Esir Türkler denildiğinde bazen o bölgede yaşanan işgal ve zulümle beraber, bölgenin başkaldırı sembolleri de akıllara gelmektedir. Zulüm varsa bir mücadele vardır, bir direniş vardır. Ömrünü inanç ve azimle, esir Türkistan’ın hürriyet ve bekası için mücadeleye adayan, yılmadan bu yolda savaş veren bir abide şahsiyet - İsa Yusuf Alptekin’in çileli hayatı da buna örnektir.

İsa Yusuf Alptekin’in hayatını burada uzun uzun anlatmak niyetim yok. Bu konu üzerine güzel çalışmalar da yeterince vardır. Öğrenmek ve okumak isteyenler çeşitli kaynaklarda kolaylıkla bulabilir. Ömer Kul hoca tarafından hazırlanan ve Berikan Yayınevinden çıkan 2 ciltlik ‘ İsa Yusuf Alptekin’in Mücadele Hatıraları’ kitabı da bu çalışmalardan biridir.

Kaşgar’dan başlayıp, Türkiye’ye kadar uzanan bir hayat yolu aslında bir insanın değil bir toplumun hayat hikayesidir. Bazıları gibi susarak Çin’in memuriyetini de üstelene bilirdi. Fakat İsa Bey bu yolu seçmedi, susmadı, zulüm gören halkının yanında durdu. Direniş ve ayaklanmanın başında gelen isimlerden oldu. Doğu Türkistan’ın işgalinden sonra, Hindistan’ın Keşmir eyaletine geçip belli zaman orada kaldıktan sonra Türkiye’ye gelen Alptekin, İstanbul’da Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyeti'ni kurarak, hem Türkiye’yi, hem de dünya kamuoyuna Çin işgalini ve bölgede yaşananları anlatmaya başladı.

17 Aralık 1995 tarihinde Doğu Türkistan hasretiyle beraber bu dünyadan göç etti.

17 Aralık 2018 tarihinde Afyonkarahisar, Atatürk Kongre Merkezi'nde Çin’den gelen orkestra konseri planlanmıştı. Birçok kurumların da destek verdiği konsere katılım da ücretsizdir. Bu olay Türkiye’de yaşayan Uygurları incitmiş ve haklı tepkilerine sebep olmuştur. Son zamanlarda artan baskıların boyutu yükselen bir dönemde, kamplarda her geçen gün şehit düşen, işkence gören, tecavüze uğrayan Uygurlar için zaten üzüntülü gün olan 17 Aralık tarihinde planlanan konserin tarihi kızgınlık uyandırmıştır. ‘Neden bu tarih’ diyerek soruyor Uygurlar. Güzelim vatanımda merhum liderimizin vefat tarihinde Çinli bir orkestranın resmi kurum eliyle gösteri yapması affedilecek bir durum değildi. Çünkü esir Türklerin umudu Türkiye’dir. Beklentileri yüksek oldukları için şahısların bilerek yahut bilmeyerek yaptığı hatalar onları derinden üzüyor, yaralıyor.

Çok şükür ki tepkiler üzerine program iptal edildi. Afyon valisi bu konuyu anlayışla karşıladığı için ve programı iptal ettiği için yüreklere az da olsa su serpti. Elbette ki valilik tarafından düzenlenen program tarihinde kasıt olmadığı aşikar ve elbette ki Uygurların kızdığı noktada da sanat gösterisi değildi. Uygarlığın temelini atan bir toplumu kızdıran sebep ise tarih. Vali beye bu talihsiz tarihte planlanan konseri iptal ettiği için teşekkür ederiz.

Devlet erkanımızın da program yapmadan önce Türk dünyasının takvim yaprağını sayfalamalarını ve dikkat etmelerini çok istiyoruz. Allah korusun, diyelim ki Kerkük katliamında yahut Hocalı soykırımında yapılan düğünlü dernekli programı düzenleyenler habersiz olarak o vahşeti yaşatan kadar nefret kazanmış olur.

Milliyetçi – ülkücü hareketin varlığı umudumuzun diri kalmasına, hala bir şeylerin gerçekleşeceği inancına sebep oluyor. Aralık ayı boyunca Ülkü Ocakları, Doğu Türkistan vahşetini birçok il ve ilçede programlarla gündeme getirdiler. Özellikle aralık ayı boyunca ‘Abide Şahsiyet İsa Yusuf Alptekin ve Doğu Türkistan Meselesi’ başlığı altında söyleşiler/paneller/konferanslar/seminerler düzenlendi ve ay sonuna kadar da devam edecektir. Bazı kurumların her konuda hassas olduğu kadar Türk dünyasında yaşanan olayları takip eden ve gündeme getiren Ülkü Ocaklarından çok şey öğreneceği kesin. Teşekkürler Ülkü Ocakları. İyi ki milliyetçi ülkücü hareket var. Ve yaşasın Ülkü Ocakları.