Türkgün Türk Dünyası Türkiye'den destek: Azerbaycan'ın dev projesine yeni bir soluk!

Türkiye'den destek: Azerbaycan'ın dev projesine yeni bir soluk!

Yeşil enerji koridorları kapsamında Azerbaycan'ın Orta Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayacak olan mega projesinde Türkiye aktif olarak görev alabilir. Azerbaycan'ın yeşil enerji koridoru için Türkiye'nin rolüne değinen uzmanlar, Türkiye'nin Nahçıvan üzerinden Azerbaycan ile şebeke bağlantısını geliştirerek önemli bir kara köprüsü görevini üstlenebileceğini söyledi.

KAYNAK: AA

Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı'na (COP29) ev sahipliği yapan Azerbaycan ile Orta Asya ve Kafkasya'daki komşularının yenilenebilir enerji alanındaki bölgesel işbirliğinin yeni bir dönemi başlatabileceği değerlendiriliyor.

Londra merkezli uluslararası enerji düşünce kuruluşu Ember, COP29'un "Enerji/Barış, Yardım ve İyileşme" tematik gününde, "Orta Asya ve Kafkaslar için Yeşil Enerji Koridorları" adlı bir rapor yayımladı.

Rapora göre, Orta Asya ve Kafkasya'daki ülkelerin yenilenebilir enerjiden sağlanacak elektriğin yaygınlaştırılması için oluşturulacak geliştirilmiş bir bölgesel işbirliğinden kazanacakları çok şey var.

Söz konusu ülkeler, büyük ölçüde fosil yakıtlara bağımlı olmasına rağmen yenilenebilir enerji konusunda bölgesel bir işbirliğiyle yeni bir dönem başlatabilir.

Bölge ülkelerinin mevcut durumda büyük bir kısmının elektrikte fosil yakıtlara bağımlı olduğuna değinilen rapora göre, Özbekistan, Azerbaycan ve Türkmenistan doğal gazdan elektrik üretimi sağlarken, Kazakistan'ın üretimi kömüre dayanıyor. Su açısından zengin olarak bilinen Tacikistan, Kırgızistan ve Gürcistan ise elektriklerinin çoğunu yenilenebilir kaynaklardan üretiyor.

Rapora göre, bölge henüz kullanılmamış büyük bir yenilenebilir enerji potansiyeline sahip.

Orta Asya ve Kafkasya, kuzeyde güçlü rüzgar potansiyeli, güneyde güneş enerjisi ve doğuda bölgenin en büyük iki nehri çevresinde hidroelektrik gibi birbirini tamamlayan bir yenilenebilir enerji profili sağlayan coğrafi çeşitlilikten faydalanıyor.

KAZAKİSTAN'DAN AVRUPA'YA YEŞİL ENERJİ KORİDORU

Rapora göre, Kazakistan, Özbekistan, Azerbaycan, Türkiye ve Avrupa Birliği'ni birbirine bağlaması planlanan yeşil enerji koridorları, çeşitli yenilenebilir enerji kaynaklarını bir araya getirerek sınır ötesine düşük maliyetli ve sürdürülebilir enerji sağlayabilir.

Bölgedeki hükümetlerin yenilenebilir enerji hedeflerini yükseltmeye başladığına dikkat çekilen rapora göre, Özbekistan şu anda elektriğinin yüzde 89'unu gazdan üretiyor ancak 2030'a kadar elektrik üretim kaynaklarında yüzde 40 yenilenebilir enerji payı hedefliyor.

Azerbaycan, 2023'te yüzde 20 olan yenilenebilir enerjinin kurulu güçteki payını 2030'a kadar yüzde 30'a çıkarmayı planlıyor.

Kömüre bağımlı Kazakistan ise büyük hidroelektrik santralleri hariç 2030'a kadar elektriğinin yüzde 15'ini yenilenebilir enerji kaynaklarından üretmeyi hedefliyor. Rapora göre, geniş yüzölçümüne sahip ülke, yıllık tahmini 929 teravatsaat üretim kapasitesiyle bölgedeki en yüksek kara rüzgarı potansiyeline sahip. Bu ise bölgenin elektrik talebinin üç katına eşit.

