Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, Bursa Gemlik İlçe Kongresinde yapmış olduğu konuşmada şunları kaydetti:
"Hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyor, Gemlik İlçe Kongremize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum.
Bizleri burada buluşturan Cenab-ı Allah’a hamd ederken,
Öncelikle siz değerli Ülküdaşlarıma Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin selam ve muhabbetlerini iletmek istiyorum.
Partimizin “13. Olağan Büyük Kurultay” süreci “İstiklal için birlik, istikbal için dirlik… Kazanan Türkiye olacak.” şiarıyla, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurtuluşa giden yolda attığı “ilk adım”a mülhem 9 Ağustos günü Samsun’un “İlkadım” ilçesinden başlamıştır.
Bu kapsamda Bursa’mızda geçtiğimiz hafta sonu 9 ilçemizin kongrelerini büyük bir kenetlenme ile gerçekleştirdik, bu hafta sonu gerçekleştireceğimiz 8 kongre ile birlikte ilçe kongrelerimizi tamamlayacağız.
Yıl sonu itibariyle tüm il ve ilçe kongrelerimizi gerçekleştirip bir demokrasi şöleni olan Büyük Kongrelerimizin 13’üncüsüne hazır hâle geleceğiz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılına giden bu son dönemeçte Türk milletinin güçlü bir Milliyetçi Hareket Partisine ihtiyaç duyduğu bir gerçektir. Hareketimiz güçlüyse Türkiye güçlüdür, Hareketimiz güçlüyse Türk milleti güvendedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak üstlendiğimiz sorumluluk büyüktür, kutludur, bir o kadar da ağırdır.
Türkiye’nin yeniden küresel güç olacağına Milliyetçi Hareket’in inancı tamdır ve Partimiz tüm çalışmalarını bu doğrultuda gerçekleştirmektedir.
Cumhur İttifakı 15 Temmuz 2016 gecesi aziz Türk milletinin vicdanında doğdu, fiilen kuruldu.
7 Ağustos 2016’da yapılan “Demokrasi ve Şehitler Mitingi”yle imrenilecek ruhunu kazandı.
Bu ruh sayesinde; Türkiye’nin önü açıldı, belirsizliklerin koyu sisi dağıtıldı.
Bu ruh sayesinde, Türkiye düşmanlarına karşı müstesna bir iradeyle çok sağlam ve aşılmaz bir cephe kuruldu.
15 Temmuz; Türkiye’nin miladıydı, yeniden doğumuydu, yeni bir diriliş destanıydı. Böyle inandık, bu kararla hareket ettik.
Terör örgütlerine, emperyalist odaklara, döviz çetelerine, sermaye şebekelerine, muhasım çevrelere karşı el ele verdik, güç birliği ve gaye birliği yaptık.
Ayrı düşemezdik, hesabi davranamazdık, Türkiye’yi heba edemezdik.
Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben demeliydik.
Konu vatansa, konu milletse, konu istiklal ve bekaysa, nefsimize tutsak olamazdık, egolarımıza yenik düşemezdik; az kazandım, çok kaybettim çetelesi tutamazdık.
İman varsa imkân var dedik; iman ve irade varsa ihanet sonuç alamayacak inancıyla kenetlendik; Cumhur İttifakı’nın fikriyatıyla kucaklaştık.
Tehditleri ve tehlikeleri gördük, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde uzlaştık.
Emperyalizmin biçtiği kefeni yırtacak inanmışlık Cumhur İttifakı’dır.
Cumhur İttifakı, 2023'ün güçlü Türkiye’sini şekillendirecek ve tarihin akışını değiştirecektir.
Yanı başımızda sözde terör devleti hayali kuranlar, ilk büyük adımı sözde kantonların birleştirilmesi ile atarken Cumhur İttifakı olarak bunların hayallerini “Fırat Kalkanı”, “Zeytin Dalı” ve “Barış Pınarı Harekâtları”yla kâbusa çevirdik.
Büyük Türk milleti, Türkiye’nin teröre karşı haklı, hukuki ve meşru harekâtına tam bir birlik içerisinde destek verirken Suriye’deki Türk varlığını sorgulayanlar, herkesten önce içimizdeki malum zihniyet olmuştur.
Türkiye’nin başarı ile gerçekleştirdiği sınır ötesi operasyonlar sonucunda terörizme bel bağlayanlar, terör örgütleriyle ihanet mesaisine girenler deşifre olmuşlar, yakayı ele vermişlerdir.
Dün Çanakkale’ye Türk’ü yok etmeye gelen yedi iklimin, bugün Akdeniz’de mavi vatandaki haklarımızı gasp etmek maksadıyla karşımıza dikildiği gerçeği ile karşı karşıyayız.
Yüz yıl önce Sevr’e boyun eğmemiz için Anadolu’yu istila emri alan kokuşmuş Yunan anlayışı, bugün tekrar küresel emperyalizmin tetikçiliğine heves etmektedir.
Nasıl ki 780 bin km2lik kara parçamızın tek bir taşından taviz vermiyorsak 460 bin km2lik mavi vatanımızın da tek bir damlasından vazgeçmemiz söz konusu olmayacaktır.
Türkiye, çok yönlü bir beka ve millî kalkınma mücadelesi verirken Partimize ve Sayın Genel Başkanımıza yönelik sistemli saldırıların hız kazandığını görmekteyiz.
Meşrebi ve bağlı olduğu odaklar belli olan kiralık kalemler; kin, nefret, düşmanlık mürekkebiyle yazılar yazmakta, bunların yalanlarının ve iftiralarının bir hududu bulunmamaktadır.
Yasal altyapısı bulunmayan anket şirketleri her gün bir başka sözde anket çalışmasıyla manipülasyonların merkezi durumuna gelmiştir. Hepsinden üzücüsü de bu maksatlı yazıların ve anketlerin bir dış kaynak tarafından teşvik ediliyor ve yönlendiriliyor olmasıdır.
Bu hain projenin sahibinin ve içimizdeki piyonlarının kimler olduğu ise muhataplarının açıklamalarında gizlidir.
Joe Biden’ın itiraf niteliğindeki “Ben, Tayyip Erdoğan’ı darbe ile değil, muhalif liderlere destek vererek seçimle değiştireceğim.” sözleri, ABD’nin 15 Temmuz hain darbe girişimi ve postmodern denilenler de dahil olmak üzere darbelerdeki rolünü göstermektedir.
Biden’ın, aynı açıklamasında Kürt vatandaşlarımızla ilgili sarf ettiği sözlerin de tarafımızdan not edildiğini belirtmek istiyorum.
Siyasetteki malum uzantılarından yeterince verim alamayan karanlık odakların taşeronu FETÖ, isimleri dahi okyanus ötesince belirlenen eski piyonları; süsleyip püsleyerek, allayıp pullayarak sahaya sürmüştür.
Kayyımları kaldıracağını, Kürtlere anadilde eğitim hakkı tanıyacağını söyleyen stratejik yalnızlığın mimarı Ahmet Davutoğlu’nun bu plandaki görevi nedir?
Türk ekonomisini IMF’ye teslim etmeyi bir kurtuluş reçetesi olarak sunan Ali Babacan, anadilde eğitimi serbest bırakacağını söylerken bu aklı nereden almaktadır?
Yeni kurulan partiler arasında mekik dokutulan Akşener, Davutoğlu’nu ziyaretinde birçok konuda benzer kanaatlere sahip olduklarını ifade ederken görüşmeleri kimlerin adına yaptığını neden açıklamamaktadır?
“Millet İttifakı’nın sürdürdüğü ortak noktalarda Davutoğlu ve Babacan ile benzerliklerimiz %99 oranında.” diyen Kılıçdaroğlu, her meselede madde madde bildiri yayınladığı hâlde bu benzerlikleri neden gizlemektedir?
Tüm bu açıklamaların terörist Demirtaş’ın sözde “demokrasi güçlerini birleşmeye çağıran” söylemleri ile HDP Eşbaşkanı Sancar’ın “Bütün demokrasi güçlerinin ve muhalefetin, iktidarı seçimde değiştirmek isteyen tüm güçlerin bu iktidardan, başta Kürt sorunu konusunda olmak üzere nasıl farklılaştıklarını ortaya koymaları gerekiyor.” açıklamasını tüm bu konuşmalardan sonra nereye koymak gerekmektedir?
Kendine yabancı efendi arayanların, PKK’dan medet umanların, PKK’nın siyasi temsilcilerine alan açanların, bunlarla seçim ittifakı yapanların Türk milletine verebileceği bir şey yoktur. Bunlar sadece yıkımdan yanadır, yok oluştan medet umarlar. Ancak evelallah kendileri yok olmaya mahkûmdur.
Türkiye’nin ekonomisini çökertmek için düzenlenen saldırılar hız kesmemektedir. Son iki yılda Türkiye’ye dönük beş kez kur saldırısı düzenlenmiştir. Alınan tedbirlerle bu saldırılar bertaraf edilse de ekonomik tetikçiler boş durmamıştır, durmayacaktır.
Türk ekonomisine ve Türkiye’ye yönelik operasyonlarla ekonomik kriz hedefleyenler; sosyal çalkantı, siyasi kaos ve ardından darbe senaryosunu sahneye koymuşlardır. Tarih boyunca uygulanan strateji hep böyle olmuştur.
Aziz milletimizin moralini bozmak, sürekli felaket senaryoları çizerek toplumun umutlarını çalmak isteyen zillet ittifakı temsilcileri; Türkiye’nin Karadeniz’de bulduğu ve Türk milletinde büyük bir heyecan yaratan doğal gaz keşfini dahi içine sindirememektedir.
Doğal gaz ve petrole ödediğimiz millî servetten yapılacak yüksek meblağlı tasarruflar kuşkusuz ülke ekonomisiyle birlikte vatandaşlarımıza da rahat bir nefes aldıracaktır.
Millî kazanımlara üzülüp kayıplara sevinen güruhun Türkiye sevgileri buharlaşmış, tutsaklık ruhlarına işlemiştir.
“İstiklal için birlik, istikbal için dirlik… Kazanan Türkiye olacak.” şiarıyla 2023’e giden yolda Milliyetçi Hareket’in yönetim kadrolarının belirlendiği kongrelerimizin Türk milletine, Türk milletinin dirilişini bekleyen, dualarından Türk milletini eksik etmeyen gönül coğrafyalarımıza hayırlar getirmesini yüce Mevla’dan niyaz ediyorum.
Bu vesileyle Başbuğ’umuz Alparslan Türkeş’i ve Ülkücü Şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Zorlu salgın sürecinde bir araya geldiğimiz bu nezih ortamı hazırlayan yöneticilerimize ve kongremizi şereflendiren siz değerli dava arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum.
Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun.
Ne mutlu, Türk’üm diyene!"