yıldıray çiçek / türkgün
MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin DEM’e yaptığı “Gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın” ve teröristbaşı Öcalan’a da DEM’in bulunduğu alanda “Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın.” çağrısının tartışıldığı ve bu çağrının Türkiye’deki terörün bitmesi için bir irade oluşturup-oluşturmayacağına dair beklentinin vücut bulduğu şu günlerde, terör baronları Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi'nin (TUSAŞ) Kahramankazan ilçesindeki yerleşkesine yönelik terör saldırısı organize etmiştir. Bu terör saldırısında 5 şehidimiz, 22 yaralımız var. ABD/İsrail taşeronu olan Kandil merkezli terör örgütü PKK, DEM ve teröristbaşı Öcalan’a yapılan çağrılardan acayip rahatsız olmuştu. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Teröre cephe al, terör örgütünün lağvedildiğini ilan et” çağrısı Kandil’in taşeron ruhunu örselediği için hemen sözde üst düzey yöneticileri olan Helin Ümit’e “Herkes şunu çok iyi bilmeli. Eğer bugün Kürt sorunu gündemde tutuluyorsa bu yürüttüğümüz silahlı mücadele sayesindedir, gerilla mücadelesi sayesindedir. Herkesin bu gerilla mücadelesine şükran borcu var. Gerilla mücadelesi sayesinde biz bugün nefes alıp verebiliyoruz. Eğer mevcut savaş gerçekliği içerisinde Kürt halkının meşru savunma güçleri olmasaydı Orta Doğu'nun yeniden şekillendiği bir dönemde Kürtlerin kendi kaderleri, kendi gelecekleri, varlıkları, kimlikleri hakkında konuşma güçleri olmazdı.” açıklamasını yaptırdılar. Kandil’in “Silahlı mücadele vazgeçilmemiz” açıklamasından bir gün sonra da TUSAŞ’a terör saldırısı düzenlendi. TUSAŞ’a saldırı çok planlı bir intikam saldırısıdır çünkü TUSAŞ, Türkiye’nin savunma sanayisinde üretimi sürekli olan bir kurumdur. Anka, Gökbey, Hürkuş, Akıncı, Aksungur, İHA ve SİHA'ların yapıldığı ve terör örgütlerine büyük darbe vuran daha birçok milli savunma üretimi yapan bu kurumun terör saldırısına uğraması, sadece terör örgütü PKK üzerinden değil, PKK’yı taşeron olarak kullanan ABD ve İsrail üzerinden de değerlendirilmelidir. Türkiye’nin milli savunma teknolojilerini üretmede bağımsız hale gelmesi ve ürettiklerinin kullanıldığı alanlarda etkili olması TUSAŞ’ın terör saldırısında hedef seçilmesine sebep olmuştur. TUSAŞ’ın ürettikleri karşısında en çok darbe yiyen terör örgütü PKK’dır. TUSAŞ’ın üretimleri sürdükçe ve büyüdükçe elbette PKK’ya vurulacak darbelerde çoğalacaktır. Hain terör saldırısından sonra bir TUSAŞ mühendisinin kameralara “Hainlere inat daha fazla çalışacağız, daha fazla üreteceğiz” diye haykırması bile tek başına gereken bir cevaptır.
ABD ve İsrail taşeronu PKK, Türkiye’deki gelişmelerden rahatsızdır. Bunu da sözde üst düzey yöneticilerine yaptırdıkları açıklamalarla göstermiştir. Terör taşeronu Kandil, varlık sebebini sürdürmek için ölme-öldürme sistemine elbette devam edecektir. TUSAŞ’a yapılan terör saldırısı bunun işaretidir. Türk devleti; Türkiye, Irak ve Suriye üzerinde terörle mücadeleye bir saniye ara vermeden mücadelesini sürdürmelidir. Bu günlerde “terörü durdurma odaklı” çağrı ve davetleri en çok tartışılan MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Hiçbir hain ve hasmane hesap tutmayacak, hiçbir kanlı ve kalleş proje milli birlik ve kardeşliğimizin karşısında tutunamayacaktır. Kiralık katilleri sahaya sürenler, terörizmi karanlık bir aparat olarak kullananlar sonuç alamayacakları gibi mücadele azmimizi de asla kıramayacaklardır.” şeklindeki sözleri şu an Türk devletinin var olan misyonudur. TUSAŞ’a yapılan terör saldırısı sonrası TSK’nin 29'u Irak, 18'i Suriye'nin kuzeyinde olmak üzere toplam 47 terör hedefini vurması sonucunda 2’si üst düzey olmak üzere toplam 59 teröristi öldürmesi de bunun delilidir. Elinde silahla terör eylemi yapan teröristlere uygulanacak tek çözüm, onları sarı torbalara doldurmaktır.