YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Merhum Mesut Yılmaz’ın “AB’ye giden yol Diyarbakır’dan geçer” şeklinde talihsiz bir sözü olmuştu. Ondan sonra birçok siyasetçi de Diyarbakır’ı odaklayarak benzer cümleler kurdu. Türkiye’nin başkenti Ankara iken, bu Diyarbakır’ı odaklama sevdası bölücü odakların ve emperyalist güçlerin hayalindeki atmosfere katkı sağlamaktan başka bir amaç taşımıyor. Mesele vatan toprağı olan Diyarbakır’ı ziyaret etmek yahut orayı odaklayarak cümle kurmaktan ziyade, Diyarbakır merkezli kurulmaya çalışılan bölücü misyona katkı sağlamaktır.
Her nedense oraya gidenin dili ve bedeni farklı bir hal alıyor. Bölücülere şirin gözükmek için açılımlar, özgürlükler dillendirenler Türkiye’yi ateşe atmaya çalışmaktadır.
Çözüm sürecinde de Diyarbakır odaklı çok yanlış ifadeler ve uygulamalar olmuştu. Çok şükür terör örgütü PKK’ya karşı, tavizsiz silahlı mücadele başladığından beri o günler geride kaldı.
Son yıllarda Diyarbakır odaklı bölücüleri memnun etme mesaisini DEM ortaklı siyaset yapan CHP yapmaktadır…
Kemal Kılıçdaroğlu 2022 yılında Diyarbakır ziyaretinde “Demokrasi Gelecekse Yolu Diyarbakır'dan Geçer” demişti. MHP Lideri Devlet Bahçeli o günlerde ona “Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer diyen Kılıçdaroğlu, senin yolun nereye çıkıyor? Karanlık yolculuğun nereye doğru gidiyor?” tepkisini göstermişti.
Bu yol niye hep Diyarbakır’a çıkıyor ki?
Ekrem İmamoğlu da ilk Diyarbakır’a gittiğinde terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklıktan görevden alınmış HDP’li Belediye Başkanlarıyla destek pozu vermişti. Daha sonra Diyarbakır’a yine gitti. Orada da sözde sanat galerisi adı altında yine PKK’lılarla poz vermişti. Giden CHP’liler asla Diyarbakır’da terör örgütü PKK’nın ve uzantılarının yaptığı bölücülüğe bir eleştiri getirmiyor. Zaten onlar sadece Diyarbakır’da değil ki, Ankara’da, İzmir’de İstanbul’da velhasıl Türkiye’nin her yerinde PKK ve uzantılarına karşı sahiplenme duruşundalar.
CHP’nin bu sicili sürerken, CHP’li yoldaş Mansur Yavaş’ın da Diyarbakır’a gideceğini; CHP’li 6 Belediye Başkanın eşiyle Diyarbakır’a giden Mansur Yavaş’ın eşi Nurşen Yavaş, “Mansur Bey de gelecek. Diyarbakır’ın görülmesi gereken çok yönü var” sözleriyle duyurdu.
“Mansur Yavaş’ın vatanın bir parçası Diyarbakır’a gidecek olmasına niye bu kadar şaşırdınız?” diye soru soruyorsanız mesele bu kadar basit değil…
“Mali özerklikten yanayım. Yerel yönetimler özerkliğini öncelikle mali özerklik yaparak belirlersiniz” diyen…
“HDP meşrudur. TBMM’de derdini anlatacaktır. Selahattin Demirtaş PKK’ya silah bıraktıracaktır” diyen…
PKK’lı Demirtaş’ın özgürlüğünü isteyenlere “İnşallah” diyen…
Partisi CHP’nin; PKK’nın tasma taktığı HDP-Yeşil Sol ve DEM ile yaptığı ittifaklara hiç itiraz etmeyen ve hatta o ittifakların nimetini yiyen…
İngiltere’de terör örgütü PKK’ya ve teröristbaşı Öcalan’a çok yakın duruş sergileyen İngiliz siyasetçilerle çok samimi poz veren…
Böyle bir profile sahip Mansur Yavaş’ın Diyarbakır ziyareti elbette akıl hocalarının verdiği “Diyarbakır’da bir yol arama ziyareti” olacaktır.
Yoksa Diyarbakır’a gittiğinde “Kahrolsun PKK, kahrolsun siyasi uzantısı DEM” diyeceğinden değildir. Sebebi ise CHP’dekiler terör örgütü PKK’ya ve siyasi uzantılarına “Bize siyasi oksijen verdiği sürece bizim düşmanımız değildir” gözüyle bakıyorlar. Özel, Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Yavaş; Diyarbakır’a tekrar tekrar gitsin emin olun yine de PKK ve uzantılarına zerre laf söyleyemez.
Hadi bu dörtlüye söyleyin, 2011’de Diyarbakır meydanından seslenen MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin şu sözlerini cesaretleri varsa orada da etsinler:
“Ya da millet olarak yalnızca Diyarbakır’dan değil, Anadolu’dan da atılacağız.
Yedi düvelin karanlık planları durmak bilmiyor.
Bunun için terörist PKK’yı taşeron olarak kullanıyor.
Dağlarımızdaki eli silahlı eşkıyayı sürekli besliyor.
Bir tarafta hepimiz varız, diğer yanda milletimizi ayrıştırmaya çalışan odaklar.”