24 Kasım 2024
weather
15°
Twitter
Facebook
Instagram
Türkgün Yaşam İlyas Bazna’nın hayat hikayesi filmlere konu oldu

İlyas Bazna’nın hayat hikayesi filmlere konu oldu

Yüzyılın ajanı olarak Çiçero, kitaplara ve filmlere konu olacak bir hayat hikayesine sahiptir. Turkgun.com olarak son zamanların en çok merak edilen isimlerinden olan İlyas Banza’nın hayat hikayesi ve tarihte Çiçero’nun önemine dair ayrıntıları bir araya getirdik…

4 Dakika
OKUNMA SÜRESİ
İlyas Bazna’nın hayat hikayesi filmlere konu oldu

Babasının ölümünden sorumlu tuttuğu İngilizlere zarar vermek ve para kazanmak amacıyla Almanlara casusluk yapan Çiçero (İlyas Bazna) hayatındaki en büyük hayal kırıklığını da Almanlar yüzünden yaşadı. Peki, Çiçero kimdir? Tarihte Çiçero’nun önemi nedir? İşte, İlyas Banza’nın hayat hikayesi…

ÇİÇERO KİMDİR? İLYAS BAZNA'NIN HAYATI

1904’te Priştine’de doğan İlyas Bazna, 1918 senesinde Sırplar'ın Priştine’yi işgal etmesinin ardından anne ve babasıyla birlikte İstanbul'a göç etti. Askerliğinin bir bölümünü Atatürk'ün yanında, Çankaya Köşkü'nde yapan Bazna, askerliğinin bitiminden sonra ticarete atıldı ancak başarılı olamadı. Ankara'da 2. Dünya Savaşı yılları sırasında ilk olarak Yugoslavya Krallığı'nın büyükelçisinin, ardından da Almanya büyükelçilik müsteşarının uşaklığında bulundu.

Almanya büyükelçiliğinde çalışırken müsteşarın mektuplarını okurken yakalandığı için işinden kovuldu. Eylül 1943'te ise Britanya'nın Ankara büyükelçisi Hugge Knatchbull-Hugessen'in uşaklığını yapmak üzere Britanya elçiliğinde işe başladı.

Bazna’nın operaya olan tutkusu ve güzel sesi, kısa sürede büyükelçi ile yakınlaşmasına neden oldu. Elçilik banyosunda bir taraftan büyükelçinin sırtını keselerken bir taraftan da elçiye opera söyleyecek kadar yakınlık kurdu. Bazna, Britanya büyükelçisi ve istihbarat üyelerince saf, aptal, ve İngilizce bilmeyen kendi halinde bir çalışandı.

İçten içe babasının ölümünden dolayı İngilizler'i suçlayan Bazna’nın gözlerini para hırsı bürüyordu. Bu psikoloji ile İngilizler'in önemli bilgi ve belgelerini Almanlar'a satmaya karar verdi. 26 Ekim 1943 tarihinde bu planı hayata geçirmek için Alman istihbaratının önemli isimlerinden olan Ludwig Moyzisch'le iletişim kurdu. Belge başına 20.000 Sterlin verilirse casusluk yapacaktı. 29 Ekim 1943 tarihinde Berlin'den casusluk faaliyeti için onay geldi.

Bazna artık planlarını hayta geçirmek için çalışmaya başladı. Ancak İngiliz Büyükelçisi banyo yaparken bile kasa anahtarını boynundan çıkarmıyordu.

Bu sorunu çözmek için Almanlar bir teknik geliştirdi. Balmumundan yapılan özel bir malzeme ile anahtarı kopyalayan Bazna, elçi her duşa girdiğinde gizli belgelerin fotoğraflarını çekmeye başladı.

Bazna ilk belgeleri teslim ettiğinde 20 bin sterlin kazanırken, Almanların eline de çok önemli belgeler geçmiş oldu.

Artık Türkiye üzerinden Sovyetler Birliği'ne gönderilen askeri yardımlar, Ege'de Türkiye topraklarının da kullanıldığı İngiliz askeri operasyonları ve Britanya'nın Türkiye'nin kendi saflarında savaşa katılması için yaptığı tüm baskılar Almanya büyükelçisinin elindeydi.

Bazna’nın elde ettiği belgeler ne kadar önemli olsa da Almanların ve Hitler’in güvenini kazanmasına yeterli olmadı. Hatta Bazna’nın ikili oynayan bir İngiliz casusu olduğunu düşünüyorlardı.

1943 yılında Bazna’nın verdiği bilgilere güvenmeyen Alman ordusu, Ocak 1944'te müttefik kuvvetler tarafından bombardımana tutuldu. Oysaki, Bazna onlara bu saldırının haberini önceden vermişti, eğer güvenselerdi Almanlar böyle bir hezimete uğramayacaklar, düşmanı püskürtme şansını yakalayacaklardı. Bu olayın ardından Bazna artık gücenilir bir casus olarak kabul edilmeye başlandı.

2. Dünya Savaşı’nda Başbakan İsmet İnönü ve Dışişleri Bakanı Menemencioğlu savaşa katılmama yönünde bir politika yürütüyorlardı.

Fakat hem Almanya hem de müttefik kuvvetler Türkiye’nin kedni taraflarında yer alması için baskı yapıyordu. Bazna’nın Almanlara ulaştırdığı belgeler göre ise, Türkiye, müttefik kuvvetlere yardım ediyordu. Artık güvenilir bir casus olan Bazna’nın verdiği bilgiler üzerinde Almanya, Türkiye’nin müttefik kuvvetlere ettiği yardımdan dolayı öfkesini dile getirerek sert bir nota verdi.

Almanya’nın verdiği bu tepki, müttefik kuvvetler tarafından sessizlikle karşılandı. İngiliz elçiliğinde bir ajan olduğu düşünülmeye başlandı. Alman elçiliğindeki sekreter Lena Kapp’ın da Amerikan ajanı olduğunun öğrenilmesiyle Bazna, iyice köşeye sıkışmış hissetti. Yaklaşan tehlikenin farkına varan Bazna, ajanlıktan kazandığı 300 bin Sterlinlik servetini alarak Arjantin’e kaçtı.

Kaçışından sonra, İlyas Bazna’nın casus olduğu ortaya çıkınca İngilizler büyük şoka uğradı. Çünkü onların gözünde Bazna, çok aptal biriydi ve tek bir kelime bile İngilizce bilmiyordu.

Arjantin’de zenginlik içinde bir yaşam süreceğini zanneden Bazna burada çok büyük hayal kırıklığına uğradı çünkü Almanların verdiği tüm paralar sahte çıkmıştı.

Hayatını riske atarak kazandığı sahte paralar nedeniyle Bazna, savaş sonrasında Almanları mahkemeye verdiyse de ufak bir miktar tazminat alabildi. O para da onun için bir kıymet oluşturmayacak derecede azdı.

Bazna, arzu ettiği parayı yıllar sonra yazdığı 'Ben Cicero'yum' isimli kitaptan kazanabildi. 21 Aralık 1970 tarihinde hayatını kaybeden Banza, öldüğünde Münih’te bir gece bekçisi olarak yaşamını sürdürmeye çalışıyordu.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 8 tane daha açılacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan: 8 tane daha açılacak