ABD dahil 10 ülkenin büyükelçisi toplanıp “Osman Kavala’yı derhal serbest bırakın” açıklaması yayınladı. Bu her yönüyle bir emperyalist dayatma, bağımsız bir ülkenin yargısına yapılmış küstahlıktır.
CHP’nin başını çektiği Türkiye’deki sözde muhalefet, özde emperyalizm sözcüleri bu küstahlık karşısında yine Türk devletini ve hükümeti suçladılar. Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, yargısına apaçık müdahale etmeye kalkıyorlar ama Türkiye’deki sözde muhalefetin tek derdi bu atmosferin hükümete, iktidara nasıl darbe olacağını düşünmekten ibarettir.
Emperyalizmin Türkiye sözcüsü Kemal Kılıçdaroğlu, patronlarını korumak uğruna 10 ülkenin büyükelçisine ses çıkarmayıp, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın milli duruşunu “ekonomik meseleler” üzerinden gölgelemeye çalışmış… 10 ülke bir araya gelmiş sırtlan taktiği uyguluyor, Türkiye’ye ihanet etmiş Osman Kavala isimli PKK-FETÖ-YPG merkezli çalışan bir hainin serbest bırakılmasını istiyor ama Kılıçdaroğlu yine hükümeti suçluyor.
Aslında burada görülmesi gereken şudur. 10 ülkenin birleşip Osman Kavala açıklamasını yapmasından günler önce aynı Kemal Kılıçdaroğlu “Osman Kavala’yı ve Selahattin Demirtaş’ı serbest bırakın” demedi mi?
Hatta bunun cevabını “Osman Kavala Sorosçu’dur, Selahattin Demirtaş teröristtir, teröristin yeri de hukukun üstün olduğu tüm demokratik ülkelerde demir parmaklıkların arkasıdır” sözleriyle MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli vermedi mi?
10 Büyükelçinin aslında Kemal Kılıçdaroğlu’nun pasını gole çevirme girişimi vardır. Her milli konuda düşmanın gözü, kulağı ve dili olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun akıl hocası Dış Politika Başdanışmanı Ünal Çeviköz’ün “10 Büyükelçinin istenmeyen adam ilan edilmesi” karşısında Dışişleri Bakanımızı istifaya davet etmesi de emperyalizmin Türkiye’deki ana komuta merkezinin CHP olduğunu tartışmasız hale getirmiştir.
CHP Türkiye’nin hangi milli meselesi varsa ABD gözünden değerlendirmekte ve ABD’nin menfaatlerini önceliği olarak görmektedir. CHP son 5 yıldır zaten “Osman Kavala’yı ve Selahattin Demirtaş’ı serbest bırakın” propagandasının papağanı olarak ABD’nin yemiyle beslenmektedir. 10 Büyükelçinin Kemal Kılıçdaroğlu ve avanesinden ne farkı vardır?
Hepsi de aynı bakıyor, aynı görüyor, aynı dili kullanıyor.
Emperyalizmin her türlüsünü ezip yok eden Atatürk’ün emanet ettiği CHP’yi bugün emperyalizmin paspası haline getiren Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye’de “istenmeyen adamların” başında gelmelidir. Ya PKK kontenjanından ya da FETÖ kontenjanından ABD’nin büyükelçisiyle birlikte ABD’ye postalansa inanın Türkiye milli güvenlik tehlikesinden birini bertaraf etmiş olur.
Kavala ve Demirtaş ikilisinin serbest bırakılmasını istemek Türkiye üzerinde karanlık planı olanların bir talebidir. ABD ve Türkiye’deki muhalefeti bu noktada birleştiren güçlerin emeli gayet açık değil mi?