Bugün Ömer Döngeloğlu'nun ölüm yıldönümü. Bu sebeple Ömer Döngeloğlu hakkında kimdir, neden öldü? soruları soruluyor. Döngeloğlu, yakalandığı koronavirüs nedeniyle tedavi gördüğü Başakşehir Devlet Hastanesinde 3 Mayıs 2020 tarihinde ölmüştü. Ömer Döngeloğlu’nun naaşı Edirnekapı Şehitliği'ne defnedildi.
ÖMER DÖNGELOĞLU KİMDİR, NERELİ VE KAÇ YAŞINDA?
Ömer Döngeloğlu (d. 1968, Zile, Tokat),(ö. 03.05.2020 Istanbul COVID-19 ) Türk ilahiyatçı, yazar, program yapımcısı ve sunucusu.
İlkokulu Zile Altunyurt İlkokulu’nda, orta eğitimini Zile İmam Hatip Lisesi’nde tamamladı. Daha sonra Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Orta derecede Arapça ve İngilizce bilmektedir.
ÖMER DÖNGELOĞLU EŞİ KİMDİR?
Ömer Döngeloğlu'nun eşi Zeynep Döngeloğlu'dur. Koronavirüs nedeniyle vefat eden İlahiyatçı Yazar Ömer Döngeloğlu evli ve beş çocuk babasıydı.
1986–1996 yılları arasında memleketi Tokat'ta İmam-Hatiplik yaptı. Kamuda uzun yıllar çeşitli idari görevlerde çalıştı. İslam tarihi ve Siyer-i Nebi üzerine yıllarca araştırma, inceleme, okuma ve gezilerde bulundu.
Yakalandığı koronavirüs nedeniyle tedavi gördüğü Başakşehir hastanesinde 03.05.2020 tarihinde vefat etmiştir.
ÖMER DÖNGELOĞLU'NU ARKADAŞLARI ANLATTI
Ömer Döngeloğlu, koronavirüs nedeniyle geçen yıl bugün 52 yaşında hayata gözlerini yumdu. Yaşamı boyunca farklı din, dil ve ırkı zenginlik olarak gören Döngeloğlu, Türk milletinin en sevdiği ve saygı duyduğu din adamlarından birisi oldu.
Döngeloğlu’nu vefatının yıldönümünde yakın arkadaşları Aydınlık’a konuştu. Av. Şakir Özbek, arkadaşı Ömer Döngeloğlu’nu şöyle anlattı:
‘BİR KEDİYE ZULMEDİLSE GÖZLERİ DOLARDI’
“Ömer Döngeloğlu ile aynı memleketten aynı ilçeden olmamız dolayısıyla dostluk ve kardeşliğimiz hukukumuz 1989’lu yıllarda başlar. Ve vefatına kadar devam eden gerçek bir dostluk örneğidir. Vefatı benim için ana-baba'dan ayrılmak kadar hatta onlardan bile acıymış…
Ömer Döngeloğlu can dostum bizim dördüncü öz gardaşımız gibi ailemizin içinden biriydi. İstanbul'da olduğu her Allah’ın günü birbirimizi görmeden duramazdık. Yurt içinde birçok yere olduğu gibi yurtdışında da birçok ülkeye beraber gitmek nasip oldu. Vefatından önce Şubat başında Fas ve Endülüs gezisi yapmıştık. Yani unutulmaz anılarımız vardır. Hocamız geçen yıl 3 Mayıs'ta biz dostlarını zamansız erken bir vakitte öksüz bıraktı.
Hasbiydi, Anadolu insanıydı, garipti, yokluklardan tırnağıyla kazıyarak adeta kader yolculuğunu bugünlere ulaştı. O hepimize dost, sırdaş ve gardaş olmuştu. En önemli özelliği samimiyeti ve vefalı bir dost oluşuydu. Herkese vefa gösterirdi hal hatır sorar elinden geldiği kadar herkesin yardımına koşardı.
Vatan ve millet sevdalısı bir insandı. Farklılıkları zenginlik görürdü. Bütün muhabbet meclislerimizin kaynaştıranı toplayanı ve muhabbet kaynağımızdı. Yerine göre esprili nüktedan bir arkadaş, yerine göre en derin sohbetleri yapan dindar, yerine göre dünya siyasetini tahlil eden entellektüel biriydi.
Bir kediye bir köpeğe zulüm edildiğini duysa gözleri dolardı. O derece merhametliydi. Gönlü çok genişti vatana, millete hizmet eden her yiğit insanı canı gönülden severdi. Çünkü O bir Türkiye sevdalısı insandı... Onun olmadığı meclislerimiz hep bir eksikti, o her muhabbetin tamamlayıcısıydı.
Oturduğumuz mahalle kafemizde çok geceler her konuda muhabbetler ederdik. Bizlere uzun uzun Peygamber ve Sahabe hayatını anlatırdı hatta birçok zamanlar sohbet sabahlara kadar sürerdi. İnanın kelimeler Onun muhabbetini dostluğunu, kadirşinaslığını, vefasını anlatmaya yetmez. O Saf bir Anadolu çocuğuydu. Şöhretin afetini biliyor, şöhretin şehvetinden Allaha sığınırım diyordu.
Kim olursa olsun fotoğraf çekinmek isteyenleri hiç kırmıyor geri çevirmiyordu. Küçükle küçük, büyükle büyük olabiliyordu. Garip ve gurabaları, ihtiyaç sahibi insanları yakından gözetir elinden geldiği kadar maddi manevi yardım ederdi.
Gönül insanıydı. Bu toprağın tüm renklerini din mezhep dil renk ırk boy soy ayırt etmeden severdi... Bu topraklarda her kesimi insanın onu samimi sevdiğine şahidim. Birçok kez Anadolu’nun muhtelif yerlerine konferanslara beraber katıldım. Her renkteki mezhepteki her boy ve soydaki her farklı görüşteki insanların Ömer Hocayı bir ayrı sevdiğine şahidim. Vatan hainleri hariç her insan Ömer hocamı severdi. Sünniler kadar Alevi kardeşlerimiz de onun hayranıydı. Türkler kadar Kürtler de aynı sevgiyle onu severdi. Çünkü o Peygamber ve Ehli Beyt meftunu idi.
Tüm tedbirlere elinden geldiğince riayet etti ama yine de covid19 salgınına maalesef yakalandı... Hocam kronik diyabet hastalığı olan biriydi. Korktuğumuz başımıza gelmişti. 13 gün Hastane ve yoğun bakımda en üst seviyede tedavi görmesine rağmen mücadeleyi bedeni sürdüremedi.
Rahmet-i Rahmana yürüdü... Bu dünya ömrü sona erdi, yalnız bizler şahidiz ki Allah için yaşadı, Peygamber ve sahabeyi herkese anlattı. Onları "Önden gidenler" diyerek takdim etti. TV programlarında Asrı Saadet dönemini yerinden kutsal mekanlardan adım adım gezerek anlattı.
O Hz. Muhammed’in (AS) her yönünü anlattı özellikle de ahlakını hayatını insan tarafını merhametini, insan sevgisini, çocuk sevgisini, hayvan ve doğa sevgisini anlattı. Bizleri yetim bırakıp ÖNDEN GİDENLER den oldu. Can dostum, canım kardeşim, Ömer Döngeloğlu hocam. Her zaman kalbimizde muhabbetlerimizde ve anılarımızda yaşamaktadır, yaşayacaktır. Ruhu şâd olsun, mekanı cennet olsun...!
ÖMER DÖNGELOĞLU ESERLERİ
Peygamberin İzinde
Allah’a Adanmış hayatlar
Yeryüzünün yıldızları
Sözün Miracı; DUA
Allah Resulünü görenler
Peygamberimizin Dostları
Mus’ab bin Umeyr