Türk devleti, 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra kurumsal hücrelerini temizleyerek çok yönlü sınır içi ve ötesi terörle mücadeleye başladı. Türkiye, Suriye ve Irak üzerinde o günden sonra aralıksız terörle mücadeleyi kararlı bir şekilde sürüyor. Irak cephesinde Pençe-Kilit operasyonları büyük ölçü de terör koridorunu bitirdi, o yönden gelen terör saldırıları engellendi. Suriye cephesinde ise üst üste yapılan operasyonlar birçok terör bölgesini “Güvenli bölgeye” dönüştürmemizi sağladı. Suriye’de ağırlıklı olmak üzere Irak’ta da terörle mücadele çok sistemli bir şekilde hala devam ediyor.
Beşar Esad rejiminin devrilmesinden sonra Suriye’deki gelişmelere dayalı terörle mücadele operasyonları Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu üzerinden sürerken, Türk Ordusu da terör örgütü YPG’yi bölgeden ve sınırlarımızdan silip atmak için son hazırlıklarını yapmaktadır.
Türk devleti ve Cumhur ittifakı, Türkiye’de ve bölgede terörü bitirme konusunda çok kararlıdır. Gerek Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın gerekse MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin tüm açıklamaları ve mücadelesi “Terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge” yaratma adınadır. DEM’e ve teröristbaşı Öcalan’a yapılan çağrıların sınırı da bununla ilgilidir.
Türk devletinin yumruğu sürekli terör örgütü PKK’nın başına inmektedir. Son terörist kalıncaya kadar da bu mücadelenin süreceğine dair Cumhur ittifakı yeminlidir. Bunu da zaten mevcut mücadelesiyle göstermektedir.
DEM’e ve teröristbaşı Öcalan’a yapılan çağrılarının içini bu yemin dışında dolduran kim varsa boş hayal kurmaktadır.
Terör örgütü PKK’nın siyasi uzantıları HDP-Yeşil Sol ve DEM ile sırasıyla ittifak kuranlar, işbirliği yapanlar “Cambaza bak” oynamak için bu çağrıları farklı alanlara çekmeye, toplumda farklı algılatmaya çalışmaktadır.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli DEM’e “Teröre cephe alın, ”, teröristbaşı Öcalan’a da “Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykır” çağrısını Türkiye’de AK Parti dışında hiçbir siyasi parti desteklemedi. Ünlü filozof ve bilim insanı Farabi “Sözün gereği, sorudur. Oysa konuşmanın gereği, başka bir şeydir fakat onun gücü çoğu zaman, bir şey hakkında sormanın gücüdür. “ cümlesiyle sorunun önemine işaret eder.
Biz de bu soru sorma önemine dayanarak CHP başta olmak üzere diğer uzantılarına sormak istiyoruz. Siz, terör örgütü PKK’nın terör eylemlerinin sürmesini mi istiyorsunuz ki, ortaklık ve işbirliği yaptığınız DEM’e yapılan bu çağrıya zerre destek vermediniz? Sizin terörü bitirmeye yönelik çözüm öneriniz nedir?
Normalde Türk milletinin varlığını ve geleceğini düşünenlerin “Evet, işbirliği ve ittifak yaptığımız DEM’in teröre cephe alma vakti gelmiştir. Sayın Bahçeli’nin bu çağrısı karşılık bulmalı, terörün bitmesi için sonuna kadar bu çağrıyı destekliyoruz” demesi gerekmez mi?
“Önderimiz Apo” diyen DEM ile işbirliği, ittifak yaparken akla gelmeyen sözde hassasiyetler niçin şimdi varmış gibi pazarlanıyor?
CHP ve uzantısı muhalefet şimdi tribünlere oynamak için “Terör örgütüyle mücadele edilir, müzakere değil” diyor. Zaten yazımın girişinde de ifade ettiğim gibi, 2016 yılından itibaren Türk devleti sınır içi ve ötesinde çok başarılı terörle mücadele operasyonlarına imza atıyor. Suriye’de de terör örgütü PKK’ya (YPG) son köklü darbeyi vurmak için son hazırlıklar yapılıyor. Gerçi siz terörle mücadeleye karşıydınız değil mi? Maksat toplumun kafasını karıştırmak ve bu mücadeleyi baltalamak değil mi? Böyle bir sicille istediğiniz kadar tribünlere oynayın…
Cumhur ittifakı ne yaptığını biliyor!
Sizin ise ne yapmaya çalıştığınız biliniyor!