Türkgün Başyazı O gün vicdanınıza kayyum olarak şeytan atanmıştı

O gün vicdanınıza kayyum olarak şeytan atanmıştı

Kaynak: Yıldıray Çiçek

Biliyorsunuz, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Hançerlendim” diyerek veda ettiği CHP Kurultayı’nda Özgür Özel, partinin yeni genel başkanı seçilmişti. Bu kurultayın ardından tartışmalar bizzat CHP’liler tarafından başlatıldı ve parti içinde sular hâlâ durulmuş değil. İddialara göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin maddi kaynakları kullanılarak delegelerin iradesi parayla yönlendirildi; bazı delegelere cep telefonu hediye edildi, hatta kapalı döviz büroları üzerinden çeşitli mali işlemler yapıldığı da öne sürüldü. Tüm bu şaibeleri CHP’ye yakın yazarlar ve yorumcular gündeme taşımıştı. Bazı eski CHP yöneticileri ise konuyu doğrudan yargıya taşıdı. 

Bu gelişmelerle birlikte, “CHP’ye kayyum atanabilir mi?” sorusu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonlarla eş zamanlı olarak kamuoyunun gündemine oturdu. Tam da bu tartışmalar yaşanırken, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’ndan dikkat çekici bir açıklama geldi. 

CHP’ye yeniden yakınlaşma sinyalleri veren Dervişoğlu, şunları söyledi: 

“Cumhuriyet Halk Partisi’ne kayyum atamaya kalkışmak, ancak siyasi bir çılgınlık olarak tarif edilebilir!” 

Ben de bu köşede onun bu hararetli sözlerine yönelik “MHP’ye çılgın gibi kayyum istiyordun!” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Kendisi bu yazıya, bir basın toplantısında şu ifadelerle yanıt vermişti: “Biz, MHP’nin idare biçimindeki yanlışlıklardan hareketle olağanüstü kongre talebiyle imza topladık. Yeterli sayıya ulaştık ve bu imzaları parti genel merkezine ilettik. Parti, kongre yapmaktan kaçınınca, mahkemeye başvurduk. Mahkeme, çağrı heyeti belirledi ve kongre yapılmasını sağladı. Bizim talebimiz kayyum değildi. Bugün MHP’ye yakın bir gazetede bir köşe yazarı bu durumu istismar etmiş. ‘CHP’de kayyuma karşı, MHP’de kayyumu savunuyor’ diyor. Böyle bir talebim hiçbir zaman olmadı. Kayyumu hayatım boyunca savunmadım, bugün de savunmam. CHP’nin iç meselesine gelince... Bahsettiğiniz konu, kongrenin adil yapılıp yapılmadığıyla ilgilidir. Kongre süreçleri, takvime göre işler. İtiraz edersiniz, Seçim Kurulu değerlendirir ve karar verir. Bu süreç, öyle bir süreç değildir.” 

 

Ancak gelin görün ki… 

Bizzat CHP’lilerin, “Şaibe var, parayla delege satın alındı” diyerek mahkemeye taşıdığı bir kurultayın akıbeti hakkında “CHP’ye kayyum atamak çılgınlıktır” diyeceksin ama MHP’ye “kongre yapılsın” bahanesiyle kayyum atandığında sessiz kalacaksın, öyle mi Müsavat Bey? 

Bugün “CHP’ye kayyum atamak siyasi bir çılgınlıktır” diyorsun da geçmişte içinde yer aldığın “Değişimci” grubun MHP’ye kayyum atanması sürecinde neden benzer bir açıklama yapmadın? 

Belki “MHP’ye kayyum atayın” demedin; ama o sürecin tam da merkezindeydin ve CHP’ye yaptığın gibi “Bu bir çılgınlık” diye kendini ortaya da atmadın! 

Bu yanardöner çabanın savunulabilir hiçbir tarafı yok. 

Hatta öyle gözünüz dönmüştü ki, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin tam kalp ameliyatı olduğu gün imzaları MHP Genel Merkezi’ne getirip teslim etmiştiniz. İmza sayısı üzerinden, içinde bulunduğunuz kalitesiz ve gözü dönmüş kadro Liderimizin sağlığıyla bile dalga geçmişti. 

Asıl işte o gün sizin kalbinize, vicdanınıza, vefanıza, mazinize kayyum olarak şeytan atanmıştı. Müsavat Bey, ben bir durumu istismar etmiyorum. Bu, tarihin hafızasında yer etmiş bir gerçektir. 

Son sözü, değerli sanatçımız Osman Öztunç’un dizeleriyle söyleyelim: 

“Namert sofralarda aşlar devrilsin 

Temeller, duvarlar, taşlar devrilsin 

Siyaset meydanında başlar devrilsin 

Kahrolsun devran!”

 

Yorumlar
E
Erdoğan Sinirli 5 gün önce
Yüreğine sağlık Vesselam Cuk oturmuş sofisata dervişe
BEĞENME
0
CEVAPLA
Türkgün Gündem MHP Lideri Devlet Bahçeli'den CHP'ye sert tepki! "Milli Eğitim Bakanımız yalnız değildir"

MHP Lideri Devlet Bahçeli'den CHP'ye sert tepki! "Milli Eğitim Bakanımız yalnız değildir"

MHP Lideri Devlet Bahçeli sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu.

MHP Lideri Devlet Bahçeli sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu.

KAYNAK: Haber Merkezi

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamaları;

Akıl, insana bir tarafta asıl amacının ne olduğunu diğer tarafta da o amaca nasıl ulaşılacağını öğretip gösterir. Mühim öncelik müessir bir akla sahip olmak ve onu fonksiyonel olarak kullanabilmektedir. Aklı karışık olanların fikir, fiil ve eylemleri tutarsızdır. Bu tutarsızlığın ardı ve akıbeti ahlak ve etik ihlallerine, mana ve muhteva ilkesizliklerine, bundan da ötesi karanlık ve kuralsız siyasal ilkelliklere ortam açacaktır.

Türkiye’mizin ortak akıl ve ortak yaşama azmi uzun süredir tehdit altındadır. Toplumsal düzen ve siyasi istikrar ile rejim ve yeni hükümet sistemi yalan, iftira ve ihanet karışımından mülhem tahrip ve tahrik akınına maruzdur. Tarihimizin muzaffer ve muhteşem dönemlerinde Allah’ın bir lütfu olarak tebarüz eden devlet ile milletin aynı hedefe kilitlenme gerçeği yeni yüzyılda müstahkem şekilde tesirini gösterince dış bağlantılı bozguncu mihraklar, ihanete teşne bunalım mimarları telaşa kapılmışlardır. Sosyal barışımızı, siyasi huzurumuzu, iç asayiş ve güvenlik yapımızı dinamitlemek isteyen fırsat düşkünü fitne/fesat markası çevrelerin ziyadesiyle hareket ve heves içinde oldukları gözlemlenmektedir.

CHP Genel Başkanı’yla birlikte yanında ve yöresinde hizalanan edep ve erdem muhalifi menfaatperest yoldaşları demokrasinin imkan ve iradesini hiçe saymaktadır. Sokak kuytularında ikbal arayışına girişmişlerdir. Ayaklanma ve isyan çağrıları subliminal mesajlara iliştirilmiştir. Üniversite gençliğinin kışkırtılmasından sonra küçük gruplardan müteşekkil lise öğrencilerinin ajite edilip okul önlerinde protesto nöbetine sokulması, milli eğitim sistemi içinde rutin ve mutat bir uygulamanın manipülasyonundan medet umulması suçtur, sorumsuzluktur; dahası insaf, izan ve vicdan yokluğudur.

Milli Eğitim Bakanımız yalnız değildir, CHP Genel Başkanı’nın iğrenç sözleri bumerang gibi kendisine dönmüş ve şahsıyla örtüşmüştür.

Öğrencilerimizin velileri evlatlarına sahip çıkmalıdır. Okuyan-okumayan her çocuğumuz çok değerlidir. Onların geleceği Türk milletinin geleceğidir. 12-24 yaş kuşağındaki evlatlarımızın istismar ve israfına göz yummak aynı zamanda istiklalimizi ve istikbalimizi riske atmaktır. Anneler-babalar CHP’nin kara kampanyasına itibar etmeyerek çocuklarının heba ve heder olmalarına engel olmalı, set çekmeli, duvar örmelidir.

CHP’nin sokak provaları, yasa dışı sol ve marjinal grupların alçak provokasyonları çocuklarımızı değirmen taşı gibi öğütme, geleceklerini mahvetme esasına dayalıdır. Güya demokratik hak arama iddiasıyla yapılan haksız ve hukuksuz protesto gösterilerinin varacağı yer kaybolmuş ve pişmanlıklara hapsolmuş bir hayattır.

Hiçbir evladımızdan vazgeçemeyiz. Onların her biri göz nuru, gönül surumuzdur. Öğrencinin yeri okuldur, sınıftır, kütüphanedir, aile sıcaklığıdır, laboratuvardır, çağın gereği olan kavram, kuram ve bilgilerle donanmaktır.

Üstelik sosyal medyada halkımızı yanıltıcı ve kuşkuları yoğunlaştırıcı iddiaları ahlaksızca paylaşanlar, ileri geri spekülasyon yapanlar, CHP’ye kayyum atanacak tantanası koparanlar içimize kadar yuvalanmış şeytanlardır.

Bir kaşık suda fırtına çıkaranların niyeti halis ve hakkaniyetli değildir. CHP’ye kayyum hem doğru değil hem de mümkün değildir. Zira CHP zaten fiili vesayet ve kayyum yönetimiyle kendi kendini yiyip bitiren canlı bir organizmaya dönüşmüştür. Mağduriyet pozlarına aldanacak hiç kimse yoktur. Herkes ne konuştuğunu, ne söylediğini bilmek ve bunun ahlaki idrakine ermek mecburiyetindedir.

Türk ve Türkiye Yüzyılını lekelemeye, milli birlik ve kardeşlik duygularımızı linç etmeye kalkanlar elbette hukuken ve siyaseten sorumluluktan kurtulamayacaktır. Türkiye’mizin imaj ve prestijiyle maksadı muğlak ve muallak taktikler kapsamında oynayanlar eninde sonunda çuvallayacaktır. Türk milleti yegâne güvencimizdir. Türkiye Cumhuriyet’i kıyamete kadar var olacaktır. Tam tersi istikamette çırpınan ve uğraşan kim veya kimler varsa onların alayıyla hem bu dünyada hem de Ruzi Mahşer’de hesaplaşmamız kaçınılmazdır.

Ayrıca TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder’e acil şifalar diliyorum. Sırrı Bey, Allah’ın yardımı, doktorlarımızın desteği ve kendi direnciyle inşallah bu zor günleri atlatacaktır. Terörsüz Türkiye hedefinde inanıyorum ki daha yapacağımız pek çok şey vardır.

Sırrı Bey’in sağlık durumundan dolayı TBMM Genel Kurulu çalışmalarına ara verilmesi Danışma Kurulu’nda kararlaştırılmış ve sadece parti grup başkanvekillerinin geçmiş olsun mesajlarından sonra birleşim kapatılmıştır.

Ancak böylesi hassas bir günde bile CHP korsanvari bir oldubittiyle kriz çıkarmıştır. Birleşimi yöneten CHP’li Meclis Başkanvekili yasa, anayasa ve içtüzüğe aykırı şekilde Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararı CHP’li Katip Üye’ye okutmuştur. Siyasi terbiye ve teamül karşıtı bu davranış en hafif tabirle sinsilik, kötü niyetlilik, densizlik, işgüzarlık ve kabalıktır. CHP işte budur.

CHP’li Meclis Başkanvekili ve CHP’li Katip Üye derhal istifa etmelidir. Oturdukları makamın ağırlığını taşıyamayacak kadar yetersiz, kifayetsiz ve maalesef muhterislerdir. Milletvekilliği düşürülen bir şahsı arkalama çabası boşuna bir gayrettir. Yetki aşımından kaynaklı işlem yok hükmündedir.

CHP, millet iradesine hakaret etmiş, TBMM’nin saygınlığına gölge düşürmüş, görevi kötüye kullanmış, gizli gündemle arkadan dolanmış, tedavi altında bulunan Sırrı Bey’e de büyük bir haksızlık yapmıştır.

CHP ve yönetimi bitmiş bir hikayenin siyaset ayağıdır. Bu zihniyetten hayır gelmesi pirenin deveyle güreş tutmaya cüret etmesi kadar absürt ve deli saçması bir beklentidir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *