Ne CHP Grup Başkanvekiliyken ne de CHP Genel Başkanı olduktan sonra milli ve manevi değerlere sahip çıkan tek bir duruşuna şahit olamadığımız Özgür Özel; Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna muhatap olmasının ardından tüm maskesini düşürmüştür. Gerçek yüzü artık çok daha net bir şekilde ortaya çıkarken psikolojik dengesinin yerinde olmadığı da açıkça anlaşılmaktadır.
Genel başkanlık koltuğunu Ekrem İmamoğlu’na borçlu olan Özel, ona yaranmak uğruna hem Türkiye’yi hem de Atatürk’ün mirası olan CHP’yi ateşe atmaktan çekinmiyor. Pervasızlıkta, hadsizlikte ve siyasi sorumsuzlukta sınır tanımadan ilerliyor.
Halkı sokağa çağırması, CHP’lilere ve yandaşlarına “Polis barikatlarını yıkın, geçin!” talimatı vermesi, Saraçhane’deki gösteride ise “Buradan bir halk oylaması yapalım, polisle çatışalım diyen el kaldırsın!” cümlesini sarf etmesi — ki bunu “çatışmalara dikkat edelim” derken dahi söylemiştir ve “evet” diye bağıranlar da olmuştur — durumun vahametini gözler önüne sermektedir.
Milli ve yerli sermayeyi boykota çağırması, ABD ve İngiltere’ye adeta yalvarırcasına temaslarda bulunması, son olarak da Yunanistan’ın eski Başbakanı Papandreou’yu CHP Genel Merkezi’nde ağırlayıp ona “Özgür Özel ile gurur duyuyoruz, Ekrem İmamoğlu ile gurur duyuyoruz” dedirtmesi; Özgür Özel’in hangi çizgide durduğunu görmek isteyen gözler için tüm çıplaklığıyla ortaya koymuştur.
Tüm bu başlıklar bir yana her biri kendi içinde tartışılabilir. Ancak Özgür Özel’in İngilizlere yönelik “Terkedilmiş gibi hissediyoruz” şeklindeki yakarışı; ömrünü emperyalizme karşı mücadeleyle geçiren ve “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyerek bir milletin kaderini değiştiren Atatürk’ün mirasına yapılabilecek en büyük ihanettir.
Çağımızın İngiliz Muhipleri Cemiyeti temsilciliğine soyunan CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, her yanından yolsuzluk ve rüşvet fışkıran İBB’ye yönelik bir operasyon sonrasında İngilizlere yaptığı çağrı; Atatürk’ün kurduğu partide “Atatürkçüyüm” diyen herkesin hem ayıbı hem de sorumluluğu olmalıdır.
Özgür Özel’in şu sözleri, tarihi bir bağımsızlık mücadelesinin mirasçıları açısından utanç vericidir:
“Nasıl bir gerekçesi var? Nasıl bir sebebi var? Bütün Avrupa tepki gösteriyorken, İngiliz İşçi Partisi'nin, Stanley'in bu konuda herhangi bir şey söylememesini gerçekten anlayamıyoruz. Terk edilmişlik hissediyoruz. İstanbul’un büyükşehir belediye başkanını alıp hapse koyuyorlar ve İngiltere buna ses çıkarmıyor. O zaman bu nasıl dostluk, bu nasıl kardeş parti...”
Bir CHP Genel Başkanı’nın, İngilizlerden Türkiye’nin iç işlerine müdahale talebinde bulunarak “terk edilmişlik” duygusuyla seslenmesi, Atatürk’ün kemiklerini sızlatacak niteliktedir. İngiltere’nin derdi de sizin bulaştığınız yolsuzlukları ve rüşveti savunmak ise o da ayrı bir rezalettir.
Özgür Özel’in eline bir mikrofon alıp İngilizlere şu şarkıyla seslenmediği kalmıştır:
İster yanımda ol,
İster dünyanın ucunda,
Sen benim her şeyimsin, unutma...
N’olur affetsen,
Ölüymüşüm sensizken...
Sen masalken, ben uyumazdım bitmeden...
Terk etme beni...
Terk etme...
Terk etme beni...
Terk etme...
Terk etme...
İngilizlere “Terk edilmişlik hissediyoruz” diye seslenen Özgür Özel, sevgilisini ya da patronunu kaybetmiş bir İngiliz Muhipleri Cemiyeti mensubu gibi adeta tarihimizin çağımıza yansımasıdır. Yunanlıların hayranlık duyduğu Ekrem İmamoğlu’nun siyasi ve kişisel çıkarları uğruna Özgür Özel, Atatürk’ün aziz hatırasını hiçe saymakta hiçbir sakınca görmemektedir. Dahası, Yeni CHP’liler de bu halden memnun olmalılar ki kendisini yeniden genel başkan seçmekte beis görmediler.
Yazık…
