KADİR YILDIZ / TÜRKGÜN
AK Parti’den ayrılarak partileşme sürecine giren isimlerin soluğu erken kesildi. Büyük bir beklenti oluşturarak yola çıkan Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın kurdukları partiler, henüz yolun başındayken neye hizmet edileceğini net olarak ortaya koydular. GP ve DAP’ın masa başında hazırlanan proje partiler oldukları ve iktidar alternatifi olmak gibi bir hedeften çok, Cumhur İttifakına kaybettirecek bir motivasyonla sahaya çıktıkları, yapılan açıklamalara da yansıdı. Yakın siyasi tarihimizde birçok örneğine rastlanan bu tip partilerin ömürlerinin çok kısa olduğu bilinen bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Bir proje olarak ortaya çıkan bu partilerin toplumda karşılık bulamamaları mümkün olmadığı gibi, Türkiye’de siyasi parti sayısını artırmaktan başka bir sonuç doğurmuyor. Bu amaçla kurulan partiler “işporta siyaseti” olarak tanımlanıyor. Kurulan yeni partilerin üzerinden rol kapmaya çalışan CHP ise bu zemini bir geçim kapısı haline dönüştürdü.
‘DEMOKRASİ VE AÇILIM’
Ali Babacan’ın partisinde CIA’nın yan kuruluşu olarak bilinen Rand Raporu’nda ismi 39 defa yer alan Metin Gürcan dikkat çekiyor. Ayrıca parti kurucuları şeması ABD’nin her fırsatta dayattığı çözüm sürecine dönüş direktiflerine de uygun bir profil çiziyor. Demokrasi ve Atılım Partisi olarak belirlenen parti ismi “Demokrasi ve Açılım” olarak nitelendiriliyor. Bu söylem sözde çözüm sürecini başlatan isimlerin yeni bir hamle yapmak için devreye girdiğini gösteriyor. Akil insanlar heyetinde bulunan isimlerin kurucular kurulunda yer alması bu durumu doğruluyor. 130 sayfalık parti programında Türk milletine hiçbir atıf yapılmazken, Türk kelimesinin de kullanılmaması dikkat çekti. Parti programının sadece birkaç yerinde Türk ifadesine rastlandı ancak bu ifadeler de “Türk Ceza Kanunu”, “Türk Silahlı Kuvvetleri”, “Türk Dış Politikası”, “TÜRKPA”, “TÜRKSOY” gibi kurum ve kuruluş isimlerinde yer aldı. Türkçe kelimesi ise bir defaya mahsus olmakla birlikte sadece ders adı olarak kullanıldı. Buna karşın programda altı kez kürt kimliğine atıfta bulunuldu. Etnik ayrımcılık üzerinden şekillenen bu ifade ise “Kürt Sorunu” olarak parti programında yer aldı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin doğru bir tercih olmadığı ifade edilen parti programında, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönülmesi gerektiği belirtildi.
DIŞ FİNANS KAYNAĞI
CHP-HDP-İP-SP-GP gibi parlamenter sisteme dönüş çabasıyla bir araya gelen partilerin yanı sıra DAP’ın programında da parlamenter sisteme dönüş vurgusu yapılması aynı hedefte birleşildiğini bir kez daha ortaya koydu. Katıldığı bir televizyon programında dışarıdan para kaynağı bulacağını ve yabancı yatırımcıyı Türkiye’ye getireceğini söyleyen Ali Babacan, bunu nasıl yapacağını da itiraf ediyor. 15 Temmuz darbe girişimi davasında ‘casusluk’ suçundan tutuklanan Osman Kavala için “tutuklanması yabancı yatırımcıyı iter” diyen Babacan, bu hukuksuzluğun olduğu ortamda yabancı sermeye neden yatırım yapsın diye ekliyor.
Ali Babacan’a göre yabancı sermayenin Türkiye’ye yatırım yapmamasının asıl nedenini hukuksuz tutuklamalar oluşturuyor. AP Dış İşleri Konseyinin Türkiye ziyaretinde dile getirdikleri talepler Babacan’ın ifadeleriyle örtüşüyor.
AP Dış İşleri Komitesi Üyeleri Türkiye ziyaretlerinde Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını istemişler, HDP’li belediyelere atanan kayyumların geri çekilmesi talebinde bulunmuşlardı.
Beş benzemez zoraki birleşiyor
DAVUTOĞLU ve Babacan’ın HDP’ye yönelik verdikleri ılımlı mesajlar, Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğuna yönelik karşı duruş sergileyen ifadeler ve CHP’nin hoşnut kalacağı söylemlerde bulunmaları Türkiye’nin geleceğinde nelerin uygulanmak istendiğini de ortaya koyuyor. CHP’nin Kürt raporu ve çözüm sürecine tekrar dönülmeli yönündeki söylemleri ise bu siyasi partileri bir araya getiren ortak noktalardan sadece birkaçı. Diğer ortak noktalarını ise parlamenter sisteme dönüş ifadeleri oluşturuyor.
ABDULLAH GÜL’ÜN GÖLGESİNDE SİYASET
Abdullah Gül ile aralarında görüş ayrılığı söylentilerinin aksine, DAP’ın Gül’ün gölgesinde bir parti olduğu dikkat çekiyor. Abdullah Gül’ün partiler üstü bir görüntü vermek suretiyle 2023 yılında gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine CHP-HDPİP- GP-DAP-SP’den oluşan “Demokratik Muhalefet” bloğunun ortak adayı olması üzerine çalışmalar yürütülüyor.