Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.
Karakaya: "MHP’nin uğradığı haksızlıklar, muhatap kaldığı iftiralar karşısında kendi hak ve hukukunu savunma adına mahkemede taraf olma ve bunları yapan 154 kişinin dinlenmesi talebini dahi başka yerlere çekecek kadar şirazeleri kaymıştır. Sahip oldukları ya da kendilerine açılan mecralarda ahkam kesenlerden, kamuoyunu yanıltma gayesinde olanlardan, daha açık ifadeyle bahse konu olan 154 kişiden hiçbir Allah’ın kulu savcılara ya da mahkemeye müracaat etmemişlerdir" dedi.
MHPli Karakaya'nın açıklamaları şu şekilde:
"Genel Başkan’ımız Sn. Devlet Bahçeli dünkü basın toplantısının sonunda, özetle, toplamda 154 kişiden oluşan bazı çevrelerin 2024 yılı içerisinde MHP’ye karşı haksızlıklar, iftiralar, yalanlar, hakir görmeler ve suçlamalarda bulunduklarından ve bunlarla hukuk önünde hesaplaşılacağımızdan bahsettiler.
Sn. Genel Başkan’ımızın kamuoyuyla doğrudan paylaştığı bu husus malum çevreleri rahatsız etmiştir.
Gayelerinin malum menfur bir cinayetin üstünün kapatılmaması ve adaletin yerini bulması olduğundan bahsediyorlar. Oysa Sn. Devlet Bahçeli’nin bu cinayetin tüm yönleriyle aydınlatılmasını hepsinden çok daha fazla istediğini, bunun için gerekli çağrıda dahi bulunduğunu bal gibi biliyorlar.
Mezkur iddianame ortaya çıktığında, Sn. Devlet Bahçeli 7 Mayıs 2024 tarihindeki grup toplantısında Milliyetçi Hareket Partisi olarak beklentimiz şudur: “Kimin elinde hangi bilgi ve belge varsa mahkemeye sunmalıdır. Hatta şahit olarak dinlenmek isteyenlere mahkeme kapısı açılmalıdır. CHP’sinden İP’ine kadar malum partiler neyi biliyorlarsa acilen mahkemeye yetiştirmelidir. Abdestten şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz.” diyerek, cinayetin aydınlatılması için çağrıda bulunmuştu. Hatta “Bakalım hukuki süreç Ankara’da mı bitecek, yoksa Pensilvanya’ya mı dayanacak, hodri meydan, hep beraber göreceğiz.” sözleriyle de malum çevrelere meydan okumuştu.
“MHP VE ÜLKÜ OCAKLARINA YARGISIZ İNFAZDA BULUNMUŞLARDIR”
Bütün bunları kulak ardı yapanların tek gayesi, MHP ve Ülkü Ocakları ile onların mensuplarına bel altı vuruşlarla, geçmişteki karın ağrılarının hesabını görmek olmuştur. Aylarca televizyon ekranlarını, gazete köşelerini, sosyal medya mecralarını mahkeme salonlarına dönüştürüp kendilerini savcı, hâkim veya bilirkişi yerine koyarak ahkâm kesenler, iddianame dosyasından sızma kırıntılarla düzmece hikâyeler yazanlar; MHP ve Ülkü Ocaklarına yargısız infazda bulunmuşlardır.
“DİNLENME TALEBİNİ BAŞKA YERLERE ÇEKECEK KADAR ŞİRAZELERİ KAYDI”
Bütün bunlar kamuoyu önünde gerçekleşmişken, MHP’nin uğradığı haksızlıklar, muhatap kaldığı iftiralar karşısında kendi hak ve hukukunu savunma adına mahkemede taraf olma ve bunları yapan 154 kişinin dinlenmesi talebini dahi başka yerlere çekecek kadar şirazeleri kaymıştır.
Sahip oldukları ya da kendilerine açılan mecralarda ahkam kesenlerden, kamuoyunu yanıltma gayesinde olanlardan, daha açık ifadeyle bahse konu olan 154 kişiden hiçbir Allah’ın kulu savcılara ya da mahkemeye müracaat etmemişlerdir.
Milliyetçi-Ülkücü hareket, devlet olmadan milletin, adalet olmadan devletin yaşayamayacağına inanmış ve bunu şiar edinmiştir. Bir cinayetin aydınlatılmasını ve adaletin tecelli etmesini elbette herkes istemelidir. Lakin itirazımız adalet kılıfı altında adaletsizlik yapılmasınadır. Hukuk önünde hesap vermekten tırsıp rahatsız olanlar, adaletsizliklerinin açığa çıkmasından endişe edenlerdir."