif alınmıştır.
Ne var ki, zalim Esad ateşkes kararlarını her seferinde çiğnemiş, sivillere yönelik saldırılarına devam etmiştir.
Ardından 17 Eylül 2018’de yine Türkiye, Rusya ve İran arasında düzenlenen Astana Zirvesi’nde çatışan taraflara ait bütün silahların 10 Ekim’de İdlib silahsızlandırma bölgesinden çekileceği kararlaştırılmıştır.
Buna ilave olarak bu bölgedeki denetimlerin Türk ve Rus askerleri tarafından yapılacağı, ayrıca sürdürülebilir ateşkes rejiminin sağlanabilmesi için etkili önlemlerin hayata geçirileceği kayıt altına alınmıştır.
Bu kapsamda Türkiye bölgesel huzur ve güvenliğin inşasına hizmet amacıyla 12 adet ateşkes gözlem noktası oluşturmuştur.
Ancak ne Rusya ne de Suriye/İran; Astana zirve kararlarına, Soçi mutabakat süreçlerine riayet etmemiş, saygı duymamış, gerekli olan sağduyu ve samimiyeti göstermemiştir.
Suriye’de siyasi çözüm arayışları her seferinde çuvallamış, Cenevre görüşmelerinden de bugüne kadar makul ve müsterih bir netice çıkmamıştır.
Anlaşılmaktadır ki, Astana, Soçi ve Cenevre süreçlerinin anlam ve inandırıcılığı artık kalmamıştır.
Rusya bir yanda masalarda uzlaşma pozları verirken, diğer yanda Suriye rejimini kışkırtmış, askeri operasyonlara teşvik etmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Rusya’nın dürüstlükten mahrum siyasi uygulamalarını ibretle ve esefle takip etmektedir.
Suriye’de istikrarın temin edilmesinden ziyade bölgesel ve tarihsel emellerine odaklanan Moskova yönetimi güvensiz ve ikiyüzlüdür.
Günlerdir Esad rejimi ile Rusya’nın İdlib’de yoğunlaşan saldırı ve tacizleri tüm gerçeklerin bir kez daha teyidine imkan sağlamıştır.
Esad ile Putin’in tezahür eden hedeflerinin sulh, sükûnet ve suhulet olmadığı açıktır.
İdlib’de çatışmaların engellenmesi amacıyla bölgeye intikal ettirilen takviye askeri birliğimize Esad güçlerinin topçu saldırısı, nihai olarak dört kahramanımızın şehit, birisinin ağır olmak üzere dokuz kahramanımızın da yaralanması bardağı taşıran son tahrik damlasıdır.
Üstelik askerlerimizin yer alacakları alanların koordinatları muhatap ülkelerle paylaşılmasına rağmen bu saldırının yapılması sadece alçaklık ve ahlaksızlık değil, aynı zamanda düşmanlıktır.
Türkiye bu hunhar provokasyonun cevabını misliyle vermiş, azimle, inançla ve cesaretle de vermeye devam etmektedir.
Katiller döktükleri kanın bedelini şu ya da bu şekilde ödemelidir.
Esad rejimi yıkılmadan, bu zorba cezasını bulmadan Suriye’ye huzur ve güvenlik kesinlikle gelmeyecektir.
Diğer yandan siyasi ve diplomatik girişimlerimizin yanısıra askeri caydırıcılığımız da sonuna kadar kullanılarak İdlib ve çevresi Türkiye düşmanlarına zindan edilmelidir.
İdlib mutabakatını bozan veya ihlal eden tarafın Türkiye olmadığı meydandadır.
Bunun yanında sınırlarımıza dayanan onbinlerce sığınmacının müsebbibi Suriye ve destekçisi Rusya’dır.
Türkiye milli güç unsurlarını derhal ve devasa bir şuurla harekete geçirmeli, ateş nerede yanıyorsa orayı söndürmeli, fitne ve musibet nereyi kavramışsa orayı kesip atmalıdır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın Ukrayna ziyareti öncesi bu saldırının vuku bulması bir başka şaibeli ve soru işareti taşıyan kuşkulu durumdur.
Rusya’nın Ukrayna ile sancılı ve sorunlu ilişkileri bilinmektedir.
Ukrayna ziyaretine İdlib’den karşılık veriliyorsa Türkiye-Rusya ilişkilerinin mana ve muhtevası zehirlenmekle kalmayacak, iki ülke arasındaki diyaloglar bu gidişle soğumaya terk edilecektir.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin konuşlu bulunduğu gözlem noktalarının ve etrafının güvenliği mutlaka temin edilmeli, Esad kanlı saldırısından dolayı pişman edilmelidir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak alınacak her milli tedbire ve bekamızı muhafaza edecek her karara destek vermekle birlikte, zulmün ve zulmet kuşatmasının imanla yarılacağına yürekten inanıyoruz.
Türkiye dostluğu değerli, düşmanlığı ise tehlikeli bir ülkedir.
Barış ve huzur arayan mazlumları arkasında Türk milleti vardır.
İdlib’de oyun kuran, vahşet senaryosu yazan, stratejik hedefleri uğruna insan canına ve tarihsel mirasa kast eden kim varsa karşılarında Türkiye’yi bulacaklardır.
Bu duygu ve düşüncelerle, İdlib’de katil Esad güçlerinin saldırısıyla şehit olan evlatlarımıza Allah’tan rahmet, yaralanan evlatlarımıza acil şifalar, milletimize, silah arkadaşlarına sabır ve başsağlığı diliyorum.
Unutulmasın ki, birimiz bin olur, bir ölür bin diriliriz, çünkü biz Türk milletiyiz.