Biz “millî beka” derdine düşmüşken…

AKP’nin yakın medyası abuk subuk işler içinde…

Haklı olabilirler ama AKP’yi “Cumhur İttifakı” etiketi ile perdelemek ayrı bir sahtekârlık!

Öyle bir algı yaratıyor ki, yalayıp yutarken MHP sanki AKP ile yalayıp yutmuş!

Ayrı bir ahlâksızlık bu…

*

Akit’in kalemşörü Ali Akben diye biri…

Cumhur İttifakı'nın yerel seçimlere; yağcılar, yoğurtçular ve cukkacıların istilası altında gireceğini” yazıyor.

Görevleri yine “vatan savunması” yani…

Eeee?

Bu Akit, AKP’yi isim vererek eleştirmeli, “Cumhur İttifakı” diye değil!

*

Cumhurbaşkanı’nın katıldığı bütün aday tanıtım toplantılarında MHP’li adaylar, bozkurt işareti yapmak için Erdoğan’dan izin isteyecek kadar nezaket ve dürüstlük içindedir…

MHP’li il ve ilçe başkanları “millî sorumluluk” şuuruyla hareket ediyor…

Aynı şekilde Millî Eğitim Bakanı Selçuk, memleketinde MHP’li adaya oy istiyor...

Mesela İzmir’de Zeybekci, Ankara’da Özhaseki MHP’li teşkilatlarla iyi bir “gönül bağı” kurabilmiş, canla başla çalışıyorlar…

Ama defalarca yazdık, bazı AKP adayları bazı yerlerde, Cumhurbaşkanı’nın ikazlarına rağmen…

Hâlâ “iktidar sarhoşluğu” içinde, hâlâ “menfaat” ilişkilerinde…

Uyarıyorum, bazı yerlerde bu “sarhoşlar” kaybedecekler!

Soran olursa isim bile verebiliriz…

Akit yazarı, olayı böyle açıklamak yerine…

“Cumhur İttifakı” yaftasıyla işi perdeliyor!

*

Bir gözlemi, bir hakikati açıkça yazayım…

9 Şubat Cumartesi Adana’da…

Devlet Bey, MHP’nin 50. yılı dolayısıyla binlerce kişiye hitap etmek için çıktığı kürsüde…

Bir müjde ile başladı söze: “Sayın Cumhurbaşkanı, şahsımı telefonla arayarak Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesinin ismini Alparslan Türkeş Üniversitesi olarak değiştirmeyi düşündüklerini ifade etmiştir!”

Ortalık yıkıldı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP lideri Bahçeli, “millî beka” için bu kadar “muhabbet ve kader birliği içinde” iken…

Belli ki “güç zehirlenmesi”nden arınamamış bazı AKP kadroları bunun farkında değil!

Belli ki, Tayyip Bey’in etrafı kendisini yanlış bilgilendiriyor ve o “yalnız”!

Bu açık bir ihanet ve kahpeliktir…

*

Zaman zaman Yeni Şafak ve Yeni Akit yazarlarının sitem ettiklerini ve ikazlarda bulunduklarını biliyoruz…

“Teşhis” doğru ama “hastalığın sebepleri” ve “tedavi” yanlış…

Bunlardan bazılarının “MHP ile ittifak”tan da rahatsız olduğunu biliyoruz…

Hatta kimilerinin kafalarında hâlâ “çözüm süreci”nin, “HDP ile iş birliğinin” yattığını da biliyoruz…

Ama “reisleri” olmadan AKP’nin dağılacağı, Tayyip Bey’in ve ülkenin geleceğinin “sistem”e bağlı olduğunu ve bunun yegâne garantisinin MHP ve Bahçeli olduğunu da iyi biliyoruz…

Onlar da bilhassa İstanbul, Ankara, Adana ve Mersin’in “stratejik önem” taşıdığını iyi bilmeliler…

Güzel İzmir, asla “Y-CHP’nin kalesi” değildir…

Biliyorlar mı? Henüz bazıları farkında değil…

*

Ne koltuk ne de ikbal aklımıza gelmedi…

Biz “milletin yüzde 11 oyuyla, yüzde 100’ünün yüzünü güldürmek, huzur, refah ve istikbâlini tesis etmekle” meşgulüz…

“Yağcılar, yoğurtçular, cukkacılar, emici sülükler, asalaklar”la hiç işimiz olmaz. “Pasta” nedir bilmeyiz…

Bizim “Balgat’taki kalemizde liderin odası” her Türk vatandaşının girebileceği bir “huzur mekânı”dır…

Sayemizde Akit’çi Akben, yıllardır anlata anlata dilimizde tüy biten şu gerçeği nihayet anlamış ve diyor ki:

Birçoğumuzun gidebileceği başka bir ülke maalesef yok”

Ama “hepimizin” demiyor da “birçoğumuzun” diyor…

İşte hakikat de bu zaten!