YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Terör devleti İsrail’in Gazze’deki mazlum insanların üzerinde başlattığı vahşetlerin ilk günlerinden beri sık sık İslam ülkelerinin duyarsızlığını, birbirinden kopukluğunu ve ABD/İsrail ikilisi karşısında korkaklığını vurgulamıştım.
Soykırımcı İsrail, vahşetlerini bölgeye yaymak için elinden geleni yapıyor. Gazze’de büyük yıkım gerçekleştirdi. Bununla da yetinmiyor. Gün geliyor Suriye’yi, gün geliyor Yemen’i, gün geliyor Lübnan’ı bombalıyor, gün geliyor İran’a suikast düzenliyor. Yaratık bir zihniyetle yönetilen İsrail “Eceli gelen köpek cami duvarına işer” misali her yere saldırıyor. Yarınlarda İsrail’in hedef alacağı ülke sayısının genişleyeceğini herkes tahmin edebiliyor. ABD, Ortadoğu Bölgesinde işgal ve vahşet vekâletini İsrail’e bırakmış görünüyor. İsrail’in eline silahını veriyor, ona gelecek uluslararası baskıları, hukuki müeyyideleri engelliyor; İsrail de bu rahatlık içinde kuduz köpek gibi oraya buraya saldırıyor.
İslam ülkeleri ise sadece izliyor. Canından, kanından onbinlerce masum insan vahşice öldürüldü. Bunların yarısı bebek/çocuk olduğu halde bu vahşete karşı tek ses, yek yürek olup ayağa kalkmayı bile beceremediler.
Yıllardır süregelen İslam dünyası içindeki dağınıklık, kopukluk ve dayanışma sağlamadaki acziyet aslında bugün yaşadıklarımızın temelini oluşturmuştur. Batı emperyalizmi, İslam ülkeleri üzerinde yıllardır Müslümanları birbirine kırdırma planını çok sistemli bir şekilde uyguluyor. Yıllarca iki Müslüman ülke olan İran ve Irak’ı birbiriyle savaştıran, Irak, Suriye ve birçok ülke içinde mezhep kavgalarını kışkırtarak Müslümanları birbirlerine öldürten, sözde Müslümanlardan IŞİD isimli bir terör örgütü kurdurup sadece Müslümanları öldürten Batı’nın emperyalizm çarkı aynen dönmeye devam ediyor. Bu çarkın sürekli dönmesini de hep gaflet içindeki Müslümanlar sağlıyor. Mesele adeta arz-talep mevzusu gibi bir hale gelmiştir.
Düşünsenize İslam adına mücadele ettiğini söyleyen Hizbullah’ın lideri Hasan Nasrallah, İsrail tarafından öldürülüyor; tatlı dağıtarak bunu ilk kutlayanlar Müslümanlar oluyor. İsrailli yetkililer bile Müslümanlardan sonra bu ölümü tatlı yiyerek kutladı. Yıllardır mezhep kavgalarından birbirini yiyen Müslümanların hazin halidir bu işte… Müslümanlar birbirini Şii-Sunni diye yüzyıllardır boğazlıyor. Bu durum Müslümanları ortadan kaldırmak isteyen, onların vatanlarını işgal etmek isteyen ABD ve İsrail ikilisine yarıyor.
İslam dünyasının hali şairin dizelerindeki gibidir: Her zaman her yerde Müslümanların/ Müslüman kırdığı çağda yaşadık.
İslam dünyasındaki istikrarsızlığın, kaosun, çaresizliğin, gafletin, vurdumduymazlığın bedelini son ödeyen Gazze’deki masum, mazlum Müslümanlar olmuştur.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman'ın, geçtiğimiz günlerde yaptığı “Filistin meselesi kişisel olarak umurumda değil, kendi ülkemin çıkarlarını düşünüyorum” açıklamasından sonra diyecek söz kalmıyor ve bahsettiğimiz bu durum bir kez daha tescilleniyor sanırım!
Dünyadaki tüm Müslümanların kıblesi Kâbe-i Şerif’in ve yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed’in mezarı Mescid-i Nebevî’nin bulunduğu Suudi Arabistan’ı yöneten adam bunları diyebiliyorsa, başka kime ne diyebiliriz ki? Yarısı çocuk olan onbinlerce masum Müslüman öldürülmüş ama kutsal değerleri uhdesinde bulunduran adam “umurumda değil” diyor. Yazıklar olsun.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Selman'a herhalde en güzel cevabı merhum Mehmet Akif Ersoy’un şu dizeleri verecektir.
“Irzımızdır çiğnenen, evlâdımızdır doğranan...
Hey sıkılmaz! Ağlamazsan, bâri gülmekten utan!..”
Bugün mazlumların bu çaresiz halini umursamayanlar, yarın aynısını kendisi yaşayacaktır.