Bir yanda geriye düşse bile doksan dakika maçı bırakmayan Beşiktaş, ki bu maçın ev sahibi, diğer yanda oyundan çabuk kopan, kırılgan Galatasaray…

İki takımda Avrupa’dan dönmüş, lig cezalıları ve sakatlarından yoksun sahaya çıkmıştı. Galatasaray, yenik ve moralsiz,

Beşiktaş, süper geri dönüşe imza atan moralli ancak, yorgun…

Yorgun Beşiktaş maça saldırgan, rakibinin düşüşünü erkene alabilmek adına baskılı başladı. Galatasaray’ın kulübe cezalısı teknik direktörü Fatih Terim’in, ‘arada kıstırırsak kazanırız’ felsefeli 3-5-2’si de ev sahibinin ekmeğine yağ sürdü. Beşiktaş, baskılı oynadı. Pozisyonlar buldu. Ancak, golü VAR marifetiyle, olaydan üç dakika sonra buldu. Barajda topa sıçrayan Eren, havada dönerken kolu ile topa dokunmuştu VAR’a göre, Cüneyt Çakır da onay verdi.

Penaltı golünün şekli, havlusu elinde gezen Galatasaray’a can verdi. Konuk, kabuklarından sıyrıldı, rakip alana çıktı. Bir VAR pozisyonunda Çakır, bu kez Vida’nın eline temas eden topu normal kabul edince ilk yarı tamamlandı.

İkinci yarının başında Güven’in yerine Atiba’yı almak, Şenol Güneş’in skoru geliştirme değil, koruma hamlesiydi. Bu hamle Galatasaray’ı baskısını kabullenme, ani ataklarla ‘belki’ bir gol daha hayaliydi.

Bu tür taktikler her zaman tutar mı? İşte bu kocaman bir soru işareti…

Ve gururumuz Cüneyt Çakır… Kararlarının isabeti ve netliği ile FİFA’nin güvendiği, Türkiye’de içlere hep soru işareti bırakan Çakır… Güvensizdi, kararsızdı, her kritik kararda verdiği penaltıda bile kendini VAR odasına Mete Kalkavan’a teslim etti…