YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli, DEM’e el uzatıp “Türk ve Türkiye Yüzyılında sıfırlanmış terör ve bölücülük melanetinden sonra, aşımızı beraber taşıralım, işimizi birlikte artıralım, huzur ve güvenliğimizi el ele çoğaltalım.” ve “Gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin.” çağrısında bulununca birileri geçmişi anımsayarak “çözüm süreci” hayalleri kurmaya başladı.
Bu ülkede geçmişte bir “çözüm süreci” denendi. Bu çözüm sürecinin mantıksal ve hukuksal en büyük hatası; bölge halkının temel meselelerini muhatap almak yerine sanki Kürt halkının temsilcisiymiş gibi doğrudan İmralı ve Kandil’in ana hedeflerini tatmin edecek ölçüde HDP üzerinden terör örgütü PKK’nın muhatap alınması olmuştu. Çözüm süreci HDP üzerinden İmralı ve Kandil odaklı sürdürülürken, teröristbaşı Öcalan’ın o günlerdeki "Taleplerim gerçekleşmezse 500 bin kişilik halk savaşı olur" şeklindeki tehditleri zaten sürecin nereye gideceğini gösteriyordu. Çözüm süreci masallarının anlatıldığı günlerde, terör örgütü PKK Diyarbakır’da semt pazarında hamile eşi ile birlikte alışveriş yaparken Hava Astsubay Üstçavuş Nejdet Aydoğdu’yu ve Şanlıurfa’da da 2 polisimizi şehit etmişti. Terör örgütü PKK, bu terör eylemlerini bölücü taleplerini hızlandırmak için gerçekleştirmişti. Şehitlerimizden sonra Türkiye’de oluşan atmosfer “çözüm süreci” masalının artık kimsenin anlatamayacağı ve kimsenin de dinlemeyeceği noktaya gelmişti. Terör örgütü PKK ile masaya oturmanın sonucu her zaman budur. ABD, terör örgütü PKK’ya okyanus ötesinden yıllardır yaptığı silah yardımını “Hadi silahlarınızı bırakın, Türk devletine teslim olun” diye mi yapıyor?
Geçmişteki çözüm sürecinde HDP’ye “İmralı ve Kandil arasında postacı olun” denmişti fakat şimdi MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin günümüzdeki DEM’e çağrısı “Gelin Türkiye’den yana olun ve teröre cephe alın” şeklindedir.
Niye herkes hükümetten, Cumhur ittifakından, Türk devletinden geçmişteki gibi yeni bir “çözüm süreci” bekliyor ki?
Geçmişte çok yanlış bir yaklaşımla terör örgütü PKK muhatap alınarak çözüm süreci denendi ve olmadı. O günlerde olmayacak duaya amin denilmesi istendi adeta…
Türkiye’deki çeşitli unsurlar hükümetten PKK’nın taleplerini gerçekleştirmek için DEM ile bir “çözüm süreci” istiyor da niçin sadece DEM’den Türkiye’den yana olacak bir “çözüm süreci” istenmiyor?
Hadi DEM, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Gelin teröre cephe alın” çağrısını ölçü alarak, “Biz, bu saatten sonra Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü, milletin kardeşliği yanında yerimizi alıyoruz. ABD’den silah alarak bölgede ve ülkemiz üzerinde terör yaratarak, ülkenin huzurunu bozan, canlar yakan terör örgütü PKK ile bir bağımız kalmadı. Türkiye’nin huzurunu ve güvenliğini sağlayan askerimize, polisimize atılan her kurşunu lanetliyoruz. Bundan sonra Doğu ve Güneydoğu bölgesinde her vatandaşımızın derdini dert edineceğimiz gibi, Türkiye’nin her karışında etnik kökeni ne olursa olsun her vatandaşımızın temsilcisi olacağız. Sayın Bahçeli’nin çağrısına uyarak Türkiye partisi olacağız” kararı alsın… Bu kararı alabilir mi? Elbette PKK’nın güdümünde olan DEM’in bu kararı alması mümkün değil. Geçtiğimiz hafta sonu Diyarbakır’da en üst düzey yöneticileriyle gerçekleştirdikleri eylemler, attıkları sloganlar bunun ispatlarıdır. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin attığı adım, yaptığı çağrı ve DEM’in durduğu nokta artık Türk milletinin ve özellikle de istismar edilen Kürt kökenli vatandaşlarımızın takdirine bırakılmıştır.
Türk devletinin ve hükümetinin şu an milletimizden destek gördüğü en güzel uygulaması, terör örgütü PKK’ya karşı silahlı mücadelesidir ve bu mücadelede aralıksız sürmektedir. Bundan da vazgeçilmeyeceğine göre, DEM’in yapacağı uzatılan iki türlü “Devlet” elini tutarak bu terör batağından kendilerini kurtarmaları olmalıdır.