Türkmenistan'ın güneş enerjisi potansiyelinin 655 gigavat olduğu tahmin edilirken, rapora göre bu miktar bölgenin mevcut toplam kurulu gücünün 8 katına denk geliyor.

Rapora göre, bölgenin eskiyen Sovyet dönemi şebekesinin, gerekli büyük ölçekli yenilenebilir entegrasyonunu desteklemek için önemli yatırım ve daha geniş bölgesel işbirliği taahhüdü gerektiriyor.

“TÜRKİYE, NAHÇIVAN ÜZERİNDEN BU VİZYONU DESTEKLEYEBİLİR”

Ember Türkiye, Orta Asya ve Kafkasya Bölge Lideri Ufuk Alparslan, konuya ilişkin "Bölgesel bir yaklaşım, Orta Asya'nın enerji dönüşümüne güç katabilir." değerlendirmesinde bulundu.

Raporun yazarı da olan Alparslan, bölge ülkelerinin yenilenebilir enerji potansiyeline dikkati çekerek, "Geliştirilmiş ara bağlantılar, rüzgar zengini kuzeyden güneşli güneye kadar bölgenin yenilenebilir potansiyelinden en iyi şekilde yararlanabilir ve bol miktarda ucuz elektrik tedarikiyle enerji güvenliğini artırmaya yardımcı olabilir." ifadesini kullandı.

Bu koridorda Türkiye'nin olası rolüne de değinen Alparslan, şunları kaydetti:

"Azerbaycan, hedeflerini artırarak ve enerji dönüşümüne yönelik bölgesel işbirliğinde öncü bir rol üstlenerek Orta Asya ve Avrupa'yı birbirine bağlayan bir yeşil enerji merkezi olma potansiyeline sahip. Türkiye, Nahçıvan üzerinden Azerbaycan ile şebeke bağlantısını geliştirerek önemli bir kara köprüsü olarak bu vizyonu daha da destekleyebilir."

Bakü'de devam eden COP29'un üçüncü gününde Azerbaycan, Kazakistan ve Özbekistan yeşil enerji geliştirme ve iletimi alanında mutabakat zaptı imzalamıştı.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı Müşaviri Hikmet Hacıyev, X hesabından yaptığı paylaşımda, üç ülkenin üreteceği yeşil enerjinin Hazar Denizi boyunca iletileceğini ve projenin Karadeniz enerji kablosuna bağlanacağını bildirmişti.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Türkgün Başyazı Devlet Bahçeli’ye edilen dualar

Devlet Bahçeli’ye edilen dualar

Kaynak: Yıldıray Çiçek

Türkiye, yaklaşık yarım asırdır terör belasıyla mücadele ediyor. Bu kara bela, ülkemize hem maddi hem de manevi açıdan ağır bedeller ödetti; nice canlar yitip gitti, ocaklar söndü. 

Peki, en acı olan ne biliyor musunuz? 

Türkiye’ye yönelik saldırıların planlandığı terör kampları; yıllardır Müslüman bildiğimiz Irak, Suriye ve İran gibi komşu ülkelerin topraklarında bulunuyor. Daha da çarpıcı olan şu: Bu kamplarda yuvalanan terör örgütlerinin silah ve eğitim ihtiyaçları, bölgedeki çıkarlarını korumaya odaklanan ABD ve İsrail gibi emperyalist güçler tarafından karşılanıyor. 

Müslüman coğrafyalarda kök salan terörün, Müslümanlara karşı ve yine Müslüman topraklarından yönlendirilmesi, başlı başına bir çelişki, bir paradokstur.

Bugün tartışılan ve başarıya ulaşması için mücadele verilen “Terörsüz Türkiye” hedefi, işte bu çarpık düzeni sona erdirmeyi amaçlıyor. 

Çünkü Türkiye’de yıllardır süren terör, yalnızca can almakla yetinmedi; şehirleri, zihinleri ve umutları da hedef aldı. 

Ülkenin dört bir yanında acılar yaşanırken, en derin tahribat Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da hissedildi. 

Eğer “Terörsüz Türkiye” hedefi başarıya ulaşırsa, en çok bu bölgenin insanları huzura kavuşacak.

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin aylar önce başlattığı çağrılar, adımlar ve diyaloglar, özellikle bölge halkı üzerinde son derece olumlu etkiler yarattı. Terör atmosferinde, silahların gölgesinde yaşayan insanlar, Sayın Bahçeli’nin “Terörsüz Türkiye” vizyonunu takdirle karşılıyor. 

7 Mart 2025’te kaleme aldığım “Terörsüz Türkiye’yi İstemeyenler Var!” başlıklı yazımda bu tabloyu şöyle değerlendirmiştim:

“MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin çağrıyı yaptığı ilk günden bu yana Doğu ve Güneydoğu’nun her kesiminden birçok insanla görüştüm. Hepsi, ‘Devlet Bahçeli büyüğümüzden Allah razı olsun’ dualarını ediyor. Bu yazıyı okuyan herkes, çevresinde bu sevinçlere ve dualara mutlaka şahit olmuştur.”

Bugün bölge halkıyla doğrudan temas eden herkesin benzer gözlemleri, anıları ve bilgileri mutlaka vardır. Geçtiğimiz günlerde Habertürk Güvenlik Politikaları Koordinatörü Çetiner Çetin’in; “Bahçeli’nin hasta olduğu dönemde iki kez Van’a, birer kez Hakkâri ve Şırnak’a gittim. Vallahi, billahi, tallahi, onun sağlığına kavuşması için evinde Kur’an hatmi indiren aileler biliyorum.” sözleri bu durumun en çarpıcı örneklerinden biridir.

Bu süreçte dışarıda, içeride ve dibimizde; şeref ve haysiyet yoksunları, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin sağlığı üzerinden kirli hesaplar yapmış olsalar da bu milletin helal süt emmiş evlatları; onun vatan sevgisini, iç cepheyi güçlendirme kararlılığını, kardeşliği pekiştirme iradesini ve birlik-beraberlik zırhını tüm yurda giydirme idealini asla yalnız bırakmadı. 

Sayın Çetiner Çetin’in de ifade ettiği gibi, dualarını hiç eksik etmediler. İnançla edilen o dualar, Sayın Bahçeli’ye sağlığını ve dirayetini geri kazandıran en büyük güç oldu.

Açık konuşmak gerekirse, bu süreç “niyet hayır, akıbet hayır” samimiyetiyle başlatılmış bir adımdır. 

Ancak unutulmamalıdır ki, aynı zamanda her türlü provokasyona açık, son derece hassas bir süreçtir. 

Çünkü yaklaşık yarım asırdır ülkemizde terör yaratan odaklar, hedeflerine ulaşıncaya kadar bunun asırlarca sürmesini isteyecektir. 

Terör baronlarının, Bese Hozat’ın terör dilini sürdürerek verdiği mesajlar da buna işaret etmektedir: İsrail, bölgede giderek temel hegemonik güç haline geliyor. Tüm bölge üzerinde etkisi artıyor. ABD, İngiltere ve Batı’nın ciddi desteğiyle bu gerçekleşiyor. Bu gelişmeler doğrudan Kürtleri de ilgilendiriyor. Çünkü Kürtler de tüm bu dizaynın içinde yer alıyor, savaşın tam merkezinde bulunuyor. İsrail ve ABD başta olmak üzere bu güçlerin Kürtler üzerinde ciddi hesapları ve planları var.

İşte tüm mesele, bu gerçekleri bilerek “Terörsüz Türkiye” hedefi için mücadele vermek ve ekseriyeti Müslüman olan, helal süt emmiş Kürt kökenli kardeşlerimizi bu emperyalist girdaptan kurtarmak olmalıdır. Cumhur İttifakı’nın mücadelesi işte bunun içindir.

Yusuf Has Hacip'in duası duamızdır: "Ya Rab, devletimizi artır, dileğimizi ver. Her işimizde arka ol, desteğini ver"

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *