Ülkü uğrunda gönüller delidir/ Kişiler ülkü için ölmelidir” der, Ziya Gökalp. Ülkü kavramını çok net ve sert bir şekilde bize açıklamıştır. Türk kavminin hem de dünya üzerindeki diğer kavimlerin bir hedefi, bir amacı, ulaşmak istediği bir durağı vardır. Bu durak ülkü olarak adlandırılır. Ülkü, insan kafasının içinde elde edilmesi, varılması en mükemmel, en güzel, kendisini mutlu edecek hedeflerin tasarlanması, bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için arzu gösterilmesi ve çalışılması anlamını taşır. Başbuğumuz: ”Türk birliği ülküsü, yeryüzündeki bütün Türklerin bir millet ve bir devlet halinde, bir bayrak altında toplanması ülküsüdür” diyerek Türk ülküsünün tanımını en güzel ve en anlaşılır biçimde yapmıştır.

Türk ülküsü birçok düşünürümüzü, yazarımızı, yol başçımızı etkilediği gibi ülkücü camianın en önemli fikir adamlarından Hüseyin Nihâl Atsız’ı da etkilemiştir ve Atsız, Türk ülküsü hakkında şunları demektedir: “Bir ülkünün çerçevesinde toplanmak ve onun için ölümü bile göze alarak savaşmak ne güzel şeydir! İnsanlar, ancak ülkü ile hayvanlardan ayrılabiliyorlar. Millî bir ülkü olmadıktan sonra, insanın hayvandan ne farkı kalır? Hayvan, ölümden ve ızdıraptan kaçar, kuvvetliden korkar. Ölümden korkmayan, ızdıraptan kaçmayan, kuvvetli ile savaşı göze alan yaratık ancak ülkücü insandır.”

Türk ülküsü mefkûresi söz konusu olduğunda akla gelen diğer bir diğer önemli isim de Ömer Seyfettin’dir. “Milliyet, din ve dil birliği olan insan topluluğunun adıdır. Türkiye’de, İran’da, Afganistan’da, Türkistan’da, Buhara’da, Kaşgar’da, Çin’de, Mançurya’da, Kafkasya’da, Kırım’da, Rusya’da ne kadar Türkçe konuşan Müslüman varsa Türk’tür, bizim milletimizdendir. Ve onların oturdukları yerlerin hepsine birden Turan denilir ki, Türk yurdu manasındadır…” diyerek, Türk ülküsü ve Türk birliği kavramına İslamî pencereden bakmıştır. Ülkü, insanın kalbini aydınlatan ışık, bir güneş ve insanlara yönünü tayin etmesini sağlayan bir pusuladır.

Ülkü, toplulukların yaratıcı kuvvetidir. Bugün Türk milliyetçilerinin en güçlü silahıdır, Türk ülküsüdür. Türk ülküsü, Türk büyüklüğü ve Türk kudreti isteği ve inancıdır. Milli ülkü, insanları sürükleyen, güçlendiren ve asilleştiren, uğrunda çarpışılan bir duygu ve düşüncedir. Türk ülküsü, Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından benimsenmiş, Nihal Atsız ile öne çıkmış, Başbuğ Türkeş’in ilkesi olarak doktrininde yer almıştır. Türkçülüğün, Türk milliyetçiliğinin adı olduğunu, Türkçülüğün de Türk sevgisi ve taraftarlığı demek olduğunu, başka milletlerin Türk taraftarlığının ve Türk sevgisinin bu kelime ile ifade olunmayacağını, zaten başka milletlerin Türk’ü sevmesi de gerçekten bir sevgiye değil, geçici bir nezakete, çıkara, siyasi zaruretlere işaret olduğunu ve Türk’ü, gerçek olarak, Türk’ten başkası sevemeyeceğini bilmeliyiz. Bundan dolayıdır ki, tek çare tek ilaç olarak nitelendirilen mefkûre, Türk ülküsüdür.

Peki Türk milleti için tasarlanan ülkü nedir, Türk milletinin hedefi ne olmalıdır? Türk milletinin ahlakta, maneviyatta, insanlık duygularında en yüksek seviyede bulunması, yaşaması ve ilimde, teknikte dünyanın en ilerlemiş milleti haline gelmesi ve ekonomik açıdan kalkınmış, refah bir toplum haline gelmesidir. Türk milletini en kısa yoldan, en kısa zamanda modern uygarlığın en üst seviyesine çıkarmak, mutlu, müreffeh hale getirmek; bağımsız, özgür, kendi haklarına sahip bir hayata kavuşturmaktır. Türk milletinin haklarını her zaman dünyaya tanıtabilmesi, dünyaya duyurabilmesi düşüncesidir.

Ülkücünün üzerine düşen, Atamız Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in belirttiği gibi, Türk milletini muasır medeniyetlerin de üzerine taşımak, maneviyatını asla kaybetmemek, tarihini ve buna bağlı olarak özünü bilmek, her daim ileride olmak, fikren, zihnen aydın, erdemli bir insan olmaktır. Atatürk’ün manevi mirası akıl ve bilim eşliğinde, hedefimiz çağdaş bir medeniyet mertebesidir. Kısaca ülkümüz; “yükselmek, ileri gitmektir.” Bu yüzden sorumluluğu ağır ve ehemmiyetlidir.

“Bu toprak için, bu bayrak için, ölelim.. Fakat bilelim.” Yüksek ahlaklı, yüksek ülkülerle dolu yiğit nesiller yetişmesi dileğiyle…