Türkgün Türk Dünyası Türk kadınının öncüsü Şefika Gaspıralı 138 yaşında

Türk kadınının öncüsü Şefika Gaspıralı 138 yaşında

Türk kadınının eğitim, hak ve özgürlük mücadelesinin öncüsü Şefika Gaspıralı, kadın hareketine yön veren liderliği ve reformculuğuyla 138. doğum yılında anılıyor.

KAYNAK: Haber Merkezi

14 Ekim 1886’da Kırım’ın Bahçesaray şehrinde dünyaya gelen Şefika Gaspıralı, Türk kadın hareketinin en önemli isimlerinden biridir. Babası, Türk dünyasında "Dilde, Fikirde, İşte Birlik" sloganıyla tanınan büyük fikir adamı ve Tercüman gazetesinin kurucusu İsmail Gaspıralı’dır. Annesi ise Kazan Tatarlarının tanınmış ailelerinden olan Zühre Hanım’dır. Şefika Gaspıralı'nın annesi de tıpkı babası gibi aydın ve Türkçü fikirleriyle bilinir, bu da Şefika’nın yetişmesinde büyük rol oynamıştır.

Şefika Gaspıralı

Eğitimi ve Gençlik Yılları

Şefika Gaspıralı, okuma-yazmayı babasından öğrendi ve eğitimine Kırım’daki Usûl-ü Cedit Mektebi'nde devam etti. Annesinin vefatından sonra henüz 17 yaşında evin sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalan Gaspıralı, aynı dönemde babasının yürüttüğü Tercüman gazetesinin yayınlarının yönetiminde ona büyük destek verdi. Şefika Hanım, ilk yazısını 1903 yılında bu gazetede yayımladı.

Şefika Gaspıralı

Âlem-i Nisvân Dergisi ve Kadın Hareketi

1906 yılında Gaspıralı, dünyanın ilk kadınlara özel dergisi olan Âlem-i Nisvân’ın (Kadınlar Dünyası) başına geçti. Bu dergi, Kırım ve Türk dünyasında kadınların eğitim ve çalışma hayatına katılımı, kadın hakları, erkek-kadın eşitliği gibi konulara odaklandı. Şefika Gaspıralı, bu dergi aracılığıyla kadınların toplumsal yaşamda daha fazla yer almasını savundu.

Şefika Gaspıralı

Siyasi Faaliyetleri ve Liderlik Rolü

Sadece bir gazeteci ve yazar değil, aynı zamanda aktif bir siyasetçi olan Şefika Gaspıralı, 1. Kırım Tatar Milli Kurultayı’nda başkanlık divanı üyesi olarak görev aldı. Aynı zamanda, Moskova’da düzenlenen Bütün Rusya Müslümanları Birinci Kongresi'nde yönetim kurulu üyeliğine seçilerek, Müslüman Türk kadınları arasında siyasete giren ilk kadın unvanını kazandı. Bu dönemde, Kırım’da ve Rusya’daki Türk kadın hareketinde lider bir figür haline geldi.

Şefika Gaspıralı

Kırım'dan Ayrılış ve Türkiye Yılları

Bolşeviklerin 1919’da Kırım’ı işgal etmesinden sonra ailesiyle birlikte Kırım’ı terk etmek zorunda kalan Gaspıralı, Bakü’ye yerleşti. Burada eğitimcilere yönelik kurslar açarak Azerbaycan’da eğitim alanında katkılarda bulundu. Ancak Bakü’nün de Bolşevikler tarafından işgaliyle kocası Nesip Yusufbeyli’nin şehit edilmesinin ardından Şefika Gaspıralı Türkiye’ye göç etti.

Türkiye’de yaşamının geri kalanını zorluklarla geçiren Şefika Hanım, burada dikiş dikerek, hastanelerde ve Kızılay’da çalışarak hayatını sürdürdü. Ancak bu zorluklar, onun siyasi ve toplumsal faaliyetlerini durdurmadı. 1930’da Kırım Kadınlar Cemiyeti’ni kurarak Kırım’daki Türklerin yaşadığı zulmü dünya kamuoyuna duyurmayı amaçladı.

Şefika Gaspıralı

Son Yılları ve Mirası

Türkiye’de kaldığı süre boyunca Kırım Dergisi ve Emel Dergisi gibi yayınlara yazılar yazan Şefika Gaspıralı, hayatı boyunca Türk kadın hareketine olan bağlılığını sürdürdü. Hayatını ve Rusya’daki Türk kadın hareketini bir kitap haline getirmek isteyen Gaspıralı, elindeki belgeleri belgeleri Necip Hablemitoğlu ve Şengül Hablemitoğlu'na teslim etti. Bu çalışma, daha sonra "Şefika Gaspıralı ve Rusya'da Türk Kadın Hareketi (1893-1920)" adıyla yayımlandı.

31 Ağustos 1975 tarihinde İstanbul’da vefat eden Şefika Gaspıralı, Zincirlikuyu Asri Mezarlığı’na defnedildi. Türk kadın hareketine olan katkıları, onu sadece Türk dünyasının değil, tüm dünya tarihinin önemli bir figürü haline getirdi.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Gündem Ömer Çelik: Pakistan'a yapılan saldırıyı kınıyoruz

Ömer Çelik: Pakistan'a yapılan saldırıyı kınıyoruz

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Hindistan'ın yaptığı saldırı sorumsuzca, tansiyonu yükselten, kışkırtıcı bir saldırıdır ve bu bizim tarafımızdan tabii ki şiddetle kınanmaktadır" dedi.

AK Parti Sözcüsü Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, AK Parti Genel Merkezi'nde milletvekilleriyle kahvaltıda bir araya gelmesinin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Çelik,  iç ve dış politikayla ilgili, milletvekillerinin illeriyle ilgili değerlendirmeler yapıldığını belirterek, "Soru cevap şeklinde çok sayıda milletvekilimizin gündeme getirdiği konu ve soru oldu. Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız bunları yanıtladı ve ilgili bakan arkadaşlarımıza yönlendirerek daha detaylandırılmasını, takip edilmesini temin edecek şekilde talimatlandırdılar." ifadelerini kullandı.

Çelik, şöyle devam etti;

Genel Başkanımızın, Cumhurbaşkanımızın toplantının açılışında yaptığı bir konuşma var. Bu konuşma çerçevesinde Cumhur İttifakı'nın büyük bir inisiyatifle sahip çıktığı ve öncülük ettiği terörsüz Türkiye sürecinin başarıya ulaşması için gereken hassasiyetin gösterilmesini, bütün grubumuzun bu hassasiyet çerçevesine, hassasiyet çerçevesinde gerekli inceliklere dikkat ederek terörsüz Türkiye süreci konusundaki süreci yakından takip etmesini ve bütün illerimizde, bütün teşkilatlarımızla birlikte bu sürece destek verilmesini ifade ettiler.

"Terörsüz Türkiye süreci bir devlet politikasıdır "

Ben Cumhurbaşkanımızın iç cephenin güçlendirilmesi çağrısından sonra Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı stratejik ve tarihi çağrı ve Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu iradeyle ortaya çıkan ve netice itibariyle bugün Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından da bir devlet politikası olarak adlandırılan süreç, bütün yönleriyle takip ediliyor. Gelinen noktada terörsüz Türkiye süreci bir devlet politikasıdır ve bu çerçevede bütün bu hassasiyetler tüm boyutlarıyla takip edilmektedir.

Burada terör örgütünün bütün unsurlarıyla, bütün şubeleriyle ve bütün uzantılarıyla birlikte silah bırakması ve feshini ilan etmesi gerekmektedir. Terör örgütünün feshini ilan etmesiyle ve silah bırakmasıyla birlikte ortaya çıkacak süreç tabii ki yeni bir, çok önemli bir aşamaya işaret edecektir. Bu aşamadan sonra hem bölgede terör örgütlerini, vekalet savaşlarının parçası olarak kullananların, emperyalist denklemlerinin bozulmasına dönük yepyeni bir sayfa açılmış olacaktır ve bu bölge için büyük bir ilham kaynağı olacaktır. Bölgemizdeki kaynamanın, birtakım çatışmaların, fay hatlarının tetiklenmesine dönük bütün kötücül projelerin engellenmesi açısından son derece stratejik olacaktır.

Tabii terörün yıllar içerisinde gerek siyasi sistemimiz üzerinde gerek demokrasimiz üzerinde yarattığı bir yüksek tansiyon var. Terör örgütünün kendini feshetmesi ve silahlarını bırakmasıyla birlikte bu tansiyonun da ortadan kalkması, demokrasimizin daha güçlü bir siyasi enerjiyle donanmasına imkan verecek ve bu çerçevede terörün sona ermesine dönük, terör örgütünün kendisini feshetmesine ve silahları bırakmasına dönük attığı her somut adım, yeni olumlu karşılıkları, yeni olumlu adımları beraberinde getirecektir. Bu çerçevede terör örgütünün kendisini feshetmesi ve silah bırakmasıyla ilgili kararın en kısa zamanda bir an evvel açıklanması son derece önemlidir.

Bu sürecin somut olarak gerçekleşmesi gerekiyor. Sözde kalmaması gerekiyor. Bunun açıklanmasıyla birlikte, bunun somut olarak nasıl hayata geçeceği konusunu devlet kurumlarımız sahada takip edecektir. Sahada bunu organize edecektir. Bunun sahada teyit edilmesi, devlet politikasının gereği olarak da devletin başı olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza tabii ki arz edilecektir, rapor edilecektir.

"Hindistan'ın yaptığı saldırı hiçbir şekilde kabul edilemez"

Dün akşam, gece geç saatlerde biliyorsunuz Hindistan'la Pakistan arasında bir gerilim ortaya çıktı. Hindistan'ın Pakistan'a yaptığı füzelerle ve savaş uçaklarıyla bir saldırı söz konusu oldu. Tabii biz Pakistan'a yapılan bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz ve reddediyoruz. Hindistan tarafı bunu daha önceki terör saldırılarına bir karşılık olarak ifade ediyor. Fakat Pakistan tarafı bildiğiniz gibi terörün araştırılmasıyla ilgili kapsamlı bir komisyon kurulmasını ve araştırılmasını istemişti. Doğru olan da buydu. Bunun araştırılmasıyla ilgili mekanizmanın hayata geçmesi ve kapsamlı bir şekilde araştırılması ve soruşturulması gerekiyordu.

Bunun yapılması yerine sivil hedefleri hedefleyecek şekilde, sivil alanları ve sivil yapıları, sivil kişileri hedefleyecek şekilde füzelerle ve savaş uçaklarıyla Hindistan'ın Pakistan'a yaptığı saldırı hiçbir şekilde kabul edilemez. Bunu şiddetle kınadığımızı ifade ediyoruz. Tansiyonun daha fazla yükselmemesi için gereken adımların atılması gerekir. Burada Hindistan'ın yaptığı saldırı sorumsuzca, tansiyonu yükselten, kışkırtıcı bir saldırıdır ve bu bizim tarafımızdan tabii ki şiddetle kınanmaktadır. Bundan sonrasında daha bölgede bir savaşı tetikleyecek bir tablonun ortaya çıkmamasını temenni ediyoruz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *