YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
Hamas ve İsrail arasında başlayan şiddetli çatışma, İsrail’in orantısız güç kullanarak gerçekleştirdiği vahşetle devam ediyor. İsrail, Gazze’ye aralıksız bomba yağdırıyor. Beşikteki bebekten yaşlı dedeye, kadından gencine herkesi öldürmekten zerre imtina etmiyor. Hamas’tan intikam almak yerine sivilleri öldürerek intikam alıyor. Zaten Filistinli sivilleri öldürmek, onlara işkence etmek İsrail’in yıllardır en büyük kabiliyetidir. Gazze’deki İsrail vahşetinde gördüğümüz manzara gerçekten yürekleri parçalıyor. İsrail bombasıyla öldürülen Filistinli çocuklar, mazlumlar insan olan herkesin kalbinde derin yaralar açmaktadır. İsrail bu manzaraları yıllardır tüm dünyaya izletiyor. İsrail’e dur diyen bir dünya iradesi olmadığı için de en iyi bildiği vahşeti aralıksız sürdürüyor.
Dünyada dini, ırkı ne olursa olsun herkesin insanlık duyarlılığında yaklaşıp önlemesi gereken bir savaş var ortada. Görmezlikten, duymazlıktan geleni yakacak bir insanlık sınavı bu… Bu sadece Filistinli siviller için değil, İsrailli siviller için de geçerlidir. Filistinli siviller yaşasın, İsrailli siviller ölsün yahut İsrailli siviller yaşasın Filistinli siviller ölsün yaklaşımı sadece ruhsal sağlığını yitirmiş kişilerin düşüncesi olur.
İlk Hamas’ın organize saldırısıyla başlayan daha sonra İsrail’in büyük vahşetine dönüşen Gazze’yi bombalama girişiminden sonra Türkiye’de özellikle sosyal medyada bu ve benzeri sapkın düşünceleri paylaşanlara da sık sık rastlamaya başladık. “İsrail ve Filistin’in tamamı gebersin” diyen mi ararsın, İsrail’in vahşetlerini meşrulaştırmak için “Araplar tarihte bize ihanet etmişti, Filistin İsrail’e toprak satmıştı oh olsun” diyen mi ararsın… Bombaların etkisiyle enkaza dönmüş evlerin altından emzikli bebek, parçalanmış çocuk cesetleri toplanırken merhametini, vicdanını kaybetmiş insanların bu tür propagandaları kim olursa olsun tek kelime ile iğrençliktir.
Tarihte “Araplar bize yanlış yaptı” diye bugün masum bebekler, çocuklar mı ölsün? Filistinli bazı yöneticiler, Türk milletinin milli davalarına hançer sapladı diye mazlum Filistin halkına vahşet mi uygulansın? İlk kıblemiz ve Müslümanların şerefi olan Mescid-i Aksa Siyonizm’e kurban mı verilsin? Müslümanlar için çok önemli bir anlamı olan Kudüs işgalci İsrail’e mi bırakılsın?
Yanlışı doğrudan, doğruyu yanlıştan ayırırsak mazlum insanlara nefes oluruz. Her şeyi birbirine karıştırırsak zaten ne insanlık erdemine ulaşırız ne de böylelikle mazlumlara sahip çıkabiliriz.
Dünyanın önünde durdurulması gereken bir İsrail vahşeti ve sona erdirilmesi gereken bir İsrail işgali var. İsrail ve Filistin’in kendi hakkı olan sınırlara çekilerek, yıllardır süren kanlı çatışmaların sona erdirilmesi dünya huzuru için şarttır. Fakat Ortadoğu Bölgesi’nde sürekli kanlı projeler peşinde koşan ABD’nin, bazı ülkelerin haritalarını değiştirme konusundaki hedeflerini sürdürmesi ve bunun için İsrail’i ileri karakolu gibi görmesi, bu huzurun önündeki en büyük engel olmaktadır. Sağduyulu devletler “İsrail-Filistin hakkı olan sınırlarına dönsün” derken, ABD’nin Türkiye’yi, İran’ı, Suriye’yi, Irak’ı bölerek bölgede dört parçalı sözde Kürdistan’ı kurmaya çalışması da İsrail’in ABD tarafından azdırılmasını sağlamaktadır. Öncelikle Batı’nın İsrail’e gaz veren desteği ortadan kalkmalı ve Ortadoğu bölgesindeki tüm ülkelerde kanlı çatışmalara karşı ortak bir tavır belirlemelidir. Mazlumların yaşaması için bu şarttır.