Türkgün Siyaset MHP’li Naci Şanlıtürk’ten otel yangını tepkisi: ‘Ağır yaptırımlar gelmeli’

MHP’li Naci Şanlıtürk’ten otel yangını tepkisi: ‘Ağır yaptırımlar gelmeli’

MHP Ordu Milletvekili Naci Şanlıtürk, Grand Kartal Otel yangınıyla ilgili yetki karmaşasına dikkat çekip sorumluların hesap vermesi gerektiğini söyledi. Mevzuat ve yönetmelikte değişiklikler yapılması gerektiğini belirten Şanlıtürk, "ağır yaptırımlar getirilmelidir" dedi. MHP Elazığ Milletvekili Semih Işıkver ise yangın söndürme sistemi bulunmayan otelin sahibinin birinci sorumlu olduğunu söyledi.

KAYNAK: AA

TBMM Genel Kurulu’nda, Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'nde bulunan Grand Kartal Otel’de çıkan yangının tüm yönleriyle araştırılması amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasına karar verildi. Siyasi partilerin sunduğu önergeler birleştirilerek kabul edilirken, MHP Ordu Milletvekili Naci Şanlıtürk ve MHP Elazığ Milletvekili Semih Işıkver, konuya ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.

 "AĞIR YAPTIRIMLAR GETİRİLMELİDİR"

Olayla ilgili konuşan MHP Ordu Milletvekili Naci Şanlıtürk, yetki karmaşasına tepki göstererek ağır yaptırımlar getirilmesi gerektiğini vurguladı.

MHP Ordu Milletvekili Naci Şanlıtürk
MHP Ordu Milletvekili Naci Şanlıtürk

‘YETKİLİ KİM? BU OTEL NASIL YANDI?’

Şanlıtürk, Grand Kartal Otel’deki yangının Türkiye’yi derinden üzdüğünü belirterek, sorumluların hak ettiği cezayı alması gerektiğini söyledi. TBMM’nin bu tür acıların tekrar yaşanmaması için üzerine düşeni yapması gerektiğini vurgulayan Şanlıtürk, şu ifadeleri kullandı:

"TBMM olarak, böyle acıların bir daha yaşanmaması adına gerekli kanuni düzenlemeleri ivedi şekilde yapmamızın zarureti ortadadır."

Turizm tesislerinin ruhsatlandırılması sürecine değinen Şanlıtürk, iş yeri açma ve çalışma ruhsatı olmayan işletmelerin Turizm İşletme Belgesi alamayacağını belirtti. 2022’den itibaren 4 binden fazla tesisin yeterlilik sağlayamadığı için kapatıldığını hatırlatan Şanlıtürk, yetki karmaşasına dikkat çekerek şunları söyledi:

"Bir haftadır yapılan tartışmalara bakıldığında, bu olayda 'Özel İdarenin yetkisi yok, belediyenin yetkisi yok, Kültür ve Turizm Bakanlığının yetkisi yok.' O zaman yetkili kim? Bu otel nasıl yandı? İlgili kanuni düzenlemeler, mevzuat ve yönetmelikteki değişiklikler yapılarak ağır yaptırımlar getirilmelidir."

‘BOLU BELEDİYE BAŞKANI’NIN ATAMASI DOĞRU DEĞİL’

Şanlıtürk ayrıca, Bolu Belediye Başkanı’nın yeğenini Belediye Başkan Yardımcısı olarak atamasına tepki göstererek, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bolu Belediye Başkanı'nın, dayısının oğlunu Belediye Başkan Yardımcı yapmasını doğru bulmuyorum."

Turizm bölgelerinde itfaiye birimlerinin kurulması gerektiğini vurgulayan Şanlıtürk, yangın güvenliğine ilişkin sıkı denetim ve yaptırımların hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.

MHP Elazığ Milletvekili Semih Işıkver
MHP Elazığ Milletvekili Semih Işıkver

IŞIKVER: ‘OTELİN SAHİBİ BİRİNCİ SORUMLU’

MHP Elazığ Milletvekili Semih Işıkver ise otelde yangın söndürme sisteminin bulunmadığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Yangın önlemlerini yüksek maliyet dolayısıyla yaptırmayan Grand Kartal Otel'in sahibi Halit Ergül birinci sorumludur."

İşletme sahiplerinin, Bolu Belediyesi’ne yaptığı yangına yeterlilik başvurusunu geri çektiğini hatırlatan Işıkver, "TBMM bünyesinde Araştırma Komisyonu kurularak gerekli çalışmanın yapılmasını sağlamak hepimizin asli görevidir." dedi.

MHP’li vekiller, olayın tüm yönleriyle araştırılması ve sorumluların hesap vermesi gerektiğini vurguladı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Başyazı Rusya’dan ateşkes, İsrail’den vahşet istiyor!

Rusya’dan ateşkes, İsrail’den vahşet istiyor!

Kaynak: Yıldıray Çiçek

Şu dünyanın dengesine ve adaletine bakar mısınız?

ABD Başkanı Trump, Rusya ile Ukrayna arasında ateşkes çağrısında bulunuyor. Bu çağrıya yanaşmadığı için Rusya Devlet Başkanı Putin’e şu sözlerle sesleniyor:
“Ben olmasaydım, Rusya’nın başına çok kötü şeyler gelecekti. Ateşle oynuyor.”

Yüzeyden bakıldığında Trump, sanki dünya barışı için çabalıyormuş gibi görünüyor, değil mi?

Oysa tam da bu açıklamaların yapıldığı sırada, haber ajansları şu bilgiyi geçiyordu: ABD, 7 Ekim 2023’te Gazze Şeridi’nde başlayan saldırılardan bu yana İsrail’e 90 bin tondan fazla silah ve askeri mühimmat gönderdi.

İsrail’in gerçekleştirdiği bu saldırılar büyük sivil kayıplara yol açarken; ABD, hem sağladığı askeri destekle hem de siyasi tutumuyla bu vahşetin başlıca sorumlularından biri haline geldi.

Seçim öncesinde “Gazze’de barışı ben sağladım” söylemleriyle sahneye çıkan Trump, göreve gelir gelmez İsrail’e verdiği açık destekle, Gazzelilerin başka ülkelere gönderilmesini savunarak ve hatta Gazze Şeridi’nin ABD tarafından devralınabileceğini öne sürerek bu vahşetin ve soykırımın daha da artmasına zemin hazırladı.

Dünya kamuoyunda tepkiler yükselmeye başlayınca da “Gazze’ye bakıyoruz, ediyoruz, görüşüyoruz” gibi muğlak ifadelerle zaman kazanmaya çalıştı. Ancak bu sırada İsrail’in Gazze’deki vahşetleri aralıksız sürdü.

Şimdi de Trump, “Gazze konusunda Hamas’la da aynı şekilde. Bunu durdurup durduramayacağımızı görmek istiyoruz. İsrail’le de konuşuyoruz ve tüm bunları mümkün olduğunca çabuk durdurup durduramayacağımızı görmek istiyoruz” diyerek aynı oyalama stratejisini sürdürüyor. Görünen o ki, İsrail Gazze’de neredeyse canlı bırakmayana kadar bu “cambaza bak” oyunu devam edecek.

Gazze’de bugün, çağımızın en büyük vahşetlerinden biri yaşanıyor. Sivil yerleşimlerin kasten hedef alındığı, çocukların ve kadınların bilerek öldürüldüğü bu ortamda, uluslararası toplumun sessizliği kadar, bu vahşete doğrudan ya da dolaylı destek veren ülkelerin tutumu da insanlık vicdanında derin yaralar açıyor. İsrail’in Siyonist tüm sapkınları “Bebeklere kadar öldürelim” diyor ve dediklerini yapıyorlar. Dünya kör, sağır olmuş izliyor.

Bu çağda böyle bir vahşet ne görüldü, ne duyuldu.
Ancak ABD ve İsrail, el ele vererek dünyanın en büyük vahşetini adeta canlı yayında insanlığa izletiyor.
Bu zulmü durdurmaya çalışanları ya da durdurma potansiyeli olanları tehdit ederek sindirmeye çalışıyorlar.
Kendi çapında İsrail’e füze atan Yemen’i de zaman zaman bombalayarak “terbiye” ediyorlar.

Gazze’de:
Bebekler ölüyor…
Çocuklar ölüyor…
Gençler ölüyor…
Kadınlar ölüyor…
Yaşlılar ölüyor…
Hayvanlar ölüyor…
Ağaçlar ölüyor…
Velhasıl, bu vahşet ortamında nefes alan her canlı sistematik olarak yok ediliyor.

Gazze’de bu vahşeti onaylayan bir ABD’nin, Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta ateşkes istemesinin sebebi ne olabilir?
İnsanlık ya da dünya barışı adına olmadığı açık.
Olsa olsa, Ukrayna’yla yapılan maden anlaşmaları sekteye uğramasın diye Rusya’nın olası bir işgalini “ateşkes” adı altında frenlemek istiyor olabilirler.

Trump’un insan hayatına ne kadar değer verdiğini Gazze’deki vahşete onay verirken tüm dünya gördü.
On binlerce çocuk ve masum ölürken, vicdanında zerre kadar insanlık emaresi göstermeyen biri, şimdi kalkıp “barış” çağrısı yapıyorsa bu olsa olsa timsah gözyaşıdır.

Bir mücahit tarafından kafasının koparılmasını sabırsızlıkla beklediğimiz yaratık Netanyahu, hem öldürüyor hem de aç bıraktığı Gazzelilerle alçakça dalga geçiyor: 'Gazze’de kıtlık yok, çünkü binlerce sivili tutukladık, onları çıplak halde görüntüledik ve üzerlerinde açlık izine rastlamadık; hatta spor bile yapmıyorlar.' 

Ne diyelim yaratık Netanyahu; İnşallah bir gün masumlarla dalga geçen o iğrenç dilini eline verirler!

Bu çağda, Gazze’de hayatta kalan insanlar açlıktan ölüyorsa,
Yere batsın sizin süper gücünüz!
Yere batsın küresel nutuklarınız!

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *