YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN
27 yaşındaki polis memuru Şeyda Yılmaz, İstanbul Ümraniye’de motosiklet hırsızlığından aranan 19 yaşındaki bir alçak tarafından şehit edildi. Alçak katil, 19 yaşında ama yaşından fazla 26 tane suç dosyası var. Ailesi onu doğurmuş ama yürümeye başlar başlamaz onu sokak hayvanı misali sokağa salmış anlaşılan… Adını da Yunus Emre koymuşlar ama adına yakışır bir insanlık eğitimi ve ahlakı vermemişler… Oysa büyük Türk şair ve mutasavvıf olan Yunus Emre hayata “Döğene elsiz gerek Söğene dilsiz gerek” ve “Bir kez gönül yıktın ise/ Bu kıldığın namaz değil /Yetmiş iki millet dahi/ Elin yüzün yumaz değil” ölçüleriyle bakan bir dervişti…
19 yaşındaki Yunus Emre isimli peydahlamanın yaptıklarına ve suç dosyalarına bir bakın… Yok yok neredeyse…
Bir ailede fertler arasında bağlar koparsa ve zayıflarsa toplumun sosyal buhranı işte oradan yani temelden başlar. 19 yaşındaki polis katili alçağın durumu da bu olsa gerek… Dedik ya, doğurup sokağa salmışlar… Bunun gibi binlercesi sokaklarda suç işleme potansiyelinde elini kolunu sallayarak geziyor. Buna benzer olaylara bakın. Olayların faillerinin tipine, kılığına, kıyafetine, yaşantısına, davranışlarına bakın. Hepsi de aynı fabrikadan çıkmış gibi…
Yasalarda caydırıcı cezaların olmaması da bu tiplere özgüven veriyor. 19 yaşında 26 suç dosyası olan elini kolunu sallayarak geziyor ve gün geliyor motosiklet hırsızlığından aranırken, gelip hem de polisin silahını gasp ederek polisimizi şehit ediyor. Gerçekten de acı bir durum…
Bu gibi olaylardan sonra sürekli polisin silah kullanma alanının genişlemesine yönelik tartışmalar oluyor. Bu son olaya baktığımızda, bu tartışmayı yapanlar haksız sayılmaz. Buna benzer her olayda polisin anında vurma yetkisi olmalıdır. Yasalara bunun bir ölçüsü konulmalıdır. Aksi takdirde polisimiz bu gibi olaylara karşı hep “Başıma bir iş alır mıyım?” düşüncesiyle yaklaştığından, refleks çok zayıf gelişiyor. İşte bu yüzden canını yitiren polisimiz, üzülen ailesi ve Türk milleti oluyor. Suçlulara da daha pervasız davranma fırsatı doğuyor.
19 yaşındaki katile çöp poşeti giydirilmiş, hayvan nakil aracıyla adliyeye götürülmüş, bunlar anlık duygu tatmini sağlasa da şehit olan pırıl pırıl Şeyda Yılmaz isimli polisimizi geri getirmeyecektir. Meseleye bu tür peydahlama katillerin kökünü kurutma noktasında bakarak, bundan sonra polislerimizin şehit edilmemesi, vatandaşımızın hayatını kaybetmemesi noktasında önlemleri almalıyız. Şeyda Yılmaz isimli polisimizin başına gelen daha önce de birçok polisimizin başına gelmişti.
Daha önce buna benzer acı olaylardan pek ders çıkarmadık ama bu son olay herkese büyük ders olmalıdır. 19 yaşında 26 suçtan dosyası olan katilin hukuki durumu sorgulanmalı ve bu zafiyetin nedenleri tartışılmalıdır. Tüm veriler gösteriyor ki, Türkiye’de suç oranları her yıl daha çok artıyor. Bu kötü gidişatın önüne geçecek sosyal, psikolojik ve hukuki olarak köklü önlemler alınmalıdır. Suç işleyen, “işlediğim suç yanıma kar kalacak” düşüncesinde değil, “suçumun bedeli ağır ödedim” düşüncesiyle geri adım atacak hale getirilmelidir. Yeni Anayasa çalışmaları bunun için büyük fırsattır.