Türkiye, Rusya ve İran’ın Suriye’nin geleceğinin nasıl şekilleneceği konusunda en önemli güçler haline geldiği epeydir herkes tarafından kabul bilinmekte. Bu gerçeğin teyit edilmesini sağlayan mekanizmaların başında da Astana Süreci geliyor. Üç ülkenin liderleri defalarca bir araya gelerek Suriye’nin kaderini görüştü. Son olarak Soçi’de bir toplantı gerçekleştiren liderler, yine önemli mesajlar verdi. Zirve sonrasında açıklamalarda bulunan liderlerin öne çıkardıkları hususlara bakılırsa, üç ülke kendi öncelikleri konusunda tatmin edilmişe benziyor. Liderlerin açıklamasındaki ortak husus, bu işbirliğinin devam ettirilmesi konusundaki uzlaşı ve meselenin askerî değil siyasi yollardan çözülebileceğine yönelik vurgu oldu. Putin, İdlib’deki durumu öncelikli olarak ele aldıklarını gösterecek şekilde “İdlib’de çatışmasız bölge kurulması geçici önlem” dedi. Ruhani de, “Suriye’de çözüm askerî olarak değil siyasî olarak mümkün. Türkiye’nin güvenliğine önem vermeliyiz” açıklaması yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiç olmadığı kadar ümitvar görünerek “Suriye’de çözüm umudu hiç bu kadar filizlenmemişti” açıklamasını yaptı.

DAEŞ’in giderek mevzi kaybetmesi ve ABD’nin Suriye’den çekilecek olması, üç ülkenin Suriye üzerindeki planlarını kısmen de olsa değiştirdi. Farklı sebeplerden de olsa her üç ülkenin ABD ile ciddi anlaşmazlıklar yaşadığı dikkate alınırsa, ABD’nin çekilmesinin üç ülke arasındaki işbirliğini canlandırdığı anlaşılıyor. Son Soçi Zirvesindeki iyimser hava ve üç lider arasındaki uyum buna işaret ediyor. Mart ayı sonunda yapılacak 12. Astana Liderler Zirvesine hazırlık mahiyetindeki bu toplantı, üç ülkenin Suriye konusundaki pürüzleri de aşama aşama giderdiğini gösteriyor. “Anayasa Komitesi listesi neredeyse tamamen onaylandı” diyen Putin, Suriye’de çözümün artık siyaset üzerinden aranacağının haberini vermiş oldu. Önümüzdeki dönemde, zor olsa da üç ülkenin de onayını alan bir anayasa komisyonunun kurulması ve Suriye’nin yeni anayasasını hazırlamaya başlaması bekleniyor.

Anayasanın hazırlanması önemli bir aşama olsa da henüz İdlib ve Fırat’ın doğusu gibi iki önemli alanda rejimin kontrol sağlayamamış olması da Zirve’de ele alınan bir diğer önemli konuydu. İran ve Rusya, İdlib’deki muhaliflerin varlığını, Türkiye ise Fırat’ın doğusundaki PKK/ PYD/YPG varlığını daha önemli ve öncelikli gördüğünü ihsas ettirdi. Türkiye için milli güvenliğine tehdit olan terör yapılanmasının bertaraf edilmesi daha hayatî bir mesele. Türkiye defaatle sınırındaki terör koridorunun yok edilmesi gerektiğini dile getirmişti. Soçi’de bu husus tekrar dile getirildi. Türkiye’nin hemen sınırında olan İdlib ise Türkiye’den çok diğer iki ülkenin gündeminde yer alıyor. Hem Ruhani’nin hem de Putin’in “İdlib’deki teröristlerin çıkarılması gerekiyor” derken bir diğer yandan da tüm Suriye’nin rejim kontrolünde olması gerektiğini dile getirmesi, dolaylı olarak Türkiye’ye de mesaj niteliğinde. İran ve Rusya, Türkiye’nin Fırat’ın doğusundaki hassasiyetlerini anladığını, bununla birlikte Türkiye’nin de İdlib’de kendilerine yardım etmesini istediklerini ifade ediyorlar. Türkiye, Rusya ve İran’ın İdlib’de hareket alanını genişletirse, Fırat’ın doğusunda da daha rahat hareket edebilecek gibi görünüyor.

Kısacası, üç ülke de kendi menfaatleri ve önceliklerini zirvede birbirine iletme fırsatı buldu. 12. Astana Zirvesi, Soçi’de varılan uzlaşının netleştirilmesi ve somut adımlarla desteklenmesi için önem taşıyacak. Astana’da Anayasa komisyonunun netleşmesi, İdlib ve Fırat’ın doğusuna yönelik politikaların uyumlulaştırılması gibi konular gündemde olacak.