Hz. Ali’nin “Eğer zalim ısrarla zulme devam ediyorsa bil ki sonu yakındır! Eğer mazlum da ısrarla direniyorsa bil ki zafer yakındır!” şeklinde anlamlı bir sözü var. Tarihte de hep böyle olmuştur. Hiçbir zalimin vahşeti sonsuza dek sürmemiştir. Hiçbir mazlum da sonsuza kadar sahipsiz kalmayacaktır. Elbette gün gelecek zalim bedelini ödeyecek, mazlumlara uzanan bir el elbet olacaktır.
Zalim İsrail, bir yılı aşkın süredir zulmünde ısrar ediyor, mazlum Gazze de bu zulüm karşısında direniyor. İsrail adice, şerefsizce, alçakça mazlumların üzerine havadan bomba yağdırıp onları öldürse de karadan Hamas’la savaşında birçok Siyonist askerinin leşini kendisi topluyor.
Bu zulüm sürecinde en acı olan da 193 resmi üyesi olan Birleşmiş Milletler ’in (BM) etkisiz kalması, bu zulüm karşısında duyarsız davranmasıdır. Oysa Birleşmiş Milletler kâğıt üzerinde misyonunu “20. yüzyılın ilk yarısında yaşanan savaşların ve barışa yönelik tehditlerin tekrarını önlemek ve uluslararası barış ve güvenliği korumak amacıyla kurulmuştur.” cümleleriyle tarif ediliyor.
BM, insanlığın can düşmanı ABD ve onun peşine kuyruk olan devlet elinde oyuncak haline gelmiş ve bu misyonuyla alakasının olmadığını göstermiştir. BM’nin çalışma sistemi herhalde “Zulüm yapan güçlü ise ona dokunma” şeklinde çalışıyor.
193 ülkeyi bünyende toplayacaksın ve bu kadar devlet bir yılı aşkın süredir devam eden soykırımı engelleyen zerre adım atamayacak…
Kundaktaki bebeğe kadar 18 bin çocuk öldürülmüş, onbinlerce masum insan öldürülmüş, halen de günlük olarak çocukları öldürmeye devam ediyor. ABD ise bugüne kadar “Biz soykırıma ait delil görmüyoruz” açıklamasıyla İsrail’in vahşetlerini sürdürmesini destekledi. BM’de bununla birlikte sinek vızıltısı kadar etkisiz şekilde varlığını sürdürüyor.
Akıl alacak gibi değil, dünyanın gözü önünde bir vahşet sergileniyor. Hergün masum insanlar, çocuklar alçak İsrail’in bombalarıyla paramparça ediliyor, sözde medeniyet adresi gösterilen Batı, bu vahşet karşısında çok sıradan ve basit bir olayla muhatapmış gibi davranıyor. İnsan canı zaten Batı için hep değersizdi. Gazze’de buna eklenen bir başka değersizlik oldu.
Batı’nın dünya tarihindeki vahşeti milyonlarca insan öldürmekle şekillendiği için, ortakları İsrail’in Gazze’de vahşice öldürdüğü onbinlerce insan zerre bir şey ifade etmiyor. Bırak bir masum insanın canını, bu dünyada masum bir hayvanın canı ve sağlığı dahi insan olan herkesin nazarında önemli olması gerekirken, “Öldürmek için Gazzeli bebek arıyoruz” diyen şeytanın peydahladığı İsrail askerleri karşısında maalesef tüm dünya suskun... Türkiye ve Yemen dışında Gazze’nin kimsenin umurunda olmadığı çok net… Maalesef Yemen de Gazze’ye sahip çıkmasının bedelini de kaç gündür ABD ve kuyruklarının bombalı saldırısıyla ödüyor.
Bir gün elbet bu dünyadaki haydut, alçak ve duyarsız düzen değişecek, zalimin hesap verdiği, mazlumun özgüven kazandığı bir dünya düzeni oluşacaktır. Umudumuz ve temennimiz bu yöndedir.
İsrail eninde-sonunda hak ettiği muameleyi görecektir. O gün gelecek İsrail’in vahşetlerine susan dünya, İsrail’i kurtaramayacaktır. Çünkü masumların ahı birikti. Ne demişler: Mazlumun ahı indirir şahı Her şeyin bir vakti vardır.