YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Bir olayda ya da herhangi bir durumda tüm gözlerin aradığı tipler için “Kambersiz düğün olmaz,” derler. Anayasa Mahkemesi’nin garabet kararları tartışılırken, yargıda FETÖ’den ihraç edilmişlerin tekrar göreve getirilmesi gündemde ana konu iken ve yine her seçim öncesi olduğu gibi, o “Konuşma ve yazılı açıklamalarımla Cumhur ittifakına nasıl zarar verebilirim?” geleneği ile bilinirken onun hakkında “İki gözümün çiçeği nerde kaldı?” diyorduk ki, yine bizi şaşırtmadı ve ortaya çıktı.
Daha önce ihraç edilme suçlarını açıklamadığı FETÖ’cüler için “Evime temizlik yapmaya gelen daire başkanlığından ihraç edilmiş bir kadın gördükçe, eşi polis olup ihraç edilmiş bir başka kadını gördükçe ben yerin dibine geçiyorum. Kırıkkale’den yumurta getirip kapı kapı dolaştıran bir genel müdür yardımcısı gördükçe ben felaket görüyorum. Bir benzinliğe gittiğim zaman bir Danıştay üyesinin pompa tuttuğunu gördüğümde acı duyuyorum. Bir lokantada bulaşıkçı olarak çalışan bir genel müdür gördüğümde perişan oluyorum.” şeklinde acındırma seansları yapan, "Kavala'nın tutuklu kalmasına hayret ediyorum”, “Demirtaş 3-4 yıldır tutuklu. Tutukluluk cezaya dönüşmemeli." açıklaması yapan Bülenç Arınç, kendine göre doğru zamanda yaptığı yazılı açıklamayla Anayasa Mahkemesi başkanı Zühtü Arslan’a sahip çıkmış.
Belki de Bay Zühtü tam da Bülent Arınç’ın geç kaldığını düşünerek merhum Necip Fazıl’ın “Ne hasta bekler sabahı, Ne taze ölüyü mezar. Ne de şeytan, bir günahı, Seni beklediğim kadar. Geçti istemem gelmeni, Yokluğunda buldum seni; Bırak vehmimde gölgeni, Gelme, artık neye yarar?” şiirindeki gibi sitem ediyordu ki, Bülent Arınç, “Sayın başkan, sizi ve size yoldaş olan işte, gönülde, fikirde bir olduğunuz çalışma arkadaşlarınızı çok seviyor ve takdir ediyoruz. Son zamanlarda size yöneltilen hakaretamiz ifadeler, istihza dolu cümleler, tezyif edici ithamlar ve tehditleri şiddetle kınıyorum.” açıklamasıyla sitemin daha da büyümesini engelledi.
Bülent Arınç, Bay Zühtü de kendi duygularını, düşüncelerini bulduğu için “Görev süreniz bittiğinde size olan vefa borcumuzu geçmişten bugüne ayrıca yazacağım." demektedir. Bay Zühtü’nün “Hak ihlali” kavramı ile hukuk zırhına aldıklarıyla, Bülenç Arınç’ın sahip çıktıkları hep aynı kişilerdir. Emin olun bu iki kişinin elinde imkân olsun, cezaevinde malum terör örgütlerinden kimseyi bırakmazlar. Bunların hukuk toleransıyla sahip çıktıklarına bakın, tamamı Atatürk’ün emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya çalışan, terör destekçiliği yaparak insanları hayattan koparan ve hayatını karartan kişilerdir. Terör örgütü PKK’nın elden çıkarıp isim değişikliğine gittiği HDP’ye bile hala ödül üzerine ödül verip kapatma kararı veremiyorlar. Bunlara sahip çıkmanın adını da “Temel hak ve özgürlüğün korunması” koymuşlar. Oysa Hz. Ali ne güzel söylemiş: Her şeyi affedin fakat vatanınıza ihanet edenleri asla affetmeyin.
Bu gibilere sorsanız, “hukuk” vatan hainlerini korumak için var sanki…
Bülenç Arınç hep ruh ikizi gibi gördüklerine sahip çıkmaktadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Anayasa Mahkemesi’nin aldığı garip kararlar…” vurgusu yaparken, Bülent Arınç ruh ikizi gördüklerinin garip kararlarını öve öve bitirememektedir. Bay Zühtü ruh ikizin sana sahip çıktı. Tencere yuvarlanmış tam kapağını bulmuş… İkiniz adına ne büyük bir mutluluk değil mi?