Malatyaspor'da forma giydiği dönemde farklı ritüellere sahip olduklarını belirten Sebastian Johansson, "Sahamızdaki maçlardan önce garip bir ritüelimiz vardı. Otobüsle stadyuma geldiğimizde, bir kasap her zaman orada olurdu. Yanında bir koyunla beraber bizi beklerdi. Biz otobüsten inerken, kasap koyunu kurban ederdi." dedi.
''ALNIMIZA KAN SÜRERDİK''
İsveçli futbolcu, "Sonra bütün oyuncular elini koyunun kanına batırırdı ve o kanı alnımıza sürerdik. Güç ve şans getirebilirdi, o yüzden ben de diğerlerini takip edip bunu yaptım. Ritüelimiz tamamlandıktan sonra, kasap etleri ihtiyacı olanlara dağıtırdı. Etin fakirlere verildiğini öğrendiğimde yine de iyi hissettirmişti." şeklinde konuştu.
Johansson'un açıklamalarının devamı şu şekilde:
''BEŞİKTAŞ VE F.BAHÇE DEPLASMANLARINI UNUTAMAM''
"Ligde 2. yarı başladığında özgüven kazanmaya başlamıştım, ancak işler kötüye gitmeye devam etti ve Ziya Doğan'la yollar ayrıldı. Ümit Kayıhan adında bir teknik direktör geldi ve ilk 11'deki yerimi kaybettim. Yine de Beşiktaş ve Fenerbahçe deplasmanlarda oynama şansı buldum. Onların stadında oynamak hayatım boyunca unutmayacağım bir şeydi. İsveç'teki büyük maçlara göre çok farklıydı.
''SOYUNMA ODASINDA ŞİKE KONUŞULDUĞUNU DUYDUM''
Daha sonra bu maçın şikeli olduğu iddiası da geldi. Söylenene göre suçlananlar bizim takımımızdaki Çek oyunculardı. Zdeněk Šenkeřík, muhtemelen takımdaki en iyi arkadaşımdı. Benim için onun böyle bir olayın içinde olması imkansız. Ancak soyunma odasında şike hakkında konuşulduğunu duydum. Soyunma odasında bu durum çok konuşuluyordu. Diğer oyuncuların dediklerini dinledim, maçların nasıl sonuçlanacağını bildikleri yönünde konuşmalar yapıyorlardı.
''İSVEÇ LİGİ'NDEN İKİ KAT FAZLA KAZANIYORDUM''
Küme düşmüş olsak da 2. yılım her açıdan daha iyiydi. Malatya'da hayata alışmıştım. Üstelik maaşım İsveç Ligi'nde aldığım maaşın iki katıydı. Bunun yanında iyi yemekler, araba ve konaklama çok iyiydi."