Türkiye’nin temel meselelerinde iktidar ve muhalefetin el ele verip çözüm üretmesinden, sağduyulu bir kişinin rahatsız olması mümkün mü?
CHP “Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok.” sapkınlığından kurtarılsa kötü mü olur?
İktidar-muhalefet; terörle mücadele, ekonomik meseleler, sığınmacı yükü ile toplumun her kesimini ilgilendiren diğer konularda vatandaşımızın refahı ve huzuru için yan yana gelip ortak akıl ve çözüm üretse kazanan zaten Türkiye olur.
Ama son günlerin popüler kelimelerinden çıkarılmaya çalışılan sonuç da arayışlar da çok farklı…
“İklimi yumuşatalım /Bahar getirelim/ Gerginliği bitirelim /Gerilimi yok edelim/Özgürlüğü-Demokrasiyi canlandıralım / Uzlaşalım / Diyalog kuralım” gibi cümlelerin sonu hep terör örgütü PKK ile irtibat ve iltisaklı 3 kişinin özgürlüğüne dayanıyor: Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Can Atalay
Bu üç ismin; azmettirici, yönlendirici ve müdahil olduğu Hendek-Kobani-Gezi terör olaylarında 1000’in üzerinde kişi hayatını kaybetmiş ve binlerce vatandaşımız yaralanmıştı. Bu terör olaylarının tamamında kamu binaları, evler, işyerleri, araçlar yakılıp-yıkılarak Türkiye’nin ekonomisine de büyük darbe vurulmuştu. Bu terör olayları dünyada öyle imaj oluşturmuştu ki, “Türkiye terör ülkesi oldu. Turist olarak gidilmez, ekonomi için yatırım yapılmaz” atmosferini de beraberinde getirmişti.
Şimdi ise kalkmışlar, Türkiye’deki terör olaylarında bu kadar can kaybına ve yaralanmalara sebep olan ayrıca ülke ekonomisine zarar vermede başaktör olmuş Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Can Atalay gibilerin serbest bırakılması durumunda “Ekonomi coşar. Baharlar gelir” diyorlar… Ne kadar tuhaf değil mi?
O zaman bu üç kişi o terör olaylarında yitirdiğimiz canları geri getirsin, Türkiye’ye verdikleri milyarlarca dolar tutarındaki zararı da karşılasınlar olur mu?
Olur mu Pensilvanya maskotu Abdülkadir Selvi, olur mu sürekli PKK’nın siyasi uzantısıyla DEM’lenen Özgür Özel ve bunların korosunda yer alıp ciyaklayanlar?
Bu terör olaylarında başaktör olanları işaretleyerek “Onları serbest bırakırsak Batı bize para verecek” düşüncesi kadar aşağılık ve müstemleke bir kafa olabilir mi? Bu koro bunlar işte…
İklimin yumuşaması, baharın gelmesi, gerginliğin ve gerilimin bitmesi, özgürlük ve demokrasi arayışı gibi kavramlar/tanımlamalar çok mu basit, kalitesiz ve iğrenç ki sürekli bunları terör olaylarında başaktör olmuş ve terör örgütü mensubu kişilerin menfaatleri için kullanıyorsunuz?
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal Atatürk’e, böyle bir müstemleke kafası teklifte bulunamadığı için mi İngiliz himayesindeki Şeyh Sait, Seyit Rıza ve çetesi idam edilmekten kurtulamamıştı? Hem de yeni yeni ayağa kalktığımız Türkiye Cumhuriyeti’nin daha ikinci yılında Batı’nın tüm gücüne rağmen bu idamlar gerçekleşmişti. Şimdi ise sırf Hendek terör olaylarında 835 askerimizin, polisimizin şehit edilmesinde azmettirici olan PKK’lı Selahattin Demirtaş’a ve iş adamı maskesi altında PKK’ya hizmet eden Osman Kavala’ya özgürlük isteniyor. Yazıklar olsun…
“Yumuşayalım, gevşeyelim, pozitif olalım” atmosferinden şehit yakınları, gaziler, emekliler, ekonomik sıkıntı çeken halkımız değil de niçin PKK’lıların biti kanlanıyor? Bu işte bir tuhaflık yok mu?
Geçen hafta DEM’in sözcüsü, CHP’nin kanalizasyon kanalı Halk Tv’ye çıkmış “Yıllardır sürdürdüğümüz mücadele geleneğimize baktığımız zaman bir mücadele ve müzakere partisi olarak konumlandırıyoruz. Türkiye'nin bir normalleşmeye ihtiyacı var” diyerek verdiği tüm mesajlar “Bu süreçten terör örgütü PKK’nın misyonu nasıl faydalanır?” bilinçaltını besliyordu.
Sağduyu sahibi tüm siyasiler diyalog kursun, Türkiye’nin temel meseleleri için el ele verilsin, Türkiye’ye baharlar gelsin ama aşağılık müstemleke kafasından uzak durulsun.
Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaya çalışanlara, terör olaylarının başaktörlerine sağlanacak özgürlük, nasıl bir bahar getirecek? Böylelerine özgürlük olsa olsa emperyalizm uşaklarına özgüven ve cesaret getirmez mi? Böyle yapay bir bahar gelmektense, kar kış, tipi boran sonrası organik bir baharın gelmesi daha iyidir.
YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN