Yıldıray Çiçek / TÜRKGÜN
Türkiye’de doların yükselme grafiği ekonomik belirsizliği tetiklediği gibi, bu hâl beraberinde fırsatçıyı, kolay para kazanmanın yolunu arayanı, vicdanı ve merhameti olmayanı da harekete geçirmiştir. Ekonomik sorunlar hem üreticiyi hem tüketiciyi elbette etkilemektedir. Ama bazıları da “Yağmurda ağlayanla gülen belli olmaz” misali bu ekonomik atmosferi vurgun dönemi olarak görmektedir. Her saat başı fiyat etiketi değiştiren marketler, stokçuluk yaparak malın piyasada bulunma oranını düşürerek zamları tetikleyen üreticiler de vardır. Zamanında makul fiyata ürettiği yahut aldığı ürünleri doların artışına göre piyasaya süren bir zihniyet peydah olmuştur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu durumun farkında olarak “Stokçuluk haramdır. Stokçuluk yapanlar bedelini ağır ödeyecek. Bu işin üzerine gideceğiz” demiştir. Gıda ve otomotiv sektöründe stokçuluk herkesin konuştuğu ve bildiği bir konudur.
Konuştuğumuz birçok esnaf bu sıkıntıyı “İhtiyacımız olanı paramızla dahi vermiyorlar. Nakit paramızla on alacaksak bize iki getiriyorlar ya da uzun süre oyalayıp stokta tutuyorlar” diye ifade etmektedir. Bu durum piyasayı çıkmaza soktuğu gibi, iğneden ipliğe her şeye zam furyası olarak yansımaktadır. Saat başı, günlük fiyat değişikliği kontrol edilmezse dar gelirli insanlarımız büyük sıkıntı yaşayacaktır. Enflasyonun dar gelirli vatandaşımızı ezdiği bir gerçektir. Tuzu kuru olanlar ve ülkemizin ekonomik durumunu istismar eden muhalefet vatandaşımızın bu gerçeğini anlamaz.
Türkiye terörle mücadele için 2 trilyon 256 milyar 48 milyon dolar harcarken, terör örgütleri ve teröristler yanında saf tutan muhalefetin vatandaşın ekonomik meselesine samimi yaklaşması mümkün mü?
ABD’den, Avrupa’dan, NATO’dan Türkiye’ye demokrasi ve özgürlük müdahalesi isteyen muhalefet bu ülkenin yüz karasıdır. Bunlar ülkemizdeki ekonomik meselelerin halk isyanına dönüşmesi için her haltı yiyecek kadar da bu toprakların maneviyatına uzaktırlar. Bunu da zaten geçtiğimiz haftalarda marjinal sol örgütler aracılığıyla birçok ilde denediler.
Hükümet bunların istismar alanına malzeme olan her şeyin önüne geçecek akılcı, inandırıcı ekonomik karar ve tedbirlerle vatandaşımızın içinde bulunduğu duruma merhem olmalıdır. Haksız fiyat artışları ve stokçuluk şu an en büyük meselelerden birisidir. Enflasyonun sosyal buhran olmaması için bir seferberlik başlatılmalıdır. Vatandaşlarımıza “porsiyon küçültün, az yiyin” demek yerine vatandaşımızın yarım porsiyonunu tam yapacak zengin gönüllere çağrılarda bulunulmalı yahut vatandaşımız ekonomik olarak tam porsiyon yiyecek hâle getirilmelidir.
Bilge Kağan’ın tarihler öncesi Orhun Yazıtları’na yansıttığı “Açları doyurdum, çıplakları giydirdim. Yoksul milleti zengin kıldım. Az milleti çoğalttım. Artık kötülük yok” sözleri sorumluluk sahibi olan herkese günümüzde büyük bir sosyal dayanışma çağrısıdır.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz hafta üretici firmalara “temel ihtiyaçların fiyatlarında yüzde 2 ile 5 arasında indirime gitmeleri” yönündeki daveti ve “Giyinme, beslenme ve barınma” sorunlarının hep birlikte, vicdan seferberliğiyle üstesinden gelmek mümkündür” şeklindeki dayanışma çağrısı da anlamlı olmuştur. Vicdan, merhamet bu toprakların özüdür. Fırsatçılar yanlış yoldan dönmelidir.