Türk Akımı doğal gaz boru hattı projesinin denizden geçen 930 km’lik kısmının tamamlanması vesilesiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Başkanı Putin’i İstanbul’da buluşturan bir tören gerçekleştirildi. Proje sadece iki ülke arasındaki ticarî ilişkiler açısından değil, Türk Akımı ile taşınacak doğal gazın yarısının Avrupa ülkelerine ulaştırılacak olması sebebiyle enerjide büyük oranda dışarıya bağımlı olan AB açısından da önem taşıyor.

2017’de yaklaşık 490 milyar metreküp doğal gaz tüketen AB, bunun neredeyse dörtte üçünü ithal etti. AB’nin toplam ithalatının %43’ünü karşılayan Rusya, AB’ye ihraç ettiğin gazın %44’ünü Ukrayna üzerinden gerçekleştirdi. Bu sebeple, Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi ve Ukrayna’nın doğusunda devam eden kriz, Rusya ile AB arasındaki enerji ticareti açısından da yakından takip edildi. Rusya’nın güvenilir bir enerji tedarikçisi olup olmadığı Ukrayna krizi sonrası gündemden hiç düşmedi.

Krizin ardından Temmuz 2014’te Rusya’ya yaptırım uygulamaya başlayan AB, enerji güvenliğini artırmak için yeni güzergâhlar ve yeni kaynaklar bulmanın arayışına girdi. Bu noktada, Hazar bölgesindeki kaynakların Türkiye üzerinden AB’ye ulaştırılmasına yönelik projeler AB açısından daha önemli bir hale geldi. Türkiye üzerinden geçen TANAP ile Azerî gazının Avrupa’ya ulaştırılması, AB için Rusya’ya olan bağımlılığın kısmen de olsa azaltılması anlamına gelirken, Türkiye için AB nezdindeki jeostratejik önemin artması anlamına geliyordu.

Türk Akımı projesi, aslında AB ile Rusya arasında Ukrayna krizinin ardından yaşanan siyasî gerilimin sonucunda ortaya çıktı. Rusya, bir kolu Bulgaristan ve Sırbistan üzerinden Avusturya’ya, diğer kolu da Yunanistan üzerinden İtalya’ya ulaşması planlanan Güney Akım projesini Aralık 2014’te iptal ettiğini ve onun yerine Türk Akımı projesine başlanacağını duyurdu. AB’nin Ukrayna krizine yaklaşımına tepki olan bu hamle, Türkiye’nin AB’nin enerji arz güvenliği açısından taşıdığı önemin artabileceğini gösterdi. Ne var ki Kasım 2015’te bir Rus savaş uçağının Türk jetleri tarafından düşürülmesi, Türk Akımı projesinin Rusya tarafından rafa kaldırılmasına sebep oldu. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin düzelmesiyle birlikte proje raftan indirildi ve Mayıs 2017’de boru hattının inşaatına başlandı.

AB gibi Türkiye de doğal gaz ithalatı açısından büyük ölçüde Rusya’ya bağımlı durumda. Doğal gaz ihtiyacının neredeyse tamamı dışarıdan tedarik eden Türkiye’nin 2017’de doğal gaz tüketimi yaklaşık 54 milyar metreküp olmuş, Rusya’dan ithalatı ise yaklaşık 29 milyar metreküp ile toplam tüketimin %53’üne tekabül emiştir. Türkiye hâlihazırda biri yıllık kapasitesi 14 milyar metreküp olan Batı Hattı diğeri de kapasitesi 16 milyar metreküp olan Mavi Akım olmak üzere iki hat üzerinden Rus gazı satın alıyor.

Toplam 31,5 milyar metreküp kapasiteye sahip Türk Akımı’nın devreye girmesiyle, Batı Hattı’ndan gaz alımının sona erdirilmesi öngörülüyor. Türk Akımı’nı oluşturan iki hattan ilki Batı Hattı’nın yerini alarak Türkiye’nin iç talebini karşılayacak, diğeri ise Rus doğal gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşmasını sağlayacak. Böylelikle Rusya, hem Türkiye pazarını korumuş, hem AB ülkeleri için yeni bir güzergâh kurmuş hem de Battı Hattı’nın geçtiği Ukrayna’yı bypass edip Kiev’i transit ücretinden mahrum bırakarak onu cezalandırmış olacak.

Türkiye ise gaz ithalatını istikrar ve güvenlik sorunları yaşayan Ukrayna üzerinden değil doğrudan Rusya’dan yapmaya başlayacak. Aynı zamanda Türkiye, TANAP projesinde olduğu gibi AB’ye nakledilen gaza geçiş sağlamak suretiyle AB enerji güvenliği açısından taşıdığı önemi pekiştirmiş olacak. Ne var ki, projenin Türkiye’yi AB nezdinde daha önemli kılması, Türkiye’nin Rusya’ya olan yüksek bağımlılığının riskli olduğu ve Türkiye’nin enerji arz güvenliğini artırmak üzere Rusya haricinde yeni kaynaklar bulması gerektiği gerçeğini değiştirmiyor.