YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Türkiye’de siyaseti kişilerin özel hayatı üzerinden ve kasetle dizayn etme işini, terör örgütü FETÖ sistemli hale getirdi. FETÖ öyle bir zıvanadan çıkmıştı ki, bu tür kumpaslarında devletin polisini, istihbarat görevlilerini kullanıyordu. “Biz Biliyorduk” (Çete-Kumpas-Tezgah-İhanet-ABD-Darbe=FETÖ) isimli kitabımda bunları belgeleriyle yayınlamıştım.
İslam’a hizmet etme maskesiyle kurulmuş sözde bir cemaatin, Yüce Allah Hucurât sûresinde “Müslümanların ayıplarını (ve gizli şeylerini) araştırmayın…” emrini verdiği halde, yüce Peygamberimizin de “Birbirinizin özel ve mahrem hayatını araştırmayın.” öğütleri olduğu halde, siyasetçilerin evlerine kamera sistemi kurarak kumpaslar kurduğu ve sonucunda edindiği malzemelerle Türk siyasetini dizayn etmeye çalıştığı herkesin hafızasındadır.
Türk siyasetinde FETÖ’nün bu misyonunu hala sürdürenler var. Türk siyasetindeki dengeler hala hep özel hayat ve kaset üzerinden kurulmaya çalışılıyor. Kaset ve özel hayat kumpaslarına dayanamayan Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanı adaylığından çekilmesi yakın tarihin örneği iken, daha sonra Mustafa Sarıgül’ün kaset kumpasına muhatap edilmesi ve en güncel haliyle de Özgür Özel’in özel hayatına dair ortaya atılan iddialar bu misyondan sadece birkaç örnektir. Bu üç isimle ilgili iddiaları, kumpasları, tezgâhları, suçlamaları ortaya koyanların en başta CHP’lilerin olması da bu misyonu kimin yürüttüğünü göstermesi açısından önemlidir. Özel hayatı üzerinden siyasette etkisizleştirilmeye çalışılanlardan birisi eski CHP milletvekili, CHP Grup Başkanvekili ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı, biri mevcutta CHP milletvekili, biri de mevcut CHP Genel Başkanı…
Özel hayatla vurmanın en son hedefi CHP Genel Başkanı Özgür Özel olmuştur. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile Manisa Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay hakkında "yasak aşk" iddiasını ortaya atan kim? CHP üyesi gazeteci Ebru Küçükaydın… Özgür Özel için en ağır olan da herhalde kendi partisinden biri tarafından vurulmasıdır. CHP’deki güç kavgasının, bel altına kadar düşmesi CHP adına büyük bir çürümedir. CHP içinde gün geçtikçe bu halin artacağına ve güç kavgası yapanların birbirini bu yolla vuracağına dair bir atmosfer var. Özgür Özel hakkında “Yasak Aşk” iddiasını ortaya atan CHP üyesi gazeteci Ebru Küçükaydın’ın Ekrem İmamoğlu’na yakın biri olduğuna dair iddiaları güçlendiren fotoğraflar ve gazeteci Nagehan Alçı’nın “Kemal Bey’in ofisine önceki hafta yaptığım ziyarette bu dedikoduyu duymuş ve çok garipsemiştim. Sayın Kılıçdaroğlu etrafına çok dikkat etmeli, kendisinin bu iftira ve karalamalardan haberdar olduğuna inanmak istemiyorum.” Sözleri bu sürecin aslında CHP içinde “Kimin eli kimin cebinde belli değil” durumunu güçlendiriyor.
Elbette toplum önündeki siyasiler yaşantılarına, davranışlarına, ilişkilerine çok dikkat etmeli ama siyasilerin özel hayatına dair kumpasların, dedikoduların, iftiraların belirleyici olmasının da önüne toplumca geçilmelidir. Çünkü siyasilere özel hayat üzerinden kurulan tuzaklar, kuranların ahlak adına bir çabası değil, ülke üzerinde hesaplar ve siyasi menfaatler adınadır. FETÖ’nün özel hayatlara başlattığı bu kumpas, tezgah misyonu bugün Türk siyasetinde diri halde duruyorsa, bu aynı zamanda FETÖ’nün de hala diri durduğunun delilidir.
Muharrem İnce’ye, Mustafa Sarıgül’e, Özgür Özel’e yönelik itibar suikastinin CHP bünyesinde yayılıyor olması, söz konusu siyasi menfaat olunca CHP’lilerin kendi evlatlarını nasıl yiyebileceğine dair de ayrıca bir örnektir.