Esenyurt, Mardin, Batman ve Halfeti Belediye Başkanları silahlı terör örgütüne üye olma, silahlı terör örgütü propagandası yapma suçlarından dolayı görevlerinden alındılar ve yerlerine kayyum atandı. Daha önceki kayyum atamalarında olduğu gibi, bunlarda da yine o iğrenç “Kürt oldukları için görevden alındılar” propagandasına başladılar. Bu propaganda emin olun aklını, şerefini, namusunu kaybetmiş olanların propagandasıdır. Bu propagandayı yapanların hiçbiri görevden alınan ve yerine kayyum atanan belediye başkanları için “ Halka hizmet etmek için seçilmiş belediye başkanı nasıl olurda terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık yapar?” diye sorgulama yapmıyorlar.
“Kayyum halkın iradesine sıkılmış kurşundur” diyenler, terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklıktan dolayı askerimize, polisimize, vatandaşa sıkılan kurşunlara neden sessizler? Asker, polis, vatandaş halk değil mi?
DEM kendinden önceki HDP ve diğerleri gibi, kazandığı tüm belediyeleri Anayasa’nın ilk dört maddesine kalkışma hareketine dönüştürmedi mi? Yerel seçimlerden hemen sonra Türk bayrağı, Türkçe, Atatürk, şehit ve gazi düşmanlığı yapmadılar mı? Belediye binalarında terör propagandası için PKK marşlarını çalmadılar mı?
Şimdi “Kayyum halkın iradesini gasp etmektir” diye yaygara yapanlar, Hendek-Çukur terör olaylarında HDP’li Belediyelerin PKK’nın terör eylemlerine nasıl lojistik ve finansman desteği sağladığını unuttular mı?
Bir belediye yol, su, park, bahçe işleriyle, spor, eğitim ve sağlık tesisleriyle, hayvan barınaklarıyla, huzurevleriyle ve benzeri faaliyetlerle yani halka hizmetle anılması gerekirken, bir belediyenin terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklıkla ne işi olur? İşi olursa da bunun cezası gözaltına alınma, tutuklanma ve yerine kayyum atanmadır.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin “Belediye başkanları ya adam gibi görevlerini yapacaklar, ya da Türk devletinin hukuk sınırları içinde aldığı meşru ve haklı tasarruflara katlanacaklardır.” vurgusu da işte bunun içindir.
Kayyum atanmasına karşı çıkanlar, görevden alınan belediye başkanlarının terör örgütleriyle irtibat ve iltisakı hakkında yüzde yüz kanaat sahibi olsalar bile sırf iktidar karşıtlığı için çalışıyorlar. Çok sıkışırlarsa da “belediye bünyesinden yeni biri seçilsin” diyorlar. Sanki yeniden seçilen kişi terör örgütüne yardım ve yataklık sistemini sürdürmeyecek?
Terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık yapanları savunup, Türk devletinin aldığı hukuki tedbir ve önlemi “hukuksuz ve demokrasi karşıtı” görmek akıl işi değildir. Bir kişi belediye başkanı seçiliyorsa görev alanı neyse onu yapacak. Belediye imkanlarını terör örgütlerine peşkeş çekmeyecek… Böyle olursa niçin kayyum atansın?
“Başkanlar Kürt olduğunu için kayyum atanıyor” iftirası alçakça uydurulan bir etnik fitnedir. Bu etnik fitne ateşine kimse odun atmamalıdır. Görevden alınan ve kayyum atanan belediye başkanlarına sorulacak tek soru, “Terör örgütü PKK’ya niçin yardım ve yataklık yaptınız” ve “Terör örgütü PKK’ya cephe almayı düşünüyor musunuz?” olmalıdır.
Evet, seçilen belediye başkanları halkın oyuyla seçiliyor ama bu seçilme hakkı kimseye Anayasa suçu işleme, terör örgütlerine yardım ve yataklık yapma hakkı vermiyor.
Teröre bulaşmadan, yasal sınırlar içinde ve etnik kökenin ne olursa olsun sadece görevini yap bakalım bu ülkede kayyum atanıyor mu o zaman görürsün!
Hiç kimse teröre yardım ve yataklığı “Demokrasi, hukuk, halk iradesi” gibi süslü kavramlarla örtmeye çalışmasın…
Türk devletinin terörle mücadelesi her cephede sürüyor. Türkiye’de terör sıfırlanır, Türkiye’deki tüm partiler teröre cephe alırsa zaten “kayyum” uygulamasına gerek kalmaz. Bu kadar basit bir mantığı niye anlamıyorsunuz, beynine “terör kayyumu” atananlar?
YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN