Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde konuşan MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut, şehitlerimize baş sağlığı dilerken, teröristlere de lanet etti.
Bütçe görüşmeleri sırasında kürsüye gelen MHP Tokat Milletvekili Yücel Bulut, “Tokat'ın Ormandibi kasabasından Yasin Karaca’nın da bulunduğu şehitlerimiz var. Her birisine Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum ve elbette ki bunun da adını koymamız gerekiyor. Terörle mücadelede uzun süredir şehit veren bir toplumuz, şehit veren bir milletiz ve bu evlatlarımız sadece ama sadece millî birlik ve beraberliğimizi ve bu toplumun yani İslam dünyasının son umudu olmuş bu coğrafyanın birliğini, beraberliğini temin ve tesis için görev yaparken görevleri başında şehit ediliyorlar. Dolayısıyla bu yalnızca bir terörizm değil bu elbette ki aynı zamanda bir şerefsizliktir. Tarih boyunca millî birlik ve beraberlik uğruna görev yapmış olan bütün memleket evlatlarını hedef alan ve onları terörizmin bir kurbanı hâline getiren her kim varsa onlar da şerefsiz oğlu şerefsizlerdir. Az evvel Sayın Genel Başkanımızın şehitlerimiz için yayınlamış olduğu taziye mesajında da ifade ettiği gibi bu şerefsizlerin her yerden kökünün kazınması mukadder ve mukaddes bir görevdir. Tekrar ediyorum; her yerden köklerinin kazınması hepimizin boynuna bir vebal olmuş millî bir görevdir, millî bir ödevdir, millî bir yükümlülüktür. Dolayısıyla bu coğrafyada var olan ve yalnızca bu coğrafya insanının değil dünyadaki bütün mazlum milletlerin de son umudu hâline gelmiş, sığınacağı son liman hâline gelmiş İslam dünyasının kutup yıldızı olarak emperyalizmin karşısında yükselen 17’nci bağımsız Türk devletinin de kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün nerede ihanet görse başına indirmiş olduğu o tunç elini hâlen muhafaza ettiğini ve bundan sonra da aynı kararlılıkla, aynı iradeyle başta bu şehitlerimiz olmak üzere Türk milletinin birlik ve beraberliğini hedef alan bütün odaklara karşı aynı kararlılıkla mücadeleyi sürdüreceğine ve o muhafaza ettiği tunç elini nerede ihanet varsa, nerede hain varsa, nerede şerefsiz varsa başına indirmeye devam edeceğine de biliyor, inanıyor ve devletimize güveniyoruz. Bu vesileyle, terörle mücadelede görev almış tüm güvenlik bürokrasimize, eski İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’ya, yeni İçişleri Bakanımız Sayın Ali Yerlikaya’ya, Millî Savunma Bakanımıza, Türk ordusunun kudretli generallerine ve cephede Türk milletinin birlik ve beraberliğini muhafaza uğruna mücadele eden Türk çocuklarına şükranlarımı Gazi Meclisin huzurunda bir kere daha sunuyorum” dedi.
KUMAR BAĞIMLILIĞI İNSANIMIZI TEHDİT EDİYOR
Kumar bağımlılığı üzerinde duran Yücel Bulut, “Elbette ki 21’inci yüzyıl boyunca endüstrileşmenin, sanayi devriminin etkilerini hep beraber yaşadık dolayısıyla bu endüstrileşme, sanayileşme ve yeni buluşlar çağı son on beş yıldır farklı bir evreye geçti ve teknolojik devrim yerini bir dijitalleşmeye bıraktı. Hayatımızın her alanı dijitalleşmeyle beraber bilgiye erişimin de kolaylaştığı yeni bir sürece evrildi. Bunun elbette ki hepimizin hayatına önemli dokunuşları ve katkıları olmakla beraber aynı zamanda birtakım zafiyetleri de beraberinde getiriyor yani bu dijitalleşme süreci bilgiye erişimi kolaylaştırırken aynı zamanda suç örgütleri için de bir avantaja dönüyor ve suç işlemeyi de kolaylaştıran birer aparat hâline geliyor. İşte bu tehdit ve tehlike yani teknolojinin ilerlemesiyle beraber 5 Mart 1920 tarihinden beri görev yapan Türk Yeşilayı da bağımlılık kategorisine yeni bir başlık, yeni bir madde ekledi. 1920’de kurulup yaklaşık yüzyıl boyunca alkol ve sigara bağımlılığına karşı mücadele eden Yeşilay genel kurulunu toplamak suretiyle dünyada 2 yeni bağımlılığın daha ciddi bir tehdit hâline geldiğini tüzüğüne eklemek suretiyle faaliyet alanını aldı. Nedir bunlar? Bunlardan bir tanesi teknoloji bağımlılığı, diğeri de kumar bağımlılığı. Yeşilay’ın Genel Kurul kararıyla mücadele kapsamına almış olduğu bu iki bağımlılıktan kumar bağımlılığı aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütü tarafından yeni tip hastalıklar kategorisinde bir başlık olarak açıldı ve kumar bağımlılığının tüm dünyada gelmiş olduğu boyutu Dünya Sağlık Örgütü gözler önüne serdi. Bugün dünya üzerinde yılda 350 milyon kişi Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre kumar bağımlısı olarak hayatını idame ettiriyor ve bu kumar bağımlılığının teknoloji bağımlılığıyla birleşmesiyle beraber artık bu kumarhaneler fiziki ortamlardan çıkıp sanal dünyada herkesin, toplumun bütün hücrelerine kadar yayıldığı, temayüz ettiği bir boyuta erişti” şeklinde konuştu.
YASA DIŞI BAHİS BÜYÜK TEHDİT
Yasa dışı bahisle ilgili olarak eleştirilerini dile getiren Yücel Bulut, “En son bununla ilgili Türkiye’ye ilişkin son veri 2017 yılında MASAK tarafından yapılmış bu incelemeye göre Türkiye’de 2017 yılında 5 milyon kişi, 5 milyon yurttaşımız, yaşları 18 ila 50 arasında değişen 5 milyon yurttaşımız yasa dışı bahsin esiri olmuş durumda, yasa dışı bahsin bağımlısı olmuş durumda. 2017 yılı verilerine göre 50 milyar TL kayıt dışı para yasa dışı bahis siteleri üzerinden Türkiye’den çıkartılmış durumda. 2017 yılında 50 milyar TL olan bu bedelin 2023 yılında 300 milyar TL'yi geçtiğini ve bu rakamın son kuruşuna kadar kayıt dışı karanlık bir para hâline dönüştüğünü artık tahmin edebiliyoruz. Bu tehdit ve tehlike sanal dünyadaki bağımlılığın maalesef bir hastalık olan kumar bağımlılığıyla birleşmesiyle beraber ciddi sosyolojik etkileri ve travmaları da beraberinde getirdiğini artık hep beraber müşahede etmek ve buna ilişkin kesin bir çözüm üretmek zorundayız. 90’lı yıllarda kumarhanelerin Türkiye’de serbest olduğu dönemde bunun toplumsal etkilerini devletimiz görmüş, toplum sinir noktalarına, hücrelerine kadar bunu hissetmiş ve en nihayetinde bu Meclis bir tedbir almak suretiyle fiziki kumarhanelerin kapatılmasına karar verilmişti. 90’lı yıllarda alınan bu tedbir elbette ki bu ciddi hastalıktan, hatta Dünya Sağlık Örgütünün bugün bir akıl hastalığı olarak o kategoriye almaya hazırlandığı bir hastalıktan toplumu önemli ölçüde kurtarmıştı ama bugün sınırların aşındığı, artık tüm dünyanın bir sanal dünya ve sanal vatan hâline döndüğü bir dönemde maalesef 1990’lı yıllarda almış olduğumuz bu tedbirlerin hiçbir anlamının olmadığını görüyoruz. Kolluk kuvvetlerimiz, İçişleri Bakanlığımız -ben hemen her gün takip ediyorum- Türkiye'nin dört bir yanında yasa dışı bahisle ilgili operasyonlar yapmasına, üst üste gözaltılar yapmasına, yargı organlarımız soruşturma ve kovuşturma açmış olmasına rağmen yasa dışı bahis sarmalı her gün büyüyerek ve içine yeni kurbanlar almak suretiyle Türkiye için bir tehdit ve tehlike olarak her geçen gün toplumu kuşatmaya devam ediyor” diye konuştu.
Bulut konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Özellikle, buradan görmüş olduğum ve bu Gazi Meclisin de mutlaka ama mutlaka yüksek bir şuurla kavraması gereken bir tehlikeye işaret etmek istiyorum. Yasa dışı bahis hem bir kayıt dışı ekonomiyi beslerken, bu ekonomi vasıtasıyla yasa dışı terör örgütlerine giden denetimsiz bir para ağı oluştururken diğer yandan da maalesef tedavisi oldukça zor olan bu hastalığa tutulanların özellikle devlet memuru olması hâlinde başka tehlikeleri de beraberinde toplum yaşamımıza taşıdığını rahatlıkla görebiliyoruz. Özellikle, bu bağımlısı oldukları hayatı finanse edebilmek uğruna elindeki kaynakları yitiren özellikle sabit gelirli vatandaşlarımız mutlaka ama mutlaka bu hayatı finanse edecek yeni kaynak arayışına giriyorlar.
TOPYEKÜN MÜCADELEYE ÇAĞIRIYORUM
Bu yeni kaynak arayışı en masumane hâliyle ileride telafisi mümkün olmayan bir aşırı borçlanma şeklinde kendini gösterirken bundan daha kötü neticeleri olan kaynak arayışları da oluyor. Burada zikretmek istemiyorum, buna ilişkin veriler var ama kumar bağımlılığını finanse edebilmek adına suç örgütlerinin birer aparatı olan, fuhuşa sürüklenen maalesef insanlarımız var. Dolayısıyla, buna hep birlikte bir tedbir almak, sadece devletin savaşıyla, mücadelesiyle bunun çözülemeyeceğini bilerek tüm sivil toplum kuruluşlarımızın topyekûn bir mücadeleyle Türkiye’de günden güne artan yasa dışı bahis bağımlılığına karşı ciddi bir şekilde hazırlık yapması ve eğitim kurumlarımızın da devreye girmesi gerekiyor.”
ÜLKÜ OCAKLARI ŞEREF PAYEMİZDİR”
Bulut konuşmasını, “Bu çerçevede, özellikle belirtmek isterim ki kuruluşundan bugüne kadar her türlü kötü alışkanlıkla gençlerin arasına bir mesafe koyabilmek adına büyük bir özveriyle mücadele eden Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfının çalışmaları ve çabalarını da burada bir kere daha ifade etmek istiyorum. Son günlerde bazı kesimlerin huzursuz olduğu ve Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından bir akademik heyete hazırlatılan “Türk Büyükleri Okuma Serisi” isimli çalışma, yine Ülkü Ocaklarının yarım asırlık mazisinin bir tecessümü şeklinde topluma sunulmuş, gençlerimize sunulmuş bir çalışmaydı. Bu çalışmada tarihî kişiliklerimiz, içinde hiçbir siyasi propaganda barındırmaksızın gençlerimize anlatılıyor, gençlerimize sunum yapılıyordu ama Ülkü Ocaklarının bu faaliyeti bazı kesimleri rahatsız etti. Tabii ki burada hedefin Ülkü Ocakları olmadığını biliyoruz. Tarihimiz boyunca Fatih Sultan Mehmet’in karşısında Bizans’a methiyeler düzen, Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail’i kıyaslamak suretiyle bir çatışma alanı oluşturmak isteyen, Sultan Hamit’in karşısında bütün ecnebileri alkışlayan ve Sultan Hamit’i “Kızıl Sultan” ilan eden, Atatürk'ün karşısında Şeyh Sait’e paye vermeye kalkan ve toplumun bütün dinamiklerini tarihî değerler üzerinde çatıştırmaya çalışan, Türk tarihiyle mutlaka ama mutlaka bir kavga ve gerilim içinde olan insanların, Ülkü Ocaklarının bu çalışmasından rahatsız olacağı açıktır. Dolayısıyla buna şaşırmıyoruz ve yadırgamıyoruz fakat bu hareketin lideri Sayın Devlet Bahçeli Ülkü Ocaklıdır, milletvekillerimiz Ülkü Ocaklıdır, kadrolarımız Ülkü Ocaklıdır. Hayattaki en büyük şerefimiz ve şeref payemiz birer Ülkü Ocaklı olmaktır. Bundan vazgeçmeyecek ve Ülkü Ocaklarının her türlü faaliyetine destek vermeye devam edeceğiz” diyerek tamamladı